Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümü etkinlikleri Cumhurbaşkanlığı himayesinde son sürat devam ederken, hem kurtuluş ruhunu canlı tutmak hem de gelecek nesillere aktarmak adına birbirinden önemli konferanslar ve paneller de düzenleniyor. Bu konferanslardan en çok merak edilip bekleneni ise İlber Ortaylı’nın katılacağı konferanstı. Kahramanmaraşlı tarih severlerin merakla beklediği ‘İlber Ortaylı konferansı gerçekleşti. Yayımladığı kitaplarda verdiği bilgiler başta olmak üzere, TV programlarında yaptığı açıklamalarla dikkatleri üzerine çeken ve Türk Tarih Kurumu ‘Şeref Üyeleri’ arasında yer alan Prof. Dr. İlber Ortaylı, Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’nde sevenleri ile bir araya geldi. Ortaylı, Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümü etkinlikleri kapsamında ‘Maraş Milli Mücadelesi’nin Kurtuluş Savaşındaki Yeri’ konulu konferans verdi. Konferansa, Kahramanmaraş Valisi Vahdettin Özkan, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, İl Emniyet Müdürü Doğan İnci, ilçe belediye başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın, konferansına vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Konferans salonu hınca hınç dolarken Mehmet Akif Ersoy kültür Merkezi kapısında ise İlber Ortayı görmek için gelen yüzlerce insan birikti.

"SÖZÜ USTASINA VERİYORUM"

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör konferansın açılış konuşmasında "Kahramanmaraş'ımızın 100. yıl kutlamalarını seri etkinliklerle devam ettiriyoruz. İnşallah 12 Şubat günü Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan şehrimize teşrif edecek. Yine bugün çok değerli ve çok kıymetli bir konuğumuz var. Sayın hocan Profesör Doktor İlber Ortaylı, kendisine Kahramanmaraş'a hoş geldiniz diyorum. Hocam sağ olsunlar bizi kırmadılar. Bugün kendisi ile milli mücadelemizin sembol mekanlarını gezme fırsatı da bulduk. Acı bir olay yaşadık, şehitlerimiz var. Ben şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bu toprakları kolay kazanmadık. Bedeller ödedik, dünde ödedik, bugün de ödüyoruz. Gerekirse gelecekte de ödemeye hazırız. Ben sözü uzatmak istemiyorum. Çünkü çok değerli hocam çok değerli bilgiler verecek. Hemşerilerimi tebrik ediyorum. Dışarıda kalıp içeri giremeyenler var. Böyle bir konuya bu kadar ilgi duymanızdan dolayı Kahramanmaraşlı bir hemşeriniz olarak yürekten sizleri tebrik ediyorum. Sözü ustasına veriyorum" ifadelerini kullanarak kürsüyü İlber Ortaylı'ya bıraktı.

"ÇOK ÖNEMLİ BİR TARİHİ KUTLAMAK DURUMUNDAYIZ"

Kürsüye gelen İlber Ortaylı ise konferansında şu ifadeleri kullandı; "Devletlü valim, muhterem büyükşehir belediye başkanım, sayın garnizon komutanı, il emniyet müdürümüz, rektör hocamız, meslektaşlarım, saygı değer başsavcımız, siyasi parti temsilcileri, sevgili Maraşlılar ve sevgili öğrencilerim. Bugün hiç şüphesiz ki bu şehir ve bu belde için çok önemli bir tarihi kutlamak durumundayız. 11-12 Şubat gece ve gündüz 1921 yılında Fransız Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerinin Maraş'ı tahliye ettikleri ve Türk İstiklal Savaşı'nda cephe teşkil etmekten vazgeçtikleri bir gündür. Yani daha Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açılışı yenidir. Kurucu hükümetin İstanbul'u işgalden kurtarmak için başlattığı İstiklal Mücadelesi'nin önemli adımlarındandır. Osmanlı İmparatorluğunun bu bölgesini işgal eden ve muhtemelen koloni imparatorluğuna ilhak etmeyi planlayan Fransa toprakları terk etmiştir. Bundan sonra ki politikası da Ankara'da ki hükümete karşı çok farklı olacaktır. Hatta ve hatta cumhuriyet kurulduktan sonra İskenderun Sancağı yani Hatay vilayetinin de Türkiye'ye iadesi konusunda daha net davranmak zorunda kalacaktır. Burada da sizinle bu konuyu konuşmak istiyorum. Çünkü çok açık bir meseledir ki, yeni Türkiye 1920'de teşrif edildiği vakit vazifesi İstanbul'da ki hükümeti değil ama saltanatı ve hilafeti kurtarmaktır.

"DAHA HENÜZ DÖRTYOL'DA, MARAŞ'TA, ANTEP'TE MÜCADELEYE BAŞLANILMAMIŞTIR"

İslam dünyası ve bütün dış dünyaya verilen mesaj budur. Bundan başka bir şey düşünülmemektedir. Fakat şurası da bir gerçektir ki artık Anadolu'da ki mücadeleyi yürütenler İstanbul'da ki hükümetin ne olduğu konusunda karar vermişlerdir. 1918 Kasım ayı ortalarında ki Mondros Mütarekesi dolayısı ile Yıldırım Orduları Komutanlığını bırakarak yeni dönem İstanbul genel başkanını karşılayan heyet ve kendilerine verilen, Haydar Paşa'dan karşı tarafa geçirilecek müttefik kuvvetleridir. Çünkü mütareke zamanlarında karşı tarafın komutanlarına hoş geldin demek ve saygı göstermek hakimiyetin göstergesidir. Mustafa Kemal'in geldikleri gibi giderler sözü rastgele atılmış bir slogan değildir. Daha henüz Dörtyol'da, Maraş'ta, Antep'te mücadeleye başlanılmamıştır. Ordularımız sükut havası içerisindedirler. Yunan taraftarlarının boş konuştukları açıktır. Bu İstanbul'da ki ihtiyar Türkleri boş verin Anadolu'da ki gençlere bakın dediler. Fransızların da politikası bu olacaktır. Fransa 2 oğlan yüzünden birinci harbin başında ve sonunda İngiltere'ye amansız bir düşman kesilmiştir. Bu yüzdendir ikinci cihan harbinde Natcy kuvvetleri ile birleştiler. Hiç şüphe yok ki bunların hepsinin bir temeli ve sebebi vardır. Burada ki iki ayaktan bir tanesi hiç şüphesiz ki doğrudan doğruya Çanakkale Savaşlarıdır. Çanakkale Savaşlarında yenilmez ve teknik bakımdan en üstün olan Britanya Donanması Fransızları fena halde harcamıştır. Quin Elizabeth o zaman için çok muhteşem bir kaleydi. Almanların donanması vardı, deniz kuvveti yok ve bahriyeden anlamıyorlardı. Rus donanması buzlu denizden dışarı çıkacak durumda değildi. Fransızları ise Çanakkale'de fena vurduk.

"BAYRAK ORADA OLMADIKÇA NAMAZ FARZ DEĞİLDİR, VACİP DEĞİLDİR, CAİZ DE DEĞİLDİR"

Verilen talimat şu, karadan biz ateş altındayız. Fransızlar bu Gelibolu çıkartmasını kabul ettiler fakat bir müddet sonra bakıldı ki karadan çok fena darbe yiyorlar. Donanmayla da çok ağır yara aldı Fransa'nın donanması battı. Epey bir denizcisi yok oldu. Bir kısmı da Britanyalılar gibi ağı yaralı olarak çekildi. Fransızlar bunu unutmadılar. İkincisi de Says Piko anlaşmasına göre Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu vilayetleri Fransızlar ve İngilizler arasında taksim edilecektir. Bu taksimatta çok açık bir şekilde Fransa çok iddialıydı. Fakat Britanya ikinci dünya harbinde çok büyük keşif yaptı. Gemileri kömürle değil de petrolle işler duruma getirdi. Dolayısı ile Musul Petrollerinin kesinlikle onların eline geçmesi gerekiyordu. Her türlü manevrayı çevirdiler. Fransızların iştahını kabarttılar. Yani Suriye'yi, Malatya'yı, Çukurova'yı Fransa'ya verdiler. Fransızlar buna çok memnun kaldı. Hal bu ki İstanbul' da ki sefir demişti ki, Suriye bir alay haraminin dolaştığı yerdir, Suriye'de harp değil ticaret yapmamız lazım. Fakat akıllı laflar her zaman dinlenmemektedir. Netice de bu ikinci olaydan sonra Fransa uzaklaşacaktır. Milli Mücadelenin işi kolaylaşmıştır. Daha 1919 yılının sonlarında 4 yıl bir çete idaresi sonra daha düzenli bir savaşla ileri Fransız kuvvetlerine karşı, yerel Ermeni ve Rumlara karşı gelinmiştir. Maraş'ta ki savaş ise doğrudan doğruya yerel halkın direnişi ile başlamıştır. Netice itibari ile Kasım 1919 ve bu işgalden sonra 21 Ocak 1920 'de söylenen şey şudur, Bayrak orada olmadıkça namaz farz değildir, vacip değildir, caiz de değildir.

"FRANSA KENDİSİNE İSTİKLAL OLMADIĞINI ANLAYARAK GERİ ÇEKİLDİ”

11-12 Şubat 1920'de de olaylar başladı. Bir ay bile olmayan bir süre içerisinde bölge boşaltıldı. Bu zafer, bu şehre kutlu olsun. Bu olayların arkasından maalesef stratejik konumunun zorluğu dolayısıyla çok daha ağır bir muhabere geçiren Antep'in savunması da başarılı olmuştur. Aynı zamanda Urfa'nın da savunması başarılı olmuştur. Dikkatini çekiyorum, Maraş, Antep ve Urfa'da yani Osmanlı İmparatorluğunun Halep vilayetinin en önemli parçasında Fransa kendisine istiklal olmadığını ve Anadolu kıtasında hiç bir isteğe sahip olamayacağını anlayarak geri çekilmiştir"

Programın sonunda Vali Özkan ve Başkan Güngör Prof. Dr. Ortaylı’ya çiçek takdim ederek teşekkür ettiler.

Haber: Alihan Kürşat

Editör: Mahmut Beyaz