Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk olarak geçtiğimiz haftalarda Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda, Paris İklim Anlaşması'nı TBMM'nin onayına sunmayı planladıklarını duyurmuştu. Böylece Türkiye, 6 yıl önce imzaladığı anlaşmayı resmen yürürlüğe koymak için beklenen adımı atacağını taahhüt etmişti. Yaşanan gelişmeler sonrası değerlendirmelerde bulunan Doğaçev Danışmanlık Yöneticisi ve Çevre Mühendisi Ömer Çankaya, Paris Antlaşması’nın küresel ölçekte temiz enerjiye geçişte tüm dünyaya yol göstereceğini vurguladı.

Doğaçev Danışmanlık Yöneticisi ve Çevre Mühendisi Ömer Çankaya ile Paris Antlaşması’nın Türkiye’ye yansımaları hakkında yaptığımız röportajın detayları şu şekilde;

KÜRESEL ÖLÇEKTE TEMİZ ENERJİYE GEÇİŞTE TÜM DÜNYAYA YOL GÖSTERECEK”

Paris İklim Anlaşması nedir?
Küresel ölçekte temiz enerjiye geçişte tüm dünyaya yol gösterecek. Söz konusu geçiş, ilgili tüm politik kararlarda, iş ve yatırım davranışlarında değişikliğe gidilmeyi zorunlu kılıyor. Paris Anlaşması, neredeyse tüm dünya emisyonlarını kapsayan, iklim değişikliği konusundaki ilk çok uluslu anlaşma özelliğine sahip bir anlaşmadır. Paris İklim Anlaşması şimdiye kadar 197 ülke tarafından imzalandı. Bu ülkelerin 191’i anlaşmayı onaylarken, onaylamayan altı ülke Eritre, Libya, Irak, İran, Yemen ve Türkiye.

YÜZEY SICAKLIĞINDAKİ ARTIŞI1,5 DERECENİN ALTINDA TUTMAYI AMAÇLIYOR”

Paris İklim Anlaşması amacı nedir?
İklim krizinin önüne geçmek için küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2 derece ile sınırlandırmak, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmayı amaçlıyor.

“BEYANLAR HER 5 YILDA BİR İYİLEŞTİRİLİYOR”

Paris İklim Anlaşması taraf ülkelere belli bir emisyon azaltım hedefi dayatıyor mu?
Hayır. İklimi korumak için emisyonların azaltılması ve fosil yakıtların kullanılmaması gerekiyor olsa da taraf ülkeler, ne zaman ve ne kadar sera gazı azaltım taahhüdünde bulunacağına kendileri karar veriyor ve ulusal katkı beyanlarıyla iletiyor. Paris Anlaşması, ülkelerin kendi şartlarına göre hazırladıkları beyanlarını (Ulusal Katkı Beyanı) baz alıyor ve ülkeleri her beş yılda bir bu beyanlarını iyileştirmeye davet ediyor.

“ARAŞTIRMALAR MİLLİ GELİRİN YÜZDE 7 ARTACAĞINI GÖSTERİYOR”
Türkiye’nin anlaşmaya taraf olması ekonomik bir yük yaratır mı?

Tam tersi… Araştırmalar, Türkiye’nin aktif bir iklim politikası yürütmesi halinde milli gelirinin yüzde 7 artacağını gösteriyor. Türkiye enerjide yüzde 70’lerin üzerinde dışa bağımlı ve bu bağımlılığın temel nedeni petrol, doğal gaz ve kömür. İklim krizini durdurmak için yapmamız gereken bu üç fosil yakıtı kullanmayı bırakmak ve yerine güneş, rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak. Yenilenebilir enerji kaynaklarının herhangi bir yakıt maliyeti yok dolayısıyla dışa bağımlılık söz konusu değil. İlk yatırım sırasında bazı ekipmanlar ithal edilse de, bu durum kömür ve gaz santralleri için de geçerli. Rüzgâr ve güneşi merkeze alan bir enerji dönüşümü, teknoloji içeriği yüksek bir sanayi gelişimini de beraberinde getirebilir. Ayrıca güneş ve rüzgârdan elektrik üretim kapasitesinin artması sanayi üretimindeki değer zincirini de önemli oranda büyümesi anlamına geliyor.

“TÜRKİYE, EN ÇOK EMİSYONA SAHİP 20 ÜLKEDEN BİRİ”

Hangi ülkeler daha fazla sorumlu?
Küresel emisyonların yüzde 50’sinden Çin, ABD, AB ve Hindistan sorumlu. Türkiye, en çok emisyona sahip 20 ülkeden biri.

“EN FAZLA SERA GAZI EMİSYONUNA NEDEN OLAN 16’NCI ÜLKEYİZ”

Türkiye’nin anlaşmayı onaylaması neyi değiştirecek?
Türkiye, Paris Anlaşmasını onaylamayan tek OECD ve G20 üyesi. En fazla sera gazı emisyonuna neden olan ülkeler arasında 16’ncı. Avrupa Birliği 2030’a kadar emisyonlarını yüzde 55 azaltmayı hedefliyor. Çin, 2060 için karbon nötr olma hedefini ilan etti. Resmi olarak Paris Anlaşması’na geri dönen yeni ABD yönetimi de 2050 yılında karbon nötr olmaya yönelik hedeflerini açıkladı. Türkiye ise 2030’a kadar emisyonlarını iki katına çıkarmayı planlıyor, 2050 için de bir karbonsuzlaşma hedefi yok. Karbonsuz yeni bir düzen kuruluyor ve Türkiye bunun dışında kalıyor. İklim değişikliğinden en fazla etkilenecek coğrafyalardan birinde bulunan Türkiye’nin hem bu tahribattan korunmak hem de sağlıklı bir refah toplumu yaratmak için adım atması gerekiyor.

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz