Gazeteciler Konfederasyonu (TGK) 19’uncu Başkanlar Kurulu Toplantısı Aydın’ın Efeler İlçesi Şükran Güngör-Yıldız Kenter Kültür Merkezi ve Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya, Sinop'tan Karadeniz Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Sinop 15 Eylül Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cengiz Demirel ve Karadeniz Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Ajanssinop imtiyaz sahibi Deniz Özen katıldı. Toplantıda gazetelerin ve çalışanların sorunları ele alındı.

GENEL BAŞKAN KOLAYLI; İKİNCİ YARGI PAKETİ GAZETELERİN SONU OLMASIN!

Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu (TGK) Genel Başkanı Nuri Kolaylı yaptığı konuşmada; "Çok sayıda meslek örgütünün ilanların kesilmemesi için şimdiye kadar çağrıda ve girişimlerde bulunduğunu hatırlatan Kolaylı, “İkinci torba yasası üzerinde çalışmalar yapılıyor. Torba yasasında icra iflas ilanlarının gazetelerde yayınlanmayıp kurumların internet sayfalarında yayınlanması düşünülüyor. Yerel gazetelerin resmi ilan gelirinin yaklaşık yüzde 60’ını icra iflas ilanları oluşturuyor. Yaygın basının ise yüzde 80 gelirini oluşturuyor. Yürürlüğe girmemesi için elimizden geleni yapacağız. Ama yürürlüğe girmesi durumunda Türkiye genelindeki Bin 100 yerel gazetenin yaklaşık 800’ü kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalacak” dedi. Kaynak: Yargı paketi gazetelerin sonu olmasın." Dedi.

DEMİREL; ORTAK DEKLARASYONDA CEMİYETİMİZİN ÜYE ÇOĞUNLUĞU OLMASI AVANTAJ OLDU !

Başkanlar Kurulu toplantısına Divan Üyeliği yapan, Karadeniz Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Sinop 15 Eylül Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cengiz Demirel şu ifadelere yer verdi; "Arkadaşlar, basını ben bir sele benzetiyorum, öncelikle suya benzetiyorum. Sele dönüşmek farklı bir şeydir. Giderek sele dönüşüyoruz gibi görünüyor, neden selin önünü kütükler tıkarlarsa sel oluşur. Biz suyuz; akan bir suyuz ve bir takım kütükler geldiği köprülerin altına tıkandı, köprünün altı sıkıştı. Köprünün üzerinden su akmaya başlarsa sele dönüşürüz, sele dönüşmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bunun belki ilk denemesi olarak geçmişte konfederasyonumuzun ortak metin çalışmaları birçok kez denendi ancak buradan ben şunu da belirtmek istiyorum; konfederasyonumuzun yaptığı denemeler Tüm Türkiye'de ne kadar ve nereye ulaştı? Bir ilde birden fazla cemiyet olup, konfederasyon bünyesinde olmayanlar bu olaylara nasıl baktı, nasıl bakıyor? Ben yerelde bir denemeye çalıştım, benim ilimde de iki cemiyet var gerçi diğer cemiyetin gazete sahibi ya da gazeteci üyesi olmamasının da bende avantajı var. Bunu 12 yerel gazetede ortak bir manşetle çıkabilir miyiz, inanın bir tek toplantı yaparak bunu başardık. Neden, gerçekten kütükler tıkadı, kütüklere karşı suyun bir tepkisi var. Ben bu çalışmayı basından, televizyonlardan gerçi her ne kadar o televizyonlara çıkmak bu konuyu gündeme getirmek doğru mu bu da tartışılır günümüzde. Neden, Fox TV’ye çıktıysanız yandınız üzerinizi kırmızıçizgiyle çiziyorlar. Akit TV’ye çıkarsanız da çiziyorlar, gecenin bir vakti Akit TV aradı, çıkıp çıkmamakta da tereddüt ettim, çıktık dilimizin döndüğünce bir şeyler söyledik. Ama sonrasında düşündüm buraya çıktığınızda da üzerinizi çiziyorlar. Onun için güç sadece bizim yapacağımıza kalıyor diye düşünüyorum, bunu da birçok toplantılarda dile getirdim. Bu toplantılarda, bu salonlarda yapılan toplantı sonuçlarının hem meslektaşlarımıza hem destek bakımından da halkımıza yansıması gerekiyor. Bunun dışında bir çözüm ben göremiyorum. İdari bakımdan Genel Başkanımızdan en altta biz Cemiyet Başkanlarına kadar üzerimize düşeni yapıyoruz. Benim bir Vali görüşmemin, kapının önünden geçenin hiç ilgisinde ya da bilgisinde değil, bizim halka ulaşabileceğimiz tek yol kalıyor; sözün artık ufak tefek eyleme dönüşmesidir. Bunun da ilk adımı olarak;acaba diyorum bu toplantıda karar alınıp bunu konfederasyon olarak aldığımızda metin değişebilir, ben metinde hiç bir şey görmüyorum. Konfederasyonumuzun logosu, metin biraz daha küçültülebilirse kısaltılabilirse 8 federasyon ve 90 cemiyetin logolarını buraya serpiştirip bir gün aynı şekilde çıkabilir miyiz? O ne idüğü belirsiz 21 Ekim diye bir şey çıkartıldı benim görüşümdür, çünkü benim için sadece bir gün vardır 10 Ocak'tır. Ben 24 Temmuz'u da saymıyorum. Sansürün kaldırıldığı iddia edilen bir ülkede ben o günü de saymıyorum. Ama 21 Ekim diye de bir şey çıkartıldı. Avustralya'da ülke bazında basın özgürlüğüne karşı tüm ülke basını yereli de ulusalı da ortak bir şey ile çıktı. Bu bizimkisi tesadüftür, onunla alakası yoktur. Benim özellikle söylemek istediğim, artık biz önümüzdeki kütüklerle sıkışık bir yerde durmayalım, arkamız geliyor bizim tarihi olarak abartmıyorum tarihi olarak bir sorumluluğumuz var. Bugünkü bizim neslimiz Cemiyet Başkanları, Konfederasyon, Federasyon Başkanlarının döneminden sonra eğer yerel basın bittiği takdirde bunun hesabını gelecek nesiller gelecek gazeteciler bizden soracaklardır. Biz bugün bu sorumluluğun altındayız" Diye konuştu.

HABER MERKEZİ

Editör: Mahmut Beyaz