Ertürkmen, özellikle pandemi süreciyle birlikte daralma yaşayan ekonominin piyasaya olan etkileri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Faizlerdeki artışın yatırımı ve tüketimi negatif etkileyeceğini belirten Ertürkmen, fiyatların artabileceğini söyledi.  Bu süreçte alınması gereken tedbirlerden birinin IMF olduğunu ifade eden Ertürkmen, “Çünkü IMF kredilerinin faizi 0.50 ile 1 arasında. Ama tabii IMF’den bir kredi ilişkisine girdiğiniz zaman bazı koşulları oluyor. 2001’de benzerini yaşadık. Ekonominin başına Kemal Derviş’i getirdiler. Kemal Derviş tüm harcamaları kontrol altında tuttu. IMF size bazı kısıtlamalar getiriyor. Ama şu anda mevcut iktidarın böyle bir şeye sıcak bakacağını zannetmiyorum. Bunun haricinde kısa vadede çözüm görünmüyor. Turizmi henüz iyileştiremedik. Biz ithalata dayalı üretim modeli olan bir ülkeyiz. Her ay ithalatımızla, ihracatımız arasında açık var. Bu yıl 37 milyar dolar cari açık hedefi var” şeklinde konuştu.

GÖZ ARDI EDİLMEMESİ GEREKEN ESAS ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSİ”
Ertürkmen, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Geçen ay enflasyon rakamları açıklandı. Yüzde 17 civarında bir tüketici enflasyonu var. Ama göz ardı edilmemesi gereken esas üretici fiyat endeksi var. Bu üretim yapan kesimin katlandığı bir enflasyon. Üfe ile Tüfe arasında yaklaşık 20 puanlık bir makas var. Bu daha önceden maksimum 1, 1,5 puan. Geçmiş dönemde üretici katlandığı maliyet artışını tüketiciye yansıtabiliyordu. Şu anda yüzde 36.8 üretici enflasyonunun ancak yüzde 17’sini yansıtabiliyor. Bu önümüzdeki süreçte enflasyon trendinin yukarıya doğru gideceğinin göstergesi. Enflasyon arttığı müddetçe faizlerin düşme ihtimali yok. Dolayısıyla kısa vadede yani bir yıllık bir süreçte faizlerin geriye düşme ihtimali çok zayıf.

“FAİZLERDEKİ ARTIŞ YATIRIMI NEGATİF ETKİLEYECEK”
Faizlerdeki artış yatırımı negatif etkileyecek, tüketimi negatif etkileyecek. Fiyatlar artacak. İnsanlar geliri sabit düzeyde olduğu için harcamalarını zorunlu olarak kısacak. Bunun haricinde göz ardı edilen ciddi bir sorun var. Amerika’da 2008 yılından bu yana ilk defa enflasyon en yüksek seviyeye çıktı. Orada faiz oranları 0.25, 0.50 bandında. Ama buda şunu getirecek; doğal olarak yatırımcıya reel bir getiri sunmaktasınız. Yani enflasyonun 4.5 olduğu bir ortamda siz 0.50 faizle yatırımcıdan para çekemezsiniz. Dolayısıyla kademeli olarak Fed faiz artırımına gidecek. Fed’in faiz artırımına gitmesi gelişmekte olan ülkelere giden fon kaynaklarının gitmesinin önüne bir engel getirecek.

“ÖNÜMÜZDE TEK BİR ÇARE VAR…”
Önümüzde tek bir çare var. Oda acı ilaç dediğimiz IMF. Yani yıllarca IMF’ye borcumunuz olmadığı tezi savunduk. IMF’ye borcumuz yok ama Citybank’a var. Onlardan kısa vadeli tahvil, bonoyla 5,5, 6 ile borçlanıyoruz. Şöyle bir durumda var. Şimdi cumhurbaşkanımız merkez bankası rezervinin 100 milyar dolara çıktığını söylüyor. Doğru merkez bankasında 100 milyar dolar var. Şimdi siz bankadan 150 bin TL kredi çektiniz. Bunun 100 bin TL’si bankada durduğu zaman sizin durumunuz ne oluyor? Aslında siz eksi 50 bin TL’desiniz. Çünkü o 100 bin TL’nin karşılığında 150 bin TL bankaya borcunuz var. Şimdi burada cumhurbaşkanının açıkladığı brüt rezerv. Net rezerv değil.  Bundan bankaların merkez bankasına yatırmakta zorunlu olduğu karşılıklar var. Döviz mevduatlarının karşılığının belli bir oranını karşılık olarak merkez bankasında depo etmek zorunda. Bunun haricince swap dediğimiz yurt dışından kısa vadeli alınan krediler var. Dolayısıyla bunları arındırdığınız zaman eksi 56 milyar dolar merkez bankasının net rezervi var.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz