Türkiye’de 2013 yılında uygulamaya konulan ve 2 Ocak 2018’de de işçi işveren davalarında zorunlu hale gelen arabuluculuk, iş hayatında yaşadıkları sorunları çözmek isteyen vatandaşların imdadına yetişti. Milyonlarca vatandaşı ilgilendiren işçi işveren davalarında 2018 yılının Ocak ayından itibaren yeni bir dönem başladı. Yeni yılla birlikte tarafların yaşadıkları iş sorunlarıyla ilgili dava açmadan önce arabulucuya gitmeleri zorunlu hale getirilmişti. İşçi işveren uyuşmazlıklarında arabuluculuğun dava şartı haline gelmesine yönelik düzenlemeyi de içeren İş Mahkemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle iş konusundaki uyuşmazlıklarda vatandaşlar arabulucuya gitmeden mahkemeye başvuramıyor.

Arabuluculuk Daire Başkanlığı’ndan alınan bilgilere göre yaklaşık bir aylık süre içerisinde Türkiye genelinde 20 bir dosyanın arabuluculara teslim edildiği ve bu dosyalarda da yüzde 70 oranında başarı yakalandığı görülüyor. Ülke genelinde 3 bin 271 uyuşmazlıktan 2 bin 403’ü arabulucular sayesinde anlaşma sağlarken, Kahramanmaraş’ta ise öğrenilen bilgilere göre 120’den fazla dosya arabulucuların çalışmalarıyla sonuca ulaştı. 2 Ocak 2018’de uygulayama konulan ve büyük başarı sağlanan arabuluculuk hakkında bilinmeyenleri Kahramanmaraş Arabulucular Derneği Başkan Yardımcısı ve İş Hukukunda Uzman Arabulucu Avukat Abdullah Şirikçi’ye sorduk. Arabulucuların tarafsız bir şekilde hem işçinin hem de işverenin hakkını koruduğunu belirten Şirikçi, mahkemelerdeki işçi lehine olan korumacılık ruhunun arabuluculukta olmaması nedeniyle işverenleri de olumlu yönde etkilediğini söyledi.

KISA ZAMANDA AZ MASRAFLA SONUÇ”

Arabuluculuğun hukuki uyuşmazlıklarda uygulanan bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olduğunu belirten Şirikçi, “Arabuluculuk dünyada bir çok ülkede uygulanan 2013 yılından itibaren de ülkemizde uygulanmaya başlanmış ‘Alternatif Uyuşmazlık Çözüm’ yöntemidir. Arabuluculuk hukuki uyuşmazlıklarda uygulanan bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olup iradi, gizli, etkin ve kısa zamanda az masrafla sonuç sağlanabilen bir yöntemdir. Tüm arabulucular en az 5 yıllık kıdeme sahip hukukçulardan olup, Arabuluculuk faaliyeti yönünden Adalet Bakanlığı’na bağlıdırlar. Arabulucular taraflar arasında mevcut bir uyuşmazın çözümü için tarafları bir araya getiren sistematik teknikler uygulayarak taraflar arasındaki görüşmeleri yürüten, tarafların birlikte çözüm bulmasına yardımcı olan, tarafların bir çözüm üretememesi halinde onlara çözüm önerisi sunan bağımsız ve tarafsız uzmanlardır. Arabulucuya uyuşmazlık taraflarından herhangi biri başvuruda bulunabileceği gibi, tarafların tümü veya bir arabulucuya başvuruda bulunabilir. Eğer tüm taraflar birlikte arabulucuya başvurmamış ise arabulucu kendisine müracaat edenlerin uyuşmazlık çözüm talebi doğrultusunda uyuşmazlığın diğer taraflarını arabuluculuk sürecine davet eder, tarafların kabulü halinde taraflara uygun bir görüşme gün ve saati belirleyerek arabuluculuk görüşmelerine tarafları davet eder” dedi.

İŞÇİ VEYA İŞVERENİN HAK KAYBI ASLA OLMAZ”

Arabuluculukta işçi veya işverenin kesinlikle bir hak kaybına uğramayacağına dikkat çeken Şirikçi, “Arabuluculukta işçi ve işverenin yada taraflardan herhangi birinin kesinlikle hak kaybı gibi bir durumu söz konusu değildir. Çünkü arabulucular, hakim yada hakem değildir. Arabulucu tarafların ikisinin barışmasını sağlayan, ortak payda da birleştiren, her iki tarafında hukukunu gözeten hukuk insanlarıdır. Biz bir tarafa sen haklısın veya sen haksızsın demiyoruz. Mahkemelerde taraflardan biri kazanır biri kaybeder yani mahkeme kısmen davayı etmiş olsa bile tarafların her ikisi de memnun olmazlar. Ama bizim sistemimizde yani arabuluculuk sisteminde her iki tarafta memnun olur ve mutlu ayrılır. Çünkü barışırlar, barışmakla da insanlar mutlu olur. Biz burada tarafların birinin hakkını alıp diğerine vermiyoruz. Her iki tarafı da bir ortak noktada birleştiriyoruz. Eğer işçinin alacağı varsa bunu bir an önce ve en az masrafla alabilmesi için arabulucu çalışıyor. Bu arada işverenin de hakları korunuyor, şöyle hakları korunuyor mahkemedeki işçi lehine olan korumacılık ruhu arabuluculukta yok” ifadelerini kullandı.

ARABULUCULUK DAVA ŞARTI KABUL EDİLDİ”

Arabuluculuğun İşçi-işveren ihtilaflarında 2 Ocak’tan itibaren zorunlu hale getirildiğini sözlerine ekleyen Şirikçi, “İşçi-işveren ihtilaflarında zaten zorunlu, taraflar önce arabulucuya gitmek zorunda. Arabuluculuktan son tutanağı almadan taraflar anlaşamamışlarsa o tutanağı mahkemeye vermeden dava açamıyor. Mahkeme davayı usulden reddediyor. Arabuluculuk dava şartı olarak kabul edildi, İnşallah işçi ve işveren ihtilaflarında başarılı olursa daha sonra aile hukukunda da arabuluculuğu zorunlu şekle getirmek için çalışmalar yapılıyor. İşçi-işveren ihtilaflarında şuana kadar gidişat çok başarılı. Yüzde 70 çok ciddi bir başarı bundan sonra da İnşallah aynı şekilde sorunları çözeriz” açıklamalarında bulundu.

HEM İŞÇİNİN HEMDE İŞVERENİN HAKKI KORUNUYOR”

Arabulucuların tarafsız bir şekilde hem işverenin hem de işçinin hakkını koruduğuna vurgu yapan Şirikçi, “Arabuluculukta arabulucu tarafsız bir şekilde hem işçinin hakkını koruyor hem de işverenin hakkını koruyor. İşvereninkini nasıl koruyor derseniz, işçinin bir talebi var ve karşılığında işverenin de kendince eğer bir ödeme yapmamışsa buna makul sebepleri varsa bu sebepler görüşülüyor, konuşuluyor ve taraflar anlaşıyorlar. Hal böyle olunca işçinin de işverenin de hakkı korunmuş oluyor. Ayrıca taraflar arabulucu toplantısına avukatları ile birlikte katılırlarsa arabulucunun tutmuş olduğu son tutanak mahkeme ilamı hükmündedir. Bunun için ayrıca mahkemeye gerek yok. İşçinin bu karara itiraz etme hakkı yok, işverenin de bu karara itiraz etme hakkı yoktur. Aynen mahkemenin vermiş olduğu mahkeme kararı gibi geçerli, infaz kabiliyeti olan bir tutanak oluyor. Bu da taraflar için, taraflar bağlayıcı olduğu için işverenin açısından ciddi bir avantaj. Çünkü biliyorsunuz daha önce bir işçi işten çıkıyor, alacaklarının bir kısmını alıyor, daha sonra aklına bir şeyler daha geliyor benim şu da alacağım var diye mahkemeye gidiyor. Bu safhada işverenin almış olduğu ibranamenin de hiçbir geçerliliği yok, bütün Yargıtay içtihatlarında bu açıkça görülüyor. Ama burada taraflar avukatları ile katılmışlarsa arabuluculuğa ve ben alacağımı aldım, hiçbir şekilde alacağım kalmamıştır, şu kadar tazminatımı, şu kadar fazla mesaimi aldım diye yazmışsa bu mahkeme ilamı hükmünde ve bunun değişmesi mümkün değil. Ondan sonra işçi yada işveren şurayı yanlış yazdık, o olmadı diye mahkemeye gidemiyor. Bu çok önemli bir ayrıntı, işçimizin ve işverenimizin dikkate alması gerekiyor. Dava hakkı buradan sonra bitiyor” şeklinde konuştu.

ÇÖZÜLEN UYUŞMAZLIĞA YENİDEN DAVA AÇILMAZ”

Arabuluculuk yolu ile çözülen uyuşmazlıkla ilgili yeniden bir davanın açılamayacağını belirten Abdullah Şirikçi, sözlerine şu şekilde devam etti; “Arabuluculuk süreci dahilindeki görüşmeler gizli olup görüşmelerde bu sürece ilişkin tanzim edilen evraklar, tarafların bu süreçteki beyanları ileride dava açılması halinde davada delil olarak kullanılamaz. Taraflar ortak iradeleri ile gizlilik ilkesini kaldırabilirler. Arabuluculuk süreci iradidir, taraflardan her biri arabuluculuk sürecini sürdürmek ve sonlandırmakta serbesttir. Arabuluculuk sürecinde tüm taraflar eşit şartlara ve haklara sahiptir. Tarafların arabuluculuk süreci sonunda bir anlaşmaya varması halinde bu durum arabuluculuk tutanağı ile belgelenir ve tüm taraflarca ve arabulucu tarafından imzalanır. Arabuluculuk yolu ile çözülen uyuşmazlık ile ilgili yeniden dava açılamaz.”

ANLAŞMAYA VARILMASI HALİNDE MAHKEME İCRA ŞERHİ VERİR”

Arabuluculuk görüşmeleri dahilinde tarafların anlaşmaya varması halinde mahkeme arabuluculuk tutanağına icra edilebilirlik şerhi vereceğine dikkat çeken Şirikçi, “Arabuluculuk süreci sonunda düzenlenen tutanak ile belirlenen yükümlülükler taraflarca yerine getirilmezse, taraflardan her biri arabuluculuk tutanağının aslı ya da arabulucu tarafından onaylı bir sureti de Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak icra edebilirlik şerhi talep edebilir. Mahkemece icra edilebilirlik şerhi verilen tutanaklar ilamlı icraya konu yapılabilecektir. İcra edilebilirlik şerhi verilmiş arabuluculuk tutanağı mahkeme ilamı niteliğinde belge sayılır. Devam eden bir dava de ilgili olarak davanın tarafları birlikte davayı gören mahkemeye müracaat ederek arabulucuya başvuracaklarını beyan ettiklerinde durum mahkemece tutanağa geçirildiği tarihten itibaren yargılama mahkemece 3 ayı geçmemek üzere ertelenir. Bu süre zarfında tüm süreler durur. Taraflardan her biri de dava devam ederken arabuluculuk sürecine başvurabilirler. Tarafların mahkeme içi süreçte yürütülen arabuluculuk görüşmeleri dahilinde anlaşmaya varması halinde davaya bakan mahkeme arabuluculuk tutanağına icra edilebilirlik şerhi verir” açıklamalarında bulundu.

ARABULUCULUK DAVAYA GÖRE DAHA UCUZDUR”

Arabuluculuk ücretleri hakkında bilgiler de veren Av. Abdullah Şirikçi, “Arabuluculuk sürecinde mahkemelerce yürütülen dava sürecinde olduğu gibi, gider avansı ve yargılama harcı yoktur. Arabuluculuk dava yoluna göre daha ucuz bir yöntemdir Arabuluculuk sürecinde arabulucunun sürecin yürütülmesine yönelik taraflara yapılacak çağrı ve bu gibi giderler için uygun miktarda masraf alınır. Arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlanması halinde uyuşmazlık cinsine göre arabuluculuk ücret tarifesinde belirtilen maktu görüşme saat ücreti tahakkuk eder. Arabuluculuk görüşmelerinin olumlu sonuçlanması halinde para ile ölçülemeyen konularda, uyuşmazlık cinsine göre arabuluculuk ücret tarifesinde belirlenen görüşme saat tarifesinde belirlenen görüşme saat ücreti ayrı ayrı taraflardan alınır. Olumlu sonuçlanan arabuluculuk görüşmesi sonrası tarafların anlaştığı para ile ölçülebilen menfaat miktarının arabuluculuk tarifesinde gösterilen ilk 30 bin TL’ye kadar miktar için yüzde 6’sı aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit olarak önedir” dedi.

ÜÇ YADA DÖRT HAFTADA ÇÖZÜME KAVUŞUR”

Arubulucuya gelen bir dosyanın üç yada dört hafta içerisinde çözüme kavuşacağını belirten Şirikç, “Arabuluculuğun süresi üç hafta, işçi-işveren anlaşmazlıklarında arabulucuya geldiğinde üç hafta ancak olağanüstü bir durum olursa mesela toplantıya taraflar katılamadı, rahatsızlığı sebebiyle katılamadılar ve başka bir işi olmasından dolayı katılmadıkları durumda arabuluculuk toplantıyı bir hafta daha uzatabiliyor. Toplam dört haftada arabuluculuğu neticelendirmek zorunda. Taraflar arabulucuya gelirken dışarda her ikisi anlaşıp bir arabulucuyu tayin edebilirler. Yada taraflardan biri işçi veya işveren arabuluculukla çözülmesini isterse Adliye’de bulunan arabuluculuk bürosuna gider, arabuluculuk bürosu bir kişiye yetki verir ve bu bize bilgilendirilir, sonra da biz tarafları davet ederiz. İlk toplantıda tarafların beyanlarını alırız ve aralarındaki itilafı toplantılar yoluyla çözmeye çalışırız. Temel olarak görevimiz bu” şeklinde konuştu.

MAHKEMENİN CİDDİ ŞEKİLDE YÜKÜNÜ AZALTACAK”

Arabuluculuk Kanunu’nun çıkarılmasındaki en önemli hedefin Adliye’nin yükünü biraz daha azaltmak olduğunu dile getiren Şirikçi, arabuluculukta yakalanan başarının mahkemelerde çok da kolay görünemeyeceğini söyledi. Şirikçi, “2017 yılı sonu itibariyle Türkiye genelinde biriken işçi-işveren davalarının dosyası yaklaşık 400 bin civarındaydı. Arabuluculuk Kanunu’nun çıkarılmasında ki düşüncelerden biri de Adliye’nin yükünü biraz daha azaltmaktı. 2017’de zorunlu arabuluculuk gelmeden önce, arabulucuya müracaat edipte, arabuluculuk yoluyla ihtilafın çözülme oranı yüzde 93’tü. Zorunlu arabuluculuk geldikten sonra yüzde 70 gibi bir rakam, bu gerçekten çok ciddi bir rakam ayın 27’si itibariyle gelen dosyalarda anlaşma oranı. Mahkemelerde tarafları yüzde 70 anlaştırmak çok mümkün değil. Bir de bugüne kadar gelen dosya sayısı 20 bini geçmiş durumda, 20 bin dosyanın yüzde 70’inin çözüldüğünü düşünürseniz mahkemenin çok ciddi şekilde yükünü alacaktır” ifadelerini kullandı.

(Haber: Ahmet GÜNEÇIKAN)

Editör: Mahmut Beyaz