Dulkadiroğlu Beyliği döneminde cüzzam hastalarının tedavi edildiği, kentte Uyuz Pınarı adıyla bilinen ve 20’nci yüzyılın başlarında inşa edildiği öğrenilen Tarihi Uyuz Pınarı çeşmesi, yıllardan bu yana çeşitli hastalıklara çare oluyor. Roma döneminden bu yana Kahramanmaraş ve bölgesinde cilt hastalarının, özellikle cüzzam hastalarının yıkanarak burada şifa buldukları biliniyor. Başta uyuz, cüzzam ve cilt hastalıklarını tedavi ettiği bilinen suyun şu günlerde çağın hastalığı kansere de iyi geldiği belirtildi. Kahramanmaraş’ın yetiştirdiği ve Tarih üzerinde çok sayıda araştırması bulunan Tarihçi Yazar Doç. Dr. Yalçın Özalp, Uyuz Pınarı hamamı ve Camii içindeki çeşmelerden akan suyun kimyevi raporuyla dünya hizmetine sunulması gerektiğini söyledi.

YIKIMINA ENGEL OLDU

Doç. Dr. Yalçın Özalp, “Bu suyun hastalara deva olduğu dünyaya duyurulursa Kahramanmaraş bir Kahramanmaraş daha olur” dedi. Özalp, “Bu Mahalle’nin Özkars soyadında bir muhtarı vardı, rahmetli oldu. Yorum Gazetesinde aşağı yukarı 20’ye yakın makale yazdım. O gün yetkili müesseselere diyanet işleri başkanlığına, tanıdıklarıma mektup yazarak o pınarın yıkılmasına engel oldum. Bu arada da bu makale üzerinde çalıştım. Eski Maraşlılar bilirler, eski Gaziantep’e doğru giderken eski yolun üzerinde çeşitli mağaralar vardı. Onlar bu mağaralara cüzzam hastalığına yakalananları atarlardı. Onların orada çoluğa çocuğa karışırdı organları düşerdi. Güneş alan yerlerden faydalanırlardı. Cüzzam hastalığının çaresi olarak da Kahramanmaraş bölgesinde uyuz pınarı olduğunu biliyoruz. Buranın mütevellisi şuan da soyadları Bakdur olan kişilerdir. Kahramanmaraş’ın meşhur hocaları Salman Hoca soyadı kanunda mütevelli kelimesi Arapça olduğundan kabul etmemişler oda mütevelli kelimesini Bakdur olarak kullanmış. Bir tas vardır. Tasın üzerinde ayeti kelimeler yazılıdır. O üzerinde yazılı bulunan tas pınarda değil de caminin yanında bulunan Bakdurlar’ın evindedir. Bayanlar orada yıkanır. O tasla da yıkanmanın ayrı bir şifası olduğu bilinmektedir.”

‘İSLAM’IN HÂKİM OLDUĞU HER YER BENCE ŞİFA KAYNAĞIDIR’

Bakdur’lardan Ankara’da bir eczacı var. Onunla görüşmemde çeşmenin kaynağının bulunduğu yerde balıkların yaşadığını söyledi. Orada inceleme yapma imkânı bulamadık. Acaba o balıklar Balıkgöl gibi bir işlev görüyormuy du? Onun hakkında bir şey diyemeyeceğim ama incelenmesi gerekilen bir husustur. Cüzzam hastalığına bire bir ilacı olduğunu söylüyorlar. Ermeni tarihlerine göre Hz. İsa’nın 12 havadisinden biri olan St. Paul ki şuan da Türkiye’deki Ortadoğu mezhebinin kullandığı incili yazan kişidir. St. Paul buralarda cüzzam hastalığını tedavi edermiş. Geceleri de Pınarbaşı’nın orada yatarmış. Hristiyan tarihilerinin anlattığına göre zengin bir adamı soyalım diye Ermeniler saldırmışlar Hz. İsa gibi göğe yükseldiği kayıtlarda var. Ermeni tarihlerinin kayıtları böyle. İslam’ın hâkim olduğu her yer bence şifa kaynağıdır. Cami diye nitelendirip kısıtlamak istemem. Bu suyun yeni bir faydası olduğu kanısına makaleden vardım. Lepatle dediğimiz kanser hastalık. Dulkadiroğlularının bu kadar geniş olmasını o zaman anladım. Ben bu suyu aldım eşimin çalıştığı laboratuvara götürdüm içilebilir raporu verdiler ama kimyevi raporunu veremediler. Kimyevi raporu alınıp dünya kamuoyu hizmetine sunulması gerekir. Bu bölgelerin turizme açılmasının birebir ilacı olur.”

OSMANLI CAMİSİ

Bu çeşmeden iki, üç abdest alınır. Bu ülke de 20’ye yakın medeniyet geçti. Bizanslı var, Hristiyan var. İnanç ayrı bir şeydir. Bizanslılar da mı inanıyordu hastalıkları iyi oluyordu? İsa Divanlı Camisi Osmanlı Camisidir. İki, üç defa abdest aldın mı bir şeyin kalmaz. Bu suyun sahibi Bakdur’lar mütevellisi. Bu suya bakmakla o son imparatorluğunun fermanla görevlendirdiği kişi eczacıdır soyadı Bakdur’dur. Sokağın başında bir bakkal dükkânı vardı. O bakkal dükkânı bu suyun vakfıydı. Bu suyun çaresi olduğu dünyaya duyurulursa Kahramanmaraş bir Kahramanmaraş daha olur” şeklinde konuştu.

KİMYEVİ ANALİZLER YAPILDI

Doç. Dr. Özalp konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Burayla ilgili Çukurova Üniversitesinde bir öğrencim yazdığı makalede bu suyun aynısından Kayseri de de bulunuyor. Burada bulunan bir Vakıf lepatle dediğimiz kanser hastalarını bu suyla tedavi ettiği yönünde. Bende tahlil yaptırdım, içilebilir ama kimyevi raporuyla dünya hizmetine sunulmalıdır. Tarih boyunca, hatta zamanımızda bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan bu pınarın ihya edilmesi, suyunun kimyevî analizi yapılarak terkibinde neler bulunduğu eve ne gibi hassaları olduğu yetkililerce incelenirse önce şehrimiz sonra insanlık için yararlı olacağı kanaatindeyiz.

HABER: MESUT BENLİ

Editör: Mahmut Beyaz