Uzmanlar 7 ilde ve 60 farklı aktardan çeşitli bitki ürünleri alınarak karşılaştırıldı. Bitkilerden alınan numuneler laboratuvara giderken, gelen sonuçlar çarpıcı oldu. Bitkilerde ağır metaller, böcek, farklı bitkilere ait parçalar, taş, polen bulunurken bazılarının erken hasat edildiği ve bazılarının da saklanma koşullarına uyulmadığı tespit edildi. Analizler sonucu elde edilen bu sonuçlara göre aktarlardan temin edilen ve analizleri yapılan örneklerin standart bir kalitede olmadığı belirlendi. Bunun da halk sağlığı açısından tehlikesine dikkat çekildi. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan KSÜ Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Turgay, “İşin içine ticaretin girdiği her yerde taklit ve tağşiş olayı yapılabiliyor” diye konuştu.

“PEK ÇOK HİLE YAPILIYOR”
Turgay, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Gıdaların tamamında düzgün bir denetleme yapılmadığı takdirde taklit ve tağşiş adını verdiğimiz şeyler yapıyorlar. Bunu üreticilerde, satıcılarda yapabiliyor. İşin içine ticaretin girdiği her yerde taklit ve tağşiş olayı yapılabiliyor. Gıda maddelerinin ve gıdayla temasta bulunan madde ve malzemelerin mevzuatta izin verilen özelliklerine sahip olmamalarına tağşiş adını veriyoruz. Gıda maddesinin yâda gıdayla temasta bulunan madde yâda malzemelerin kendisinde olmayan özelliklerin gösterilmesine de biz taklit adını veriyoruz. Her ikisi de tüketiciyi aldatmaya yönelik ve ticari olarak fazla kazanç elde etmeye yönelik davranışlar. Burada pek çok hile yapılıyor.

“BAZI ANALİZLERDE TAKLİT OLDUĞU TESPİT EDİLEMİYOR”
Gıda maddesinde olmayan özellikleri sanki varmış gibi. Bunun içerisine organik olmayan bir gıda maddesini organik diye satılmasından tutunda renklendirici madde kullanılmasından tutunda dondurmanın içine hayvan sütündeki yağda bulunan yağın dışında bitkisel yağ koymaktan tutunda son kullanım tarihi geçmiş ürünleri allayıp pullayıp yeniden satmayı tutunda birçok hile yapılıyor. Bunun bir sınırı yok. Taklit ve tağşiş yapan sektör çok ciddi ve iyi çalışıyor. Çünkü bunların bir kısmının analizlerde taklit olduğu tespit edilemiyor. Dolayısıyla halk sağlığını ciddi anlamda tehdit eden bir durum. Tüketiciyi aldatan başta sağlık olmak üzere ekonomik olarak ta aldatan bir durum.

“A’DAN Z’YE TÜM GIDALARDA TAKLİT VE TAĞŞİŞ YAPILABİLİYOR”
A’dan Z’ye satışı yapılan tüm gıda maddelerinde ne yazık ki taklit ve tağşiş yapılmakta. Bunun içine tabii ki aktarlarda girmekte. Son dönemde covid-19 salgınlarının artmasıyla aktarlarda satılan çeşitli ürünlerin bağışıklık sistemini güçlendirerek virüse karşı bir direnç kazandığını biliyoruz. Dikkat edilmesi gereken nokta; bu ürünlerin toksit dozlarının belirlenmesi. Çünkü bitkilerde şifa ararken bir yandan da zehirleyici bileşenlerde var. Bu bitkilerin düzgün olarak toplanmış olması gerekiyor.”

“AKTARLARA KIŞ AYINDA İLGİ ÇOK OLUYOR”
Attar esnafı Bekir Doğru ise, “Kış ayıyla beraber aktarlara ilgi daha çok artıyor. Vatandaşlar genelde ıhlamur, zerdeçal, zencefil, kekik, macun gibi bilinen ürünleri tercih ediyorlar.  Aktarlarda bine yakın farklı bitki, çiçek ve benzeri doğal ürünler bulunuyor. Bu ürünleri kullanana iki kesim var. İlki kış aylarında geçici dönemsel dediğimiz diğeri ise düzenli kullananlardır. Geçici kesim daha bilindik ve halk arasında kabul görmüş ürünlere yönelirken düzenli kullananlarda bir hastalığı ve iyi geldiği için diyebiliriz. Maalesef günümüzde ilaç yapımlarında doğal bitki ürünlerine eskisi kadar yer verilmiyor. Yüzde 80’lerden yüzde 5’lere kadar da düşmüş durumda. Baharat ve benzeri ürünlere baktığımızda bu ürünlerin raf ömürlerinin de standart ve basit saklama koşullarına uyulduğu takdirde 1 yıla kadar uzayabiliyor. Doğal ve katkı maddesi içermeyen bu tarz ürünlerin bir alternatif olmak yerine tedavilerde öncelikte verilmesi gerektiğini düşüyorum” ifadelerini kullandı.

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz