Geçtiğimiz yıldan bu yana Türkiye’nin çeşitli illerinde meydana gelen depremler nedeniyle onlarca kişi hayatını kaybederken, hem maddi hem de manevi olarak zararlar yaşandı. Bu depremlere son olarak Düzce ve Erzurum şehirlerinde olan depremler eklendi. Önce Düzce’de 4,8 ardından Erzurum’da 5,1 büyüklüğünde depremler oldu. Kuzey Anadolu Fay Hattı içerisinde yer alan bu 2 şehirde yaşanan deprem afeti sonrası Türkiye’nin en riskli fay hatlarından olan Doğu Anadolu Fay Hattı’nda ‘Acaba deprem olur mu?’ sorusunu akıllara getirdi. Yaşanan gelişmeler sonrası ise Jeoloji Mühendisi Mehmet Kuruçay gazetemize değerlendirmelerde bulundu.

“YERYÜZÜ AYAKTA KALDIĞI SÜRECE DEPREMLER HEP OLACAK”
Depremlerle ilgili konuşmasında çok önemli noktalara temas eden Kuruçay, şunları kaydetti: “Yeryüzü ayakta kaldığı sürece yani kıyamete kadar depremler ve doğal olaylar devam edecektir. Çünkü yeryuvarının yapısı budur ve değişmeyecektir. Dünyadaki deprem kuşakları bellidir ve yerküreyi teşkil eden kıtalar ve levhaların sürekli hareket ettikleri de bir gerçektir. Kıtaların hareketiyle deprem kuşaklarında meydana gelen enerjilerde mutlaka açığa çıkarak depremleri oluşturacaktır. Boşalan enerjinin yerine yine enerji birikecek ve fayların direnci kırılma noktasına geldiğinde yine boşalacak ve depremler tekrarlanacaktır. İnsanlık doğal olaylar özellikle de deprem karşısında çok acizdir. Şu an bilimin ve teknolojinin bu kadar çok gelişmesine ve uzaya bile dolmuş seferi gibi seyahatler yapılmasına rağmen; şu saatte şu büyüklükte bir deprem olacak diyen bir teknoloji geliştirilememiştir. Bilim adamları sadece teorik olarak yaklaşmakta belli ölçüde tespit ve tahmin yapabilmektedirler.

“DEPREM İÇİN TEDBİR ALINMASI ÇOK ÖNEMLİ”
Uzaydan yerin yapısı ile ilgili jeolojiyle ilgili topoğrafyayla ilgili jeomorfolojiyle ilgili madenlerle ilgili pek çok tespit yapabilmektedirler. Ancak depremin zamanı ve şiddeti hakkında aciz kalmaktadırlar. Ama depremin zamanı ve şiddeti hariç nerelerde olabileceği ve yaklaşık ne ölçüde meydana geleceği hakkında çok somut tespitlerde vardı. Esasında buda çok büyük bir gelişmedir. Depremin nerelerde olacağının bilinmesi ve tedbir alınması çok önemlidir.

“DOĞU ANADOLU FAYINDA DEPREM OLURSA 2 SANİYE İÇİN KAHRAMANMARAŞ’I ETKİSİ ALTINA ALIR”
Yurdumuz dünyanın en önemli deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerindedir. Kahramanmaraş ta Türkiye’nin en önemli iki aktif fayından biri olan Doğu Anadolu Fayına kuş uçuşu yaklaşık 10 kilometre mesafededir. Allah korusun Türkoğlu –Gölbaşı sismik boşluğu dediğimiz Doğu Anadolu fayının bu kesiminde olabilecek deprem dalgaları en geç 2 saniye içinde şehri etkisi altına alacaktır ve tedbir almazsanız yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Yurdumuzun tüm bölgelerinde meydana gelen depremler esasında bize de uyarı niteliğindedir. Oluşan depremler genellikle fay zonları üzerinde veya fay zonuna yakın tali faylarda meydana gelmektedir.

“KAHRAMANMARAŞ OLARAK TEDİRGİN OLMAK ZORUNDAYIZ”
Yaklaşık birkaç gün aralarla sürekli duyduğumuz deprem haberleri yurdumuzdaki deprem aktivitesinin devam ettiğini göstermektedir. Kahramanmaraşlı olarak bizler, çok tehlikeli bir noktada olduğumuz ve yüzyıllardan beri kırılmayan çok aktif bir fayın hemen bitişiğinde olmamız dolayısıyla tedirgin olmak zorundayız. Telaşa kapılmadan, karamsar olmadan tedbirlerimizi aldığımız takdirde korkacak bir şey yoktur. Doğa insanoğlunun yaptığı yanlışların cezasını çok şiddetli ve acı bir şekilde verdi ve yine verecektir. Her zaman söylediğimiz gibi yağmur taneleri sel haline gelmeden nasıl masum ise depremde açık bir alanda olduğunda yani binaların olmadığı bir yer yüzeyinde bir traktör izi kadar bir hasra bırakacak kadar zararsızdır.

“HERKES DEPREM BİLİNCİYLE HAREKET ETMELİ”
Depremler Jeotermal kaynakların oluşmasına yani insanların faydalanacağı enerjinin oluşmasını sağlar. Ama biz fayın üzerinde veya yakınında zemini depreme dayanamayacak ve taşıyamayacak özellikte bina yaparsak ve bu binalar yıkılıp içerisindeki insanlar ölürse bir felaket haline gelir. Ama sebebi yine insandır. Kahramanmaraş’ta yaşayan herkes; resmi ve mahalli idareler, vatandaşlar deprem bilinciyle hareket etmeli, siyasi ve maddi kazanç getirecek diye yanlış hiçbir şeye müsaade etmemelidir. Depremde yıkılabilecek binalar deprem olmadan yıkılmalı ve insanlar ölmeden kurtarılmalıdır.

“ÖZEL İDARE ŞEHRİN KAZIKLI TEMELLER ÜZERİNE İNŞA EDİLEN İLK BİNASI”
Özel idare binası zamanında alüvyon zeminde şahsımın da içerisinde bulunduğu DSİ ekibiyle birlikte tüm parametreler tespit edilerek kazıklı temeller üzerine inşa edilen ilk binadır. Tüm jeoteknik zemin özellikleri tespit edilip tüm jeoteknik önlemler alınarak inşa edilen maalesef dünyanın en saçma binası damgasını yiyen Özel İdare Binasını yıkmadan, depremde yıkılabilecek binaları daha önce yıkmak daha iyi olurdu. Kahramanmaraş’ın Büyükşehir Belediye binasıyla birlikte eski yerleşim bölgesinde inşa edilen iki binadan biri olan Özel İdare binası restore edilerek kullanılabilir. Ama depremde yıkılması muhtemel binaları yıkılamayacak hale getirmek pek mümkün değildir.

“SAĞLAM BİNALARI YIKMAK YERİNE RİSKLİ BİNALARI YIKMAK DAHA FAYDALI OLUR”
Özel idare binasını yıkmak yerine yakın çevrelerindeki tehlikeli binaları tespit edip yıkmak daha faydalı olabilirdi. Şehrini seven ve burada yaşayan, sorumluluk hisseden bir jeoloji mühendisi olarak benim düşüncelerim budur. Binaları normal zamanda rahat rahat yıkıp ortadan kaldırmak mı iyi, depremde yıkılmasını bekleyip insanları enkazdan çıkarmak için tüm kuruluşların günlerce uğraşması ve maddi ve manevi kayıplar yaşaması mı iyi? Hep beraber düşüneceğiz. Aksi takdirde enkazlardan bir yaralı çıkarttık diye seviniriz. Dünyanın her yerinde olan depremleri ve yurdumuzda yaşadığımız depremleri unutmadan önlemleri aldığımız takdirde korkulacak hiçbir şey yoktur.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz