31 Mart 2019 Pazar günü yapılan yerel seçimin ardından işbaşına gelen belediye başkanları, Nisan ve Mayıs aylarını ‘Hayırlı Olsun’ kabullerinin yanında iftar programları ve ziyaretlerle tamamladılar. Ramazan Bayramı’nı da kutlamamızın ardından başkanlar için asıl zorlu dönem şimdi başlıyor.

Öncelikle 2020 Avrupa Şampiyonası elemelerinde son dünya şampiyonu Fransa’yı 2-0 mağlup eden Türk A Milli futbol takımımızı can-ı yürekten kutlamak istiyorum. Futbol tarihimizde ilk defa Fransa’yı yenmeyi başardık. 2002’de de Milli Takımımızın başında bize dünya üçüncülüğü yaşatan Şenol Güneş, 17 yıl aradan sonra bize bir mutluluk daha sundu. Ekonomi başta olmak üzere iç ve dış politikada hayli zorlu bir süreçten geçen ülkemiz insanına bu galibiyet güzel bir moral oldu. İnşallah bu mutluluğun arkası tüm alanlardan gelir.

*****

Türkiye olarak 23 Haziran’da yenilenecek olan İstanbul seçimlerine kilitlendik. “Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım mı yoksa Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu mu kazanacak?” sorusunun cevabı büyük bir merakla bekleniyor. İstanbul seçimleri hepimizi çok çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü 23 Haziran’da alınacak sonuca göre Türk siyasi yaşamı şekillenecek. Ekonomi seçimi bekliyor, iç ve dış politika seçimi bekliyor, hatta kurulacağı günlerdir konuşulan yeni partiler bile seçimin sonucunu bekliyor.

Çünkü biliyorlar ki eğer Cumhur İttifakı yani AK Parti kazanırsa avuçlarını yalayacaklar. Ancak yeri gelmişken şunu belirtmekte fayda var ki; Türkiye’nin gözü olan bu seçim sürecinde yanlış yapan aday seçimi kaybeder. Mazbata almadan Anıtkabir şeref defterine ‘İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’ unvanını yazarak puan kaybeden İmamoğlu, Ordu ziyaretinde de VİP salonunu kullanamayınca başta Vali olmak üzere devlet görevlilerine hakaretler yağdırınca yine kamuoyundan tepki topladı. (Tıpkı Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin polisevindeki görevli memurla telefonda hakaret içerikli konuşmasının kamuoyuna yansımasının puan kaybettirdiği gibi.) Binali Yıldırım ile çıkacağı TV yayınında da şayet başarılı olamaz ise 23 Haziran’da İmamoğlu’nun işi bir hayli zor. Buna karşılık Binali Yıldırım ve AK Parti ise, 31 Mart öncesindeki eksilerini büyük bir hızla artıya çeviriyor. Yıldırım’ın özellikle gençlere yönelik yoğun vaatleri ile 31 Mart’ta sandığa gitmeyen küskünlerin kazanılmaya çalışılması ile puanlar artıyor. Son olarak; esprili bir kişiliğe sahip olan Yıldırım’ın ortak TV yayınına çıkacak olması da kamuoyunda hayli olumlu karşılandı. Her iki adaya da başarılar dilerken; Cenab-ı Allah seçim sonucunun ülkemize hayırlar getirmesini nasip etsin.

*****

Şimdi gelelim Kahramanmaraş’a. Kahramanmaraş’ta en büyük ilgiyi ise (doğal olarak) Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan gelişmeler görüyor. Çünkü seçim öncesinde halkın beklenti çıtası yüksek tutulan Hayrettin Güngör’ün yapmakta olduğu icraatlar hayli merakla takip ediliyor. Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra tasarruf tedbirleri kapsamında şube müdürlerinin altından kiralık makam araçlarını toplatıp bazı daire başkanlıklarını kapatarak başka daireler ile birleştirip kamuoyundan büyük beğeni toplayan Güngör’ün kadrolaşma çalışmaları ise devam ediyor. ‘Her başkanın kendi (üst yönetici) kadrosu ile çalışması kadar doğal bir şey yoktur’ düsturundan hareket ile kadrolaşma çalışmaları hakkında şu ana kadar yorumda bulunmamaya özen gösterdik. Ancak “Belediyede görev yapmakta olan her üst düzey yönetici de kötü değildir” hatırlatmasında bulunarak süreci pür dikkat takip ettik, ediyoruz. “Kahramanmaraş’ın menfaati için en az bir 6 ay Başkan Güngör’e destek verelim” diyerek bunun nedenlerini de tek tek sıraladık. Bu sürenin 2 ayı geçti, geriye kaldı 4 ay. Sayılı günler çabuk geçermiş. Bitmezse kösenin sakalı bitmezmiş.

Her ne kadar başkanlık koltuğuna oturduktan sonra uygulamaya koyduğu tasarruf tedbirleri ve görev değişiklikleri ile ‘püsük paçası’ ayırarak belediye içerisinde düzen ve disiplini sağlayan Güngör’ü bundan sonraki süreçte ise çok zorlu günler bekliyor. Kadro değişikliklerinin tamamlanmasının ardından (makam) beklentileri sona erecek olan personelde (doğal olarak) bir soğukluk yaşanacaktır.

Kaldı ki önceki dönemden bırakılan (eski deyimle) 1.5 katrilyon liralık borç büyükşehrin adeta elini kolunu bağlamaktadır. ‘Çok maaş alana çok, az maaş alana az’ parolası ile hazırladığı sosyal denge tazminat uygulaması da kurum içerisinde homurdanmalara neden olan Başkan Güngör, belediyeyi çevirebilmek adına yeni maddi kaynaklar bulmak zorundadır. Ülkemizin içerisinde bulunduğu maddi durum ortada iken bunun zorluğu da aşikârdır. Bu hafta içerisinde ihale ile satışa sunulacak belediye gayrimenkullerinin muhammen bedellerinin yüksek tutulması ve ihalenin sadece 2 güne sığdırılacak olması da buradan beklenen gelirin azlığına neden olacaktır. (Bunun için kâhin olmaya gerek yok. Görünen köy uzakta değildir.) Tüm bu olası olumsuzluklara bir de maddi kaynaksızlık nedeni ile eklenecek olan ‘icraatsızlık’, kamuoyundaki olumlu havayı bir anda –maazallah- tersine çevirebilir. (Hele de yerel unsurlarla işbirliğinden uzak bir yönetimin zorlanacağını da eklemeden geçemeyeceğiz.)

Mesela; şehri ve insanları iyi tanıyan bir Özel Kalem Müdürü dahi halen oturtulamadı. (Kahramanmaraş basını ile ilişkiler malum.) Daha birçok olumsuz tablo var ama şimdilik bu kadar yeterli sanırım. (Bu arada refikimiz Kanal Maraş’ta Mustafa Karaaslan’ın gündeme getirdiği ve önceki dönemden kalan birçok olumsuz tablo hakkında da kamuoyu yeni başkandan açıklama bekliyor. Mesela Derman Kart gibi, mesela bazı belediye personelinin kurduğu Bisikletle Keşfet Derneği’ne yapılan nakdi yardım gibi …)

Son söz; Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’ün işi hayli zor ve asıl sınavı bundan sonra başlıyor.

Cenâb-ı Allah, yar ve yardımcısı olsun.

‘SOSYAL MEDYA’DAN: Herkes ölüp gidiyor. Bir sen mi kalacaksın. Ha iki gün fazla, ha iki gün az yaşayacaksın. Ateşte kül, toprakta gül olacaksın. Mühim olan; yaşarken İNSAN olacaksın.

Yeniden görüşmek dileği ile…