Ali Büyükçapar’ın İbrahim Kanadıkırık ile ‘Şehid Evliya Efendi Destanı’ kitabı hakkında gerçekleştirdiği röportaj şu şekilde;

1- Şehid Evliya Efendi Destanı adlı kitabın yayınlandı. Hayırlı olsun. Kitabın yazılmasına konu olan Evliya Efendi kimdir?

Her şeyden önce şunu belirtmeliyim ki, Şehid Evliya Efendi Maraş İstiklâl Harbinin en büyük kahramanı ve şehididir.

Asıl ismi İbrahim olup, Acemli Mahallesindendir. Ailesinin lakabına binaen Evliya Efendi ismiyle müştehir olmuştur. Nüfus kaydına göre 1880’de doğan Şehid Evliya Efendi’nin devrinin şartlarına göre oldukça iyi bir tahsil aldığını görüyoruz. Temel tahsilini Maraş’ta yüksek tahsilini İstanbul’da tamamlayarak aydın ve eğitimli bir şahsiyet olarak 1912’de Maraş’a dönen Evliya Efendi, bu tarihten itibaren Maraş Evkâf (vakıf) Dairesine memur olarak girer ve şehadetine kadar bu vazifesine devam eder.

Evliya Efendi’yi Maraş’ın unutulmaz bir değeri haline getiren süreç ise şehrin işgaliyle başlar. Özellikle Fransız işgali Maraş’ın olduğu kadar onun da kaderinin dönüm noktasıdır.

Kişilik olarak aşırı hamiyet ve celâdet sahibi, cesur, bahadır, teşkilatçı, lider, hitabeti ve kalemi güçlü, özverili ve fedakâr bir yapıya sahiptir. Tüm bu özellikleri onun Maraş Millî mücadelesinin lider kadrosunda yer almasını sağlamıştır. Maraş Millî Mücadelesinde Arslan Bey’le hep omuz omuza birlikte hareket ederek çok iyi bir ikili oluşturmuşlardır. Arslan Beyin en yakın müşaviri ve en mühim çete komutanı olarak kendisinden bekleneni fazlasıyla vermiştir. Hatta son harekâtında Arslan Beyin, Taşhan harekâtının başına geçerek ana karargâhın idaresini Evliya Efendiye emanet etmek istemesi onun Arslan Bey nazarında yerini göstermesi açısından oldukça mühimdir.

Harp öncesinde Maraş Müdafa-i Milliye Cemiyetinin nizamnamesini hazırlaması, Çukuroba Camiine bomba atılmasından sonra Acemli Camiinde resmi-sivil önde gelen 447 kişinin katılımı ve imzasıyla büyük bir protesto metnini hazırlamasındaki başarısı, Acemli-Devecili-Karamanlı-Akçakoyunlu mahallelerini kapsayan 4.mıntıkanın reisliğine getirilmesi, Bayrak Hadisesinden hemen sonra Acemliden teşkil ettiği çeteleri kaleye yerleştirerek Fransız kuvvetlerinin harpten hemen önce kaleyi işgaline engel olarak bu çok stratejik noktanın harp boyu elimizde kalmasını sağlaması, Kızılkabırlık’ta (şimdiki Karacaoğlan Halk Kütüphanesi) kazdırdığı siperlere yerleştirdiği çetelerle hükümeti ele geçirmeye gelen Fransız birliğini püskürtmesi ve hükümete el koymaya gelen Binbaşı Morbio’yu kovarcasına geri dönmek zorunda bırakması harp öncesi önemli faaliyetleridir.

Harp başladıktan sonraki 15 günlük faaliyetleri ise onu gerçek bir kahraman ve Maraş Tarihinin dev simalarından birisi yapmıştır. Arslan Bey; Maraş’ın Batı Cephesindeki çetelerin mühim kısmını onun idaresine vererek, tabir yerindeyse bu cephenin askerî harekâtlarının başına geçirmiştir. Tüm askerî harekâtlarında çetelerinin önünde yer alarak mükemmel bir sevk ve idare ile fırtına gibi esip müthiş bir süpürme ve temizlik harekâtı yürütmüştür.

İki haftada Akdere’nin batısında kalan şimdiki Onikişubat bölgesini düşmandan temizleyerek şehrin yarısını kurtarmakla kalmamış, çarşıda da yürüttüğü faaliyetleriyle çok mühim noktaları düşmandan temizlemiş, zaman zaman da şehrin doğu cephesine geçerek orada da düşmana ağır zayiat verdirip belirli noktaları düşürmüştür.

Sadece onun düşürdüğü yerlerin isimlerini vermek bile neler başardığını ortaya koyar. Bunlar; Kalealtı Kilisesi, Şekerdere Kilisesi, Tekke Kilisesi, Zımmiyan Kilisesi, Kırklar Kilisesi, Acemli’de Seferyan Avedis kuvvetleri ve ona bağlı taş konaklar, Kulağıkurtlu Mahallesindeki düşman mevkileri, Şekerdere Mahallesi, Şekerdere’de Fransız Karakolu, Kaleden Uzunoluk’a çıkan sokaktaki Ermeni evleri, Abarabaşı Kuyumcu Sokağı, Bahtiyar Yokuşunda Dikiş Yurdu, Kanlıdere’den Kışla’ya çıkan yoldaki Ermeni evleri, Çarşı’da Yukarı Bedesten (Kasap Hali), Aşağı Bedesten (Kapalı Çarşı), Aşağı Bedesten yakınındaki Ermeni evleri, Şıhmatlı Hanı, Yılankıran Hanı, Meyhane Çarşısı. Bunlar hep Evliya Efendi ve kuvvetlerince ele geçirildiği kayda geçmiş mıntıkalardır. Son harekâtında da müstahkem Taşhan’ı düşürmek üzereyken, düşmanın sinsi bir planı neticesi 4 Şubat 1920 günü şehadete yürümüştür.

Geride gencecik dul bir eş, biri 2,5 yaşında diğeri altı aylık iki yetim, tüm eşyalarıyla beraber Ermenilerce yakılmış bir ev harabesi, Kahramanmaraş Müzesine teslim edilmiş tabanca, dürbün gibi kişisel harp eşyası ve Maraşlının kalbinden hiç çıkmayacak muazzam bir şecaat ve fedakârlık hikâyesi bırakmıştır.

    

2- Biyografi yazı türünde verdiğiniz eserin ön hazırlıkları neler oldu?

Böyle bir eserin hazırlanması öncelikle mevcut tüm ana kaynakların temin edilmesinden geçer. Ayrıca mevzuya tam anlamıyla hâkim olmanız gerekiyor. Tarihçi olmam hasebiyle dönemin şartlarına ve yaşanmışlıklarına zaten yeterince vukufiyetim vardı. Ayrıca Maraş İstiklâl Mücadelesiyle ilgili yayınlanmış tüm eserleri kısa süre önce baştan sona okumuş ve tetkik etmiştim. Bu sebeple hangi bilgiyi nerede bulacağım konusunda herhangi bir acemiliğim de yoktu. Tüm bunlardan sonra zihin dünyamda kabataslak bir proje oluşturduktan sonra planlama sürecine geçtim.

Kesinlikle önü ardı belirli olmayan yığma bir bilgi ve anlatım tarzı olmamalıydı. Öncelikle Maraş Millî Mücadelesinin kronolojik bütünlük içerisinde konu başlıklarını belirledim. Mevzuya girişimiz mutlaka dönemin şartlarını, sosyal, siyasi, etnik, askeri hareketliliklerini ve durumlarını ortaya koyarak gerçekleşmeliydi.

Kaynaklar içerisindeki Evliya Efendi’ye ait tüm bilgi ve belgeleri tarayarak, onun biyografisi ve milli mücadeledeki faaliyetlerini bir araya topladım. Bu bilgi ve belgelerin hangi konu başlıkları içerisinde ve ne şekil yer alacağını tespit ettim.

Eseri yalın ve tek düze bir tarih anlatımı içerisinde yazmayı hiç düşünmedim. Çünkü böyle yaptığım takdirde belki de sadece araştırmacıların ilgisi çekecek, zaten var olan eserlerin bir tekrarı niteliği taşıyacak ve toplumun tüm kesimlerine hitap etmeyecekti. Ancak tüm şehre ve tarihimize mal olmuş bu mücadeleyi ve kahramanlarını herkesin zevkle okuyup anlayacağı bir tarzda anlatmanın daha faydalı ve verimli olacağını düşündüm.

Hepsinden ötesi dönemin şartlarına ve yaşanmışlıklarına giden bir hiss-i kalbî içerisine girmeniz gerekiyor ki, anlatımınız okuyucu üzerinde etkili olsun. İnşallah öyle de olmuştur.

Bu sebeple tarihi gerçekliği bazen belge diliyle, bazen kişileştirerek, bazen hatırat nev’inden yöntemlerle anlattığım özgün bir tarzla yazım sürecine girdim.

   

3- Yüzyıl öncesinin yazılı ve görsel belgelerine ulaşmada nasıl bir yöntem izledin?

Ana kaynaklardan yararlanmak zorundasınız. Elimde olan kaynakları zaten tespit ettim. Olmayanları temin yoluna giderek çeşitli dostlarım vasıtasıyla onları da elde ettim.

Evliya Efendinin nüfus kaydı ve ailevi fotoğraflarına ailesi vasıtasıyla ulaşma imkânı oldu. Evliya Efendi eşi Şerife Hanımın mezarına gidilerek fotoğraflandı ve esere dâhil edildi.

Yine kitapta yayınladığımız Evliya Efendi ailesine maaş bağlanmasıyla ilgili Osmanlıca belgelere arşiv kayıtları üzerinden ulaşma imkânı hâsıl oldu.

Bir kısım Osmanlıca belge ile Evliya Efendinin mezar taşlarının fotoğrafları Yalçın Özalp’in eserlerinden temin edildi.

Şehid Evliya Efendinin Kahramanmaraş Müzesinde bulunan tabanca, kama, dürbün gibi çeşitli emanetlerine ait fotoğraflar M. Nejat Karpuzoğlu Bey’in sunduğu dilekçe neticesi gerekli yasal izinlerin verilmesiyle müze müdürlüğünce tarafımıza ulaştırıldı. 

Devamı yarın...

Haber: Kübra Şimşir

Editör: Mahmut Beyaz