TBMM İçişleri Komisyon Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç, bir televizyon programının canlı yayınına konuk olarak 6-7 Ekim olaylarının yıl dönümüne ilişkin açıklamalarda bulundu. Olayların sembol isimlerinden biri haline gelen Yasin Börü’ye yapılan linç girişiminin bu ülkenin gençlerine kin ve nefret dolu olduklarının göstergesi olduğunu belirten Güvenç, Türkiye’ye diz çöktürmek isteyenlerin bugün diz çöktüğünü söyledi. Ana muhalefet partisinin tutumunu da eleştiren Güvenç, karşılarından bir Kılıçdaroğlu vakası olduğuna dikkat çekti.

Güvenç’in, birbirinden önemli konulara değindiği konuşmalarından satır başları şu şekilde;

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ ÇÖKERTMEK İSTEDİLER”
Olayların vuku bulduğu dönemde ben Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanıydım. Dolayısıyla o günkü oynanan oyunun vahşeti, dehşeti hafızalarımızda. Türkiye Cumhuriyeti’ni çökertmek istediler. Peki, neden o tarihte bunu yaptılar? Gerekçe olarak Suriye’deki olayları gösterdiler. Bu durumdan faydalanarak sözüm ona solcular kapitalist Amerika’nın desteği ile Türkiye’ye diz çöktüreceklerini sandılar. Çok açık bir şekilde bugün hakkında güzellemeler yapılan Selahattin Demirtaş, Türkiye’ye ‘PYD, Fırat’ın batısına geçecek. Sizde bakacasınız’ dedi. Bu cesaretle tüm çirkinliklerini, tüm ihanetlerini sahneye koydular. HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun çağrısıyla sözcülüğünü bizzat Selahattin Demirtaş üstlenerek, halk sokağa çağrıldı, halk isyana çağrıldı ve bunun sonucunda 35 ilde halkı sokağa dökmeyi başardılar. Günler süren olaylar sonunda 2’si polis 37 vatandaşımızı kaybettik. Sembol isim 16 yaşındaki Yasin Börü, kurban eti dağıtırken vahşice linç edildi. Yasin Börü’ye yapılanlar aslında bunların nasıl bu ülkenin değerlerine, bu ülkenin gençlerine kin ve nefret dolu olduklarını göstermektedir. Bu anlamda unutulması mümkün değildir ve bu provokasyonlardan sonra zaten gelişmeleri kronolojik vermek lazım.

6-7 EKİM OLAYLARIYLA İŞ BİTMEDİ
6-7- Ekim olaylarıyla iş bitmedi. Arkasından çukur kazma siyasetini başlattılar. PKK 14 vilayetimizde polisi, devleti mahallelere sokmayacağız diye çukur kazıp meydan okudular. Hamt olsun bunların hepsinin üstesinden geldik. Arkasından da Suriye’de biliyorsunuz ordumuzu Fransız çimentolarıyla yaptıkları savunma mevzilerinde karşılayıp bizi oraya gömmeyi düşündüler ama biz İHA’larımıza, SİHA’larımızla o düşüncelerini yerle bir ettik.

“BU ÜLKENİN DÜŞMANLIĞINI ÜSTLENENLER FAALİYETLERİNDEN VAZGEÇMİYORLAR”
Zaman zaman ekonomiden şikâyetler oldu. Vatandaşlarımıza hep şunu dedim; ekonomiyi konuşmadan önce şu 3-5 yıldır dünyada ve Türkiye’de olanları lütfen hatırlayalım. 2013 yılındaki Gezi olaylarından bugüne bu ülkenin başına getirilen hareketler, hükümet değil devlet yıkmaya yönelik yapılan hareketledir. Bakın Gezi olaylarında günlerce şehirlerimizde tencereler, tavalar çaldırıldı. Sokaklar işgal edildi. Bunların hepsi tek başına hükümet değil, devlet yıkmaya yönelik hareketledir. Allah’a şükür cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşu sevk ve idaresi, akıllı yaptığı mücadele sonunda bunların hepsini aşarak bugünlere geldik. Ama bugün bir şey daha dikkatimizi çekiyor. Bu ülkenin düşmanlığını üstlenenler faaliyetlerinden vazgeçmiyorlar. Bugün 6-7 Ekim olaylarının yıl dönümünde bir muhasebe yapıp yanlış diyeceklerine bir televizyon kanalına Demirtaş’ın hanımını çıkarıp biz pişman değiliz dedirtebilmekteler. Oysa geriye baktığımızda bir isyan hareketi var.

“CHP VE İYİ PARTİ SEÇMENİ SANDIKTA GEREKEN CEVABI VERECEKTİR”
Yine bu yıl dönümünde dikkatinize sunmak istediğim ikinci bir husus şudur; bu gruplar sadece marjinal, dışarıdan beslenen gruplar değil. Maalesef bu ülkenin ana muhalefet partisi de bu işlere mesafe koyamamaktadır. Bugün gelinen noktada bu adamlarla iş tutmaktadır. Emin olun bu marjinal grupların varlığından daha ziyade gördüğüm şey ülkenin ana muhalefeti ve diğer muhalefeti. Dün cumhurbaşkanımız çok yerinde olarak; muhalefetin iki kanadı içinde gerek iyi parti içinde gerekse de CHP içinde çok ciddi uyarılarda bulundu. O konuşmadaki mesajları İYİ Parti ve CHP’nin tabanında bulunan sağduyu sahibi kıymetli seçmenler alırlar diye düşünüyorum. Çünkü bu ülkenin onların sağduyusuna, onların olumlu iradelerine ihtiyacı var. CHP’nin ve İyi Parti’nin politikalarından ötürü sağduyulu seçmenlerinden gereken cevabı alacağını düşünüyorum. Seçimler geldiğinde sandığı gidilirken, bu ülkenin üzerine oynanan oyunları, bu ülke için yapılan provokasyonları CHP’nin de İYİ Parti’nin de sağduyulu seçmeninin buna gereken tepkiyi göstereceğine inanıyorum. 6-7 Ekim olayları vahim bir olaydır. Ama aradan 7 yıl geçtikten sonra o olayların faillerinin, azmettiricilerinin yandaşlarının kamuoyunda, medyada bir takım televizyon kanallarında yer bulması, çıkarılması da emin olun son derece kaygı vericidir.

“HDP’NİN KÜRT HALKIYLA BİR İLGİSİ YOKTUR”
Biz 40 yıldır Kürt halkıyla beraberiz. Büyük hizmetlerde bulunduk. Hizmet dönemimizin büyük bir bölümünü Güneydoğu Anadolu’da halkımızla iç içe geçirdik. Şu anda HDP’nin Kürt halkıyla bir ilgisi yoktur. HDP tamamıyla Marksist solun eline geçmiştir. Kandil’in kimler tarafından yönetildiğini tam olarak tespit etmek bile mümkün değildir. Kürt halkı Müslümandır. Kürt halkı devletine bağlıdır. Bunların Kürt halkıyla da Türkiye ile de bir ilgileri yok. HDP felsefesinin temelinde Marksist Leninist ideoloji yatmaktadır. Burada Kürt halkı kullanılmaktadır. Bize düşen görevde bu yapının gerçek yüzünü her platformda köy köy gezerek vatandaşlarımıza anlatmaktır. Kürt halkı bunların baskısı altındadır.

“KARŞIMIZDA BİR KILIÇDAROĞLU VAKASI VAR”
Karşımızda bir Kılıçdaroğlu vakası var. Kılıçdaroğlu nerede ne diyeceğini bilmemektedir. Bir ana muhalefet partisine yakışmayacak açıklamalar yapmaktadır. Son dönemde de kendince bir cumhurbaşkanlığı hayali kurmaya başladığını görüyorum. Bu hayalde ona ağzına geleni söyletiyor. Ne yaptığını ve ne dediğini bilmiyor. Bu aziz milletin bu provokasyonlara geçit vermeyeceğini, bunlara gereken dersi vereceğine inanıyorum. Böyle bir şey kabul edilemez.

“TÜRKİYE’Yİ KAOSA SÜRÜKLEMEK İSTİYORLAR”
Türkiye’de şu anda parlamenter sistemi tartışmak gerçekten ayıp. Parlamenter sistemde 3 aylık hükümetler var. 12 Eylül olduğu gün Türkiye 105’nci turda cumhurbaşkanını seçememiş ülkeydi. Güvenoyu almamış hükümetler vardı. Kamu bankalarının koalisyon ortağı partiler arasında paylaşılması vardı. Bunun sonucunda Türkiye 1991 ile 2002 arası 140 milyar dolar kamu bankalarında resmi zararı vardı. Seçime giderken parlamenter sistemi bir koz olarak kullanmak isteyecekler. Türkiye’yi bir kaosa sürüklemek istiyorlar. Türkiye’yi tekrar istikrarsızlaştırmak istiyorlar.

“BÜYÜMEDE REKORLAR KIRIYORUZ”
Pandemi var, dünya ekonomileri küçülmüş, doğalgaz 170 dolardan 650 dolarlara çıkmış, kömür almış başını gidiyor. Ciddi sıkıntı var ama hamt olsun bu ülke geçen yılı 1.8 büyümeyle kapamış, bu yıl büyümede rekorlar kırıyoruz. Sanayicimiz çalışıyor, ihracatımız artıyor ve dirayetli cumhurbaşkanının liderliğinde yoluna devam ediyor. Bakın bugün Teknofestler yapılmaya başlandı. İHA, SİHA dedik, şimdide uzaya uydu atmaya başladık. Türkiye bir dönem daha Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde seçim kazanırsa emin olun durdurulmaz bir ülke haline gelecek.

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz