Kentin fotoğrafçılık denilince akla gelen ilk isimlerinden olan Hüsnü Yüzbaşıoğlu, yıllar içerisinde gelişen fotoğraf makinelerinden halkın taleplerine kadar fotoğrafçılıkla alakalı akla takılan birçok konuya ışık tuttu. "Sanat var olduğu sürece fotoğrafçılıkta olacak" diyen Yüzbaşıoğlu sözlerine şu şekilde devam etti; "45 yıldır bu mesleğin içersindeyim. Çok uzun zaman geçti. Ben fotoğrafçı olarak doğdum. Dedem ve babam da fotoğrafçı bu yüzden mesleğe girme gibi bir durum olmadı. Doğduğumda direk işin içerisinde doğmuş oldum. O günlerden bu günlere kadar çalışıyorum. Biz zamanla birçok farklı şeyi gördük. Biz mesela karanlık odayı gördük, filmi gördük aynı zamanda da dijitali gördük. Yani hem eski sistemi hem de yeni sistemleri görmüş olduk. Geçiş döneminde bu mesleği icra etmiş olmamız bize birçok farklı ortamı göstermiş oldu. Bu süre içerisinde değişenler saymakla bitmez" ifadelerini kullandı.

"SADECE MANTIK AYNI"

Yüzbaşıoğlu ayrıca, " Eskiden karanlık bir oda da filmin banyosu yapılır. Sonra yukarıdan ışık gelen ortada film olan bir sistemle negatif olan film pozitife çevrilirdi. Bu işin mantığı negatif görüntünün pozitife çevrilmesiydi. Karanlıkta yalnızca küçük kırmızı bir ışıkta banyo yapılırdı o zamanlar. Bu uygulama ortalama 1990'a kadar devam etti. 1990'ların sonunda o karanlık odada yapılan işlemler yavaş yavaş biterek aydınlık ortamlara geçti. O zamanlar baskı makineleri çıktı. Kartlar karanlıkta takılırdı ama baskıyı dışarıda yapardık. Gittikçe azalan karanlık odalar şimdi ise hiçbir yerde bulunmuyor. Şu anki yapılan dijital sistem hiçbir şekilde geçmişte yapılan uygulamalarla alakası yok, sadece mantık aynı. Dijital, piksel ve yazılımla alakalıdır. Makinelerdeki değişim olarak şunları diyebilirim; eski filmli makinelerin büyüklüğü ve çapı ile aynı, önceden film vardı şimdi film yok. Önceden sınırlı sayıda fotoğraf çekebiliyorduk şimdi ise sınırsız fotoğraf çekebiliyoruz. Şimdi istediğin şekilde çekebiliyoruz ama önceden dikkat ederseniz o fotoğraf güzel çıkmak zorundaydı, tekrarı yoktu. Hem sayılı hem de tekrarı yoktu şimdi dijitalde görüyoruz. Basıyoruz sayısal olaraktan o değerler kağıda düşüyor.

"ARTIK AZALMAYA BAŞLADI"

Önceden ailecek gelip fotoğraf çektiren insanlar artık azalmaya başladı. Dolayısıyla şimdi de yeni teknolojiyle dışarıda çekilen fotoğraflar güncel oldu. Bundan 50 yıl önce çekilen o klasik çok samimi olmayan aile fotoğraflarına gelin damat fotoğraflarına dönüyorlar. İsmine de Kore tarzı fotoğraf diyorlar, eski tarz dediğimiz fotoğraflardır bunalar. Önce ki gibi aile fotoğrafı çektirmek için arada sırada gelen oluyor ama eskiye oranla bu sayı yüzde 3’e kadar düşmüş durumda yok olmasa bile yok olmaya az kaldı. Çünkü jenerasyon değişiyor teknoloji ilerliyor insanlar kendi fotoğraflarını kendileri çekiyorlar sanal ortamda sosyal medyalarında paylaşıyorlar. Dolayısıyla aile fotoğrafı çektiren küçük bir kesim kaldı. Artık bizim kazancımızın büyük çoğunluğunu resmi kurumları ve özel kurumların istediği biyometrik ve vesikalık fotoğraflar. Bunalar bizim kazancımızın yüzde 90’ını oluşturmakta. Son olarak fotoğrafçılık ölmeyecek ve sanatçılar hep burada olacaklar" ifadelerini kullandı.

Haber: Alihan Kürşat

Editör: Mahmut Beyaz