Günümüzde gelişen ve gün geçtikçe biraz daha büyüyen teknoloji, hayatın her alanına girmesiyle birlikte yaşamı kolaylaştırdığı gibi aynı zamanda bazıları için zorlaştırıyor. Özellikle son birkaç yıldır telefon ve tablet kullanımının çok küçük yaşlara düşmesiebeveynleri tedirgin ederken, tam da bu noktada Çocuk ve Genç Psikiyatristi, Psikoterapist Hayati Sınır, neler yapılabileceğini anlattı.

İşte Çocuk ve Genç Psikiyatristi, Psikoterapist Hayati Sınır’ınverdiği bilgilerden satır başları;

“12-17 YAŞ İNTERNET BAĞIMLILIĞI AÇISINDAN YÜKSEK RİSK ALTINDA”
Son yıllarda telekomünikasyon ve bilişim alanında gelişmelere paralel olarak bilgisayar ve internet kullanımı hayatımızın hemen hemen her alanına girmiş, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Sınırsız iletişim, eğlence ve bilgiye ulaşım olanakları sağlayan internet kullanımı özellikle ergenler arasında da yaygınlaşmıştır. İnternetin günlük hayatta kullanımının yaygınlaşması ile birlikte, internetin uygunsuz kullanım şekillerinden biri olan internet bağımlılığı kavramı da önemli bir problem olarak toplum içinde yaşanmaya başlanmıştır. İnternet bağımlılığı konusunda yapılan değişik araştırmalarda, henüz biyopsikososyal gelişimlerini tamamlamamış olduğundan dolayı 12-17 ergenlerin, internet bağımlılığı açısından yüksek risk altında olduğu görülmektedir.

“YALAN SÖYLEME GÖRÜLÜYOR…”
İnternet ve teknoloji bağımlılığı olan çocuk ve gençlerde, bilgisayar, tablet, akıllı telefon gibi teknolojik aletlerle aşırı uğraş ve bu araçların kullanımını kontrol edememe söz konusudur.Bu meşguliyeti sürdürmek için uyku düzenini bozma ya da uykusunu bu meşguliyetine göre ayarlama, diğer insanlara internet kimliği ya da internette ne kadar süre harcadığı ile ilgili yalan söyleme görülmektedir. Teknolojik aletlerle meşguliyetin fazlalığı çocuk ve gencin yapması gereken davranış ve sorumluluklarında eksikliğe neden olmaktadır. Örneğin çocuk ve genç aile veya arkadaşları ile vakit geçirmektense internetle meşguliyeti tercih etmektedir. Yine ders çalışması gereken zamandan çalarak internete girmektedir.

“ERKEKLERİN BAĞIMLI OLMA OLASILIĞININ KIZLARA KIYASLA 2,6 KAT DAHA FAZLA”
Türkiye’de yapılan bir araştırmada ise: gençlerin yüzde 24,2’sinin internet bağımlısı olduğu saptanmıştır.Uluslararası yapılan bir çalışmada ise İnternet bağımlılığı olan kişilerde, depresyon ve intihar düşüncesi en yüksek düzeyde bulunmuştur.Erkeklerin bağımlı olma olasılığının kızlara kıyasla 2,6 kat daha fazla olduğu belirtilmiştir. Dahası, meslek liselerindeki öğrencilerin normal liselerdekilere göre bağımlı olma olasılığı daha fazladır. İnternet bağımlısı ergenlerde mazeretsiz okula devamsızlık oranı ile kötü akademik performans oranının yüksek olduğu görülmektedir. Odasında bilgisayar olmasının,evde internete erişimin olmasının gençte internet bağımlısı olma riskini artırmaktadır.

Şu belirtiler görülüyorsa o gençte internet ve teknoloji bağımlılığından söz edebiliriz:

1. İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş (sürekli olarak interneti düşünme, internette yapılan aktivitelerin hayalini kurma, internette yapılması planlanan bir sonraki etkinliği düşünme, vb.),

2. İstenilen keyfi almak için giderek daha fazla oranda internet kullanma ihtiyacı duyma,

3. İnternet kullanımını kontrol etme, azaltma ya da tamamen bırakmaya yönelik başarısız girişimlerin olması,

4. İnternet kullanımının azaltılması ya da tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük ya da kızgınlık hissedilmesi,

5. Başlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma,

6. Aşırı internet kullanımı nedeniyle aile, okul, arkadaş çevresiyle sorunlar yaşama, eğitim veya kariyer ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atma ya da kaybetme,

7. Başkalarına (aile, arkadaşlar, ) internette kalma süresi ile ilgili yalan söyleme,

8. İnterneti problemlerden kaçmak veya uzaklaşmak için kullanma.

Aileler böyle bir gençle karşılaştıklarında vakit kaybetmeden bir çocuk ve genç psikiyatri uzmanı ile irtibata geçmeleri gerekmektedir. Gencin internet ve teknolojik aletlerle ne kadar süre meşgul olduğundan ziyade yukarıda saydığımız kriterler önemlidir. Ailelerin çocuklarında bu öncül belirtiler konusunda uyanık olmaları ve teknolojinin olumsuz etkilerinden koruyucu davranmaları çocuğun ruhsal gelişimi açısından hayati öneme sahiptir.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz