Özellikle etkili hutbe sunumuyla dikkatleri üzerine çeken Ali Akdere, atandığı Doğukent Camii’nde ilk hutbesini geçtiğimiz gün Cuma namazında okudu. Türkiye’nin bütün camilerinde işlenen “Cihad: Allah yolunda canla ve malla mücadele” konulu hutbesini vatandaşların büyük dikkatle dinlediği Akdere, bu konuda iddialı olduğunu bir kez daha gösterdi. Akdere’nin hutbesi ayrıca video olarak çekilerek, Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderildi. Ali Akdere’nin hutbesini Dulkadiroğlu İlçe Müftüsü Davut Polat, Vaiz Mehmet Demir ve camiyi tıklım tıklım dolduran cemaatte dinleme imkanı buldu. İmam Hatip’lik görevlerini Fatih Balbaba ve Ali Sarıkaya’nın yaptığı Doğukent Camii’ne Ali Akdere’nin müezzin kayyım olarak atanmasıyla birlikte görevli sayısı üçe yükselmiş oldu.

HUTBE DALINDA İKİ YIL FİNALE KALDIM”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın düzenlediği hutbe okuma yarışmalarında iki yıl üst üste finale çıkma başarısını gösterdiğini belirten Doğukent Camii Müezzin kayyımı Ali Akdere, “Diyanet İşleri Başkanlığımızın çalışma yönergesi çerçevesinde her yıl imam hatiplerimiz, müezzin kayyımlarımız, Kur’an kursu hocalarımız, bayan din görevlilerimiz arasında Kur’an-ı Kerimi güzel okuma yarışması, hafızlık yarışması, Ezan’ı güzel okuma yarışması, hutbe okuma yarışması ve hutbe yazma yarışması gibi konularda personelimizin kabiliyetlerini, becerilerini geliştirmek amacıyla yarışmalar düzenlenmektedir. Ben de bu yarışmalarda iki yıl üst üste hutbe okuma dalında finale yükselme başarısı gösterdim. Diyanet İşleri Başkanlığımızda bize bir tebligat gönderdi. Türkiye finaline katılan arkadaşlar bize bir Cuma günü cemaatin olduğu ortamda bir Cuma hutbesini okusun, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın internet sitesindeki Din Hizmetleri bölümünde yayınlayacağız denildi. Bundan sonra Doğukent Camii’nde müezzin kayyım olarak görevime devam edeceğim. Buraya gelmemde büyük desteklerini gördüğüm Doğukent Camii İmam Hatipleri Fatih Balbaba ve Ali Sarıkaya’ya çok teşekkür ediyorum. Çok güzel bir camimiz var, camimizin güzelliğin yanı sıra çok daha da güzel bir cemaatimiz var. Onlara layık olmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.

CİHAD HAK YOLUNDA VERİLEN MÜCADELENİN ADIDIR

Ali Akdere’nin okuduğu “Cihad: Allah yolunda canla ve malla mücadele” konulu Cuma Hutbesi ise şu şekilde; “Bir sahabî, Peygamberimizin huzuruna gelerek, “Hem sevap hem de şöhret kazanmak için savaşan bir adam hakkında ne dersiniz? Böyle birisinin kazancı nedir?” diye sordu. Allah’ın Resûlü, “Hiçbir şey kazanamaz.” cevabını verdi. Ancak adam, sorusunu ısrarla üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Hiç şüphe yok ki Allah, sadece kendi rızasını kazanma niyetiyle yapılan samimi amelleri kabul eder” buyurdu. Cihâd, Allah yolunda harcanan emeğin, Hak uğrunda verilen mücadelenin adıdır. Cihâd, müminin, bütün varlığını seferber ederek Yüce Rabbinin rızasını kazanma çabasıdır. Cihâd, mukaddesatı korumak için beden, dil, fikir ve gönülle kararlılık göstermektir.

CİHAD ZULME KARŞI SAVUNMA GAYRETİDİR

Haksız bir saldırı, yok etme, sömürme ya da zulmetme mücadelesi değildir cihâd. Aksine Müslüman’ın, vatanında şerefi, kimliği ve özgürlüğüyle var olma; imanını, bayrağını, istiklâlini ve haysiyetini muhafaza etme azmidir. Cihâd, zulme ve zalime karşı, bir milletin hukukunu savunma gayretidir. Hakkı tutup kaldırma, yeryüzünde barış, huzur, adalet ve iyiliği yayma gayesidir. Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerim’de Allah’a ve Resûlüne iman eden kimselerin mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihâd ettiklerini anlatmaktadır. Peygamberimiz de “Ellerinizle, dillerinizle ve mallarınızla cihâd ediniz!” buyurmaktadır. Bu âyet ve hadis göstermektedir ki; cihâd, sadece canı feda etmekle değil, kimi zaman elle, kimi zaman dille, kimi zaman da malla hakka hizmet etmekle olur.

VATANI KORUMAK İÇİN VERDİĞİMİZ MÜCADELE...

“Mücâhid, nefsiyle cihâd eden kişidir” hadis-i şerifi gereği hepimizin cihâdı öncelikle kendi nefsimizde başlar. Nefsin kötülüğe, hataya ve isyana teşvik eden vesvesesi ile mücadele etmek de cihâddır. Allah’ın dinini en doğru kaynaktan öğrenip en güzel şekilde yaşamak da cihâddır. Bizi fıtratımızdan uzaklaştıracak, uçurumlara sürükleyecek arzu ve isteklere karşı durmak da cihâddır. Ve mümin, eğer kendi nefsi ile olan cihâdında başarılı olabilirse, o zaman İslâm düşmanlarına karşı cihâdında da zafer elde edebilir. İslam’ın hayat veren ilkelerini yeryüzünde yaymak, haksızlıkların sona ermesini sağlamak için yapılan cihâd, kimi zaman kalemle kimi zaman da kelâmla olur. Mümin, an gelir eliyle, gün olur malıyla Allah yolunda, kelime-i Hak için çalışır, çabalar. Doğruyu anlatmak, iyiye davet etmek, güzelliklere vesile olmak için gecesini gündüzüne katar. İnancı, varlığı, vatanı, bekası ve hürriyeti için silahlı mücadeleye girmesi ise, cihâdın en üst seviyesidir. Daha dün Doğusuyla Batısıyla, Kuzeyiyle Güneyiyle bu aziz vatanı korumak uğruna verdiğimiz mücadele, cihadın en canlı şahididir. Allah’ın yardımıyla muzaffer çıktığımız Çanakkale, varoluş destanının, iman, cesaret ve azmin adıdır.

ONLARIN İSLAM’IN CİHAD ANLAYIŞIYLA ALAKASI YOK

Cihâd, eline silahı alıp körü körüne masum canlara kıymak değildir. Son yıllarda insaf ve vicdanını yitirmiş cinayet şebekelerinin yaptığı ve Müslümanlara mal edilmeye çalışılan intihar saldırılarının, vahşet ve şiddetin İslâm’ın cihâd anlayışı ile yakından uzaktan alakası yoktur. Çünkü İslam’da cihad öldürmenin değil, yaşatmanın; yok etmenin değil, diriltme çabasının adıdır. Cihâd, ancak insanı yaratılış amacından saptıran her türlü kötülüğü ortadan kaldırmak için yapılır. Kime karşı ve hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın, masum insanlara yönelik saldırılar, İslâm’ın cihâda yüklediği yüce ruh ve ideallerle asla bağdaşmaz. Bunlar, insanlığa karşı hunharca işlenmiş büyük cinayet girişimleridir.

BUGÜN BEKA MÜCADELESİ VERİYORUZ

Bugün de millet olarak canımızla ve malımızla bir beka mücadelesi veriyoruz. Mehmetçiğimiz, inancımız, bayrağımız, vatan toprağımız uğrunda hiç çekinmeden varlığımızı feda edebileceğimizi bütün dünyaya bir kere daha gösteriyor. Ömrünün baharında şehadet şerbetini yudumlayan her bir vatan evladı, adeta bizlere Rabbimizin şu müjdesini haykırıyor: “Allah yolunda öldürülenlere sakın ‘ölü’ demeyin. Onlar diridirler. Ancak siz bunu idrak edemezsiniz.”

HEPİMİZE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR

Bu varlık mücadelesinde hepimize sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluğun bir gereği olarak geliniz bu mübarek Cuma vaktinde hep birlikte Allah Teâlâ’ya gönülden şöyle niyaz edelim: Allah’ım! İstiklal ve istikbalimiz, birlik ve beraberliğimiz uğrunda mücadele eden kahraman ordumuzu muzaffer eyle! Huzurumuz ve değerlerimiz uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifalar ihsan eyle! Fitne, fesat ve bozgunculuk peşinde koşanlara, milletimize ve ümmet-i Muhammed’e hile ve tuzak kuranlara karşı bize feraset, basiret, kuvvet ve dirayet lütfeyle! Bizleri cihâdın gerçek anlamını kavrayan, senin yolunda mücahede ve mücadeleden kaçmayan samimi müminler eyle! Rabbimiz! Sana inandık, sana güvendik, sana tevekkül ettik. Bizleri sensiz, sahipsiz, inayetsiz bırakma!”

(Haber: Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz