Paris Antlaşması’nın değerlendirildiği zirve olarak dikkat çeken ve bu yıl İskoçya'nın Glasgow kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı tamamlandı. Türkiye de dâhil olmak üzere Paris Antlaşması’nı onaylayan 192 ülkeden birçok üst düzey temsilcinin yer aldığı zirveye KSÜ Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kevser Cırık da katıldı. Zirvede karbondioksit emisyonu salınımının Türkiye ve dünya açısından durumunu özetleyen ve karbondioksit emisyonlarının azaltılması için güncel teknolojileri sunan Cırık, zirve sonrası gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Genç ve başarılı akademik çalışmalarıyla dikkat çeken Cırık, Türkiye adına olumlu geçen toplantıda ilk kez kömür kullanımının kısıtlanmasıyla ilgili konuların konuşulduğuna dikkat çekti.

“KÜRESEL ISINMA DÜNYADAKİ SICAKLIĞIN DÜZENSİZ BİR ŞEKİLDE ARTMASIDIR”
Küresel iklim sorunları ve atmosferi etkileyen diğer sorunlarla ilgili bilgi veren Cırık, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Küresel ısınma aslında dünyadaki sıcaklığın düzensiz bir şekilde artmasıdır. Bunun en büyük etkeni ise iklim değişikliği olarak karşımıza çıkıyor. İklim değişikliği nedir? Bir yerde yıllar boyunca hâkim olan ortalama hava durumu var. İklim değişikliğini ortalama hava durumundaki değişiklik olarak isimlendiriyoruz. Yine bunda da en büyük etki sera gazlarının etkisidir. Normal koşullarda dünyanın yaşanabilir halde olması için belirli bir sıcaklıkta olması gerekiyor. Bunları sera gazları sağlıyor. Biz buna doğal sera etkisi diyoruz. Atmosferdeki gazlar güneş ışığının kolay bir şekilde atmosferden geçmesine izin verirken, aynı zamanda güneş ışığı ısısının atmosferden çıkmasını engeller. Bu şekilde dünya sıcaklığı yaşanabilir bir sıcaklığa ulaşır. Bu şekilde doğal bir sera etkisi yaratılıyor.

“DOĞAL OLARAK GERÇEKLEŞEN SERA ETKİSİNİ BİZ YAPAY OLARAK ARTIRIYORUZ”
Sera gazlarının konsantrasyon bakımından çok fazla artması tutulan ısının artması anlamına geliyor. İşte buradaki sera gazlarında en büyük etki de karbondioksit. Ensütrileşme öncesinde atmosferdeki karbondioksit emisyonu yaklaşık olarak 280-290 ppm arasında iken fosil yakıtların kullanılması sonucunda günümüzde yaklaşık 380 ppm’e kadar çıkmıştır. Karbondioksit ısıyı yüksek oranda tutma kapasitesine sahip. Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması atmosferdeki karbondioksit emisyonlarının artmasındaki ana sorumludur. .Isıyı yüksek oranda tuttuğu için de dünya ısısı zaman içerisinde artıyor. Biz buna küresel ısınma diyoruz. Doğal olarak gerçekleşen sera etkisini biz yapay olarak artırıyoruz.

“GELECEĞİN KRİZİ OLARAK İSİMLENDİRİLİYOR…”
İklim değişikliğinin etkisini sadece sıcaklık artışı olarak tanımlamak yanlış olur. Aşırı hava olaylarının değişkenliği ve etkilerindeki artışın olması da bunda etken. Mesela aşırı gelen fırtınalar, kasırgalar, seller, yüzey suyu seviyelerindeki artışlar, buzulların erimesi bunlara bir örnek. Bu olayların hepsinin birden olması doğal yaşamı tehdit ediyor. Bu ciddi bir sorun. Geleceğin krizi olarak isimlendiriliyor. Hatta bazı hastalık tanımlarında artık sebebi nedir denildiği zaman iklim değişikliği olarak ta tanımlanabiliyor.

“PARİS ANTLAŞMASI’NI TÜRKİYE İLE BİRLİKTE 192 ÜLKE ONAYLADI”
2015 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Zirvesi düzenledi. COP 21 olarak isimlendiriliyor. Paris Antlaşması’nın imzalandığı COP 21’in amacı küresel anlamda iklim değişikliğine karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğiyle ilgili. Atılması gereken adımlar nelerdir? Şeklinde tüm dünya ülkelerinden 191 ülke imzaladı ve onayladı. Türkiye’de geçtiğimiz aylarda onayladı. Bu kapsamda Paris Antlaşması’nı onaylayan ülke sayısı Türkiye ile birlikte 192 oldu.

“2 TEMEL KRİTER VAR”
Paris Antlaşması’nda 2 temel kriter var. Birincisi dünyanın sıcaklık artış hızının 1,5 santigrat derecede sabit tutulması, ikincisi ise yeşil projelere daha çok ağırlık verilmesi. Özellikle ülkelerin gelişmişlik seviyelerini baz alarak daha adil şekilde bu düzenlemelerin yapılması konusunda hemfikir olundu.

“ZİRVEDE ÜLKELERİN VERDİKLERİ VAATLER KONUŞULDU”
Paris Antlaşması 2015 yılında imzalandı, 2016 yılında yürürlüğe girdi. 5 yılda bir de bu zirveler yapılıyor ve süreç değerlendiriliyor. 5 yıllık süreçte neler yapıldı? Ne kadar yol kat edildi? Ülkeler verdikleri vaatlerin ne kadar arkasında durdu? Aslında COP-26 zirvesi Paris Antlaşması’nın bir sınavı niteliğinde. İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılan zirveye dünya liderleri olmak üzere iş insanları, üst düzey yöneticiler ve akademisyenler katıldı. Zirvede Paris Antlaşması’ndan sonraki 5 yıllık sürecin değerlendirilmesi yapıldı ve 1,5 santigrat derecelik ısınma hedefini sağlayabilmek için ülkelerin vermesi gereken yeni vaatler konuşuldu.

“BAKANLIK YAN ETKİNLİK PROGRAMLARI DÜZENLEDİ”
Zirvede T.C Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği bakanımız ve bakan yardımcımız Türkiye’nin birinci derece temsilcisiydi. Bakanlık yan etkinlik programları düzenledi. Yan etkinlik programında Türkiye’de yapılan çalışmaların uluslararası düzeyde tanıtılabilmesi için yapılan etkinliklerdi. Zirvede ben Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’ni gururla temsil ettim. Karbondioksitin salınımını engellenmesi veya azaltılması anlamında mevcut teknolojiler nelerdir onlardan bahsettim. Sunumum kapsamı da buydu.

“İLK DEFA BİR ZİRVEDE KÖMÜR KULLANIMININ KISITLANMASIYLA İLGİLİ KONUŞULDU”
Zirve sonrasında genelde sonuç raporları sunulur. Zirve sonucunda neler elde edildi sorusunun cevabı şu; aslında ilk defa karbondioksit kaynaklı fosil yakıtlarının azaltılması, durdurulması konularında konuşuldu. Küresel iklim değişikliğinde karbondioksit en büyük etken. Sebebi ısıyı tutma kapasitesi çok fazla olması. Bir de sera gazlarının en yoğun olduğu gaz karbondioksit gazı ve bunlar atmosferdeki karbondioksitin yüzde 50’den fazlası fosil yakıt kullanımından kaynaklandığı için tamamen kömür kullanımına odaklanıldı. İlk defa bir zirvede kömür kullanımının kısıtlanmasıyla ilgili konuşuldu. Ülkelerin gelişmişlik düzeyi aynı değil. Her ülkenin farklı bir gelişmişlik düzeyi var. İlk aşamada alınan karar şuydu; kömür kullanımının vadeli olarak sonlandırılması. Ama sonrasında Hindistan gibi ülkeler buna karşı çıktı ve rapor güncellendi. Revizeden sonra kömür kullanımının kademeli olarak azaltılmasına karar verildi. Yani durdurulmasından ziyade azaltılması şeklinde bir rapor çıktı. Kömür kullanımının vadeli olarak azaltılmasıyla ilgili az gelişmiş ülkeler bu kez ‘Bize fon sağlayın’ dedi. Küresel düzeyde bir yaklaşım olduğu için ve ülkelerin gelişmişlik seviyeleri farklı olduğu için zengin ülkelerin yoksul ülkelere fon sağlaması gerekiyor.

“BAŞARIYA ULAŞMAK İÇİN SOMUT KARARLAR LAZIM”
Bu gibi iklim değişikliği zirvelerinde başarıya ulaşmak için somut kararların alınması gerekiyor. Kömür kullanımının kademeli olarak azaltılması ne demek oluyor? Artık kömür kaynaklı santrallerin kurulmasına izin verilmemesi anlamına geliyor. Ülkemiz bu konunun hassasiyetinin farkında. İlerleyen zamanlarda atılacak yeni adımları göreceğiz diye düşünüyorum. Zirve öncesindeki 1 aylık süreçte Türkiye nasıl katkı sağladı diyecek olursak; birincisi Paris Antlaşması’nı onayladı. İkincisi bakanlığın ismini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirdi. Türkiye bundan sonraki süreçte önemli adımlar atacak diye düşünüyorum.

“ENERJİMİZİ YENİLENEBİLİR KAYNAKLARINDAN TEMİN ETMEYE ÇALIŞACAĞIZ”
Biliyorsunuz termik santraller en büyük enerji kaynağımız. Ancak zirvede kömür yakıtlarının kademeli olarak azaltılması soncunun çıkmasının ardından Türkiye olarak enerjimizi yenilenebilir kaynaklarından temin etmeye çalışacağız. Yani, biyokitle, rüzgâr gibi temiz enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekiyor.

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz