Cumhuriyet Halk Partisi ile İyi Parti İl Kadın Kolları Başkanlığı, Özel İdare Binası önünde İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına tepki olarak bir araya geldi. Grup adına konuşan CHP İl Kadın Kolları Başkanı Naile İşlek, “Bugün burada bizlerle birlikte olan siyasi partilerin temsilcilerine, STK’ların yöneticilerine, amacı sadece kadınların ve çocukların haklarını savunmak olan tüm değerli katılımcılara, kadının ve çocuğun sessiz çığlığına gür ses olan herkese teşekkür ederiz. Bizler bugün şiddetin her türlüsüne karşı olduğumuzu, şiddet gösteren hiçbir failin cezasız kalmaması gerektiğine inandığımız için toplandık” diye konuştu.

İşlek, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye 11 Mayıs 2011'de İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ve 24 Kasım 2011'de parlamentosunda onaylayan ilk ülke olmuştu. Ancak İstanbul sözleşmesi bu tarihten 108 gün önce Türkiye bu sözleşmeden ayrılmıştır. Peki, herkesin dilinde olan bu İstanbul sözleşmesi nedir? Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlenmesi ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir.
İstanbul sözleşmesinin 4 temel amacı bulunmaktadır.

Bunlar;

  • Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi,
  • Şiddet mağdurlarının korunması,
  • Suçların kovuşturulması,
  • Suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir.

İstanbul sözleşmesi bizlere ne tür bir fayda sağlıyordu?

  • Şiddete uğrayan kadın veya çocuğa ihtiyaçlarına göre gerekli korumayı sağlamak,
  • Mağdur olan kadın veya çocuğa sağlık hizmeti sunmak, hukuki ve psikolojik destekte bulunmak gibi faydaları bulunmaktadır.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA CEZALARINDIRILMASI HEDEFLENEN SUÇLAR

- ev içi şiddet (fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik)

- taciz amaçlı takip
- tecavüz dâhil, cinsel şiddet;
- cinsel taciz;
- zorla evlendirme;
- kürtaja zorlama ve kısırlaştırmaya zorlama.

Sözleşmeyi imzalayan devletler, belirtilen eylemlere yönelik cezai veya başka bir hukuki yaptırım uygulamayı zorunlu kılmaktadır.

Taraf devletler bu suçlara karşılık;

  • Mağdur tarafından bildirilmesi veya şikâyetçi olunmaması halinde dahi soruşturma ve kovuşturmanın devlet eliyle devam ettirilmesini sağlamak zorundadır.

“SİYASİ AMAÇ İÇİN TOPLANMADIK”
Türkiye’de İstanbul sözleşmesinin yürürlüğe girdiği tarihte suç oranlarında ciddi bir düşüş yaşanmıştı. Şimdi ise bu sözleşme hukuka aykırı bir şekilde kaldırılmıştır. Birçok kadın örgütü ve ilgililer tarafından Danıştay’a açılan dava ise 29 Haziran’da reddedildi. Oylama da 3 kabul oyuna karşılık 2 ret oyu bulunmaktadır. Ret oyu veren üyelerden biri “ uluslararası anlaşmaların yasa hükmünde olduğunu, feshedilmesine ilişkin işlemlerde Cumhurbaşkanının yetkisinin bulunmadığını belirtti. Karşı oy veren diğer üye ise; “ yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereğince bir işlem hangi usule uyularak tesis edilmişse, aynı usule uyularak geri alınmalı, Kaldırılmalı veya feshedilmelidir” dedi. Bizler burada siyasi bir amaç için değil toplumun temel taşı olan kadını, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı korumak adına çıkartılmış en temel sözleşme olan İstanbul sözleşmesinin kaldırılmasına karşı olduğumuz için toplandık. Tek isteğimiz ülkemizde yaşayan her bir bireyin yaşama hakkının elinden alınmadan, toplumda huzur ve güvenin sağlanmasıdır. Kadınlarımıza ve çocuklarımıza dokunmayın!”

Haber: Burhan Karagöz

Editör: Mahmut Beyaz