İnsanın zaman zaman yaşadığı ortamdan çıkıp farklı yöreleri, farklı kültürleri ve insanları görüp dinlemesi, bir ufuk turu yapması gerçekten dünyayı tanımasına katkıda bulunan önemli bir faaliyet. Bizler Kahramanmaraş'tan doğu ve batı hakkında birçok şey söylüyor ve düşünüyoruz. Oysa gerçekler çok daha farklı olabiliyor.  İki konferans için iki günlüğüne gittiğim Van ilimizde yalnız Vanlılarla değil, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan 200 farklı insanla görüşme, sohbet etme fırsatını yakaladım. Sohbetlerin satır aralarında çok önemli tespitler ve hakikatler yatmakta idi. Cumhuriyetle birlikte "doğunun insanını adam etme" saplantısından bir türlü kurtulamayan sistem, adeta bir açık hapishaneye dönüştürdüğü Doğu Anadolu'yu, Anadolu'dan kopma noktasına getirmişti. PKK nın doğuşu, gelişmesi ve doğu insanının zihnine yerleşmesi, maalesef sistemin akla ziyan uygulamalarıyla adeta desteklenmiş, teşvik edilmişti.  Ak Parti, bu yerleşik düşünceyi ilk defa sorgulayıp doğu politikalarını gözden geçiren ve "Yaratılanı Yaratan'dan ötürü hoş görmek" prensibinden hareketle doğuyu terör örgütünün kıskacından kurtararak ülkesine, milletine bağlamak adına çok ciddi işler yapmış, başlangıçta bizzat Ak Partili bakan ve siyasetçilerin, belediye başkanlarının ve yakınlarının yanlışları yüzünden kaybedilen vatandaş desteği, çözüm sürecinde terör örgütünün iyice taşkınlaşması ve devletin hoşgörü ve müsamahasını istismar ederek adeta terör estirmesi ve nihayet çözüm sürecinin ülkemizin başına geçirdiği "hendek siyaseti" hem Ak Partinin hem de bölge halkının aklını başına getirmiş gibi görünüyor.  Ak Parti son dönemde azan, vahşileşen, zulme meyleden doğunun mütedeyyin ailelerini çapulcu terör örgütüne itaate zorlayan teröristlerin başına devletin demir yumruğunu indirirken, bir yandan da devletine bağlı sade vatandaşla teröristi adeta iğneyle kuyu kazarcasına birbirinden ayıran bir siyasetle çok başarılı işler yapmış, bunu kutlamak lazım, bütün eksikliklerine ve hatalarına rağmen devletin bu tavrını kutlamak lazım.  Van'da görüştüğüm bir şoför arkadaş bana şunları anlattı. Bilirsiniz en üstü açılmamış haberler, şehirlerin analizi şoför esnafının dilinden çıkar. "Hocam" dedi şoför kardeşim. "Amcam Van'ın dürüst, mütedeyyin bir tüccarıydı. Örgüt onu İran sınırına gidip 'bilmem ne dayı' diye maruf bir teröriste bir milyon TL vermesini, aksi halde oğlan kız ayırmadan çocuklarını kaçırmakla tehdit etti. Amcam Van'ı terk edip batıya kaçmak zorunda kaldı. Mütedeyyin halk Van'ı terk etmekten başka çare bulamıyorlardı. Hendek siyasetini çökerten devlet, terör örgütünün irtibat bürosu gibi çalışan belediyelere bir bir kayyumlar atamaya, dokunulmaz denilen siyasetçilere bir bir dokunmaya başlayınca doğunun yorgun, bitkin, umutlarını yitirmiş ama devletine bağlılığını bütün bu olumsuzluklara rağmen muhafaza eden halkı üzerinde çok olumlu bir tesir icra etmiş elhamdülillah.  Görüştüğüm her Vanlının gülümseyerek "Bize de kayyum atandı elhamdülillah" ifadesini bunun için yazıma başlık olarak seçtim. Ülkemizde muhatabınız iç ve dış terör mihrakları ise bazen demokrasi onlara iki numara büyük gelebiliyor. Cizre'nin kayyum atanması sonrası modern caddeleri sosyal medyada paylaşılınca ve İçişleri Bakanımız herkesin anlayacağı dilden ve çok kararlı, terörün belinin kırılacağını ilan edince ve gereğini yapınca doğunun insanı gerçekten çok umutlanmış.  Düşünebiliyor musunuz, bütün doğu illerinden 200 küsur imam hatip mezunu çocuğumuz sözleşmeli statüde imam hatip olarak atanıyorlar. Beş yıldızlı bir eğitim merkezi olan Van Eğitim Merkezinde (abartmıyorum saunası, yüzme havuzu, iki kişilik banyolu odaları, sahili ve nezih mutfağıyla beş yıldızı hak ediyor) dört ay süreyle ciddi bir eğitime tabi tutuluyorlar. Beni doğuya götüren ve doğuyu anlamamı sağlayan devlet, doğunun çocuklarını da Yozgat, Çorum, K.Maraş, Kastamonu, Rize, Trabzon vs. Anadolu'ya serpiştirerek birbirimizi anlamamızı istiyor adeta. Görüştüğüm, hatta bir akşam aşklı meşkli bir çiğköfte sohbetinde bulunduğum genç imam hatip adayları gözleri ışıl ışıl "Müminler ancak kardeştirler" ilahi fermanının engin huzurunu yüreklerinde hissediyorlar. İçlerinde medrese mezunları, tasavvuf erbabı, molla, Seyda görüntülü olanları da var ama hepsinin yüreğinde taze bir umut yeşermiş elhamdülillah. Hendek siyasetsizliğinden önce katıldığım Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki yitirdiğim umutlarım bende de yeşerdi.  Bu hizmetlerin verilmesinde emeği geçen başta Ak Parti kadrolarına, Diyanet İşleri Başkanlığımıza, özelde çok fedakarca özveride bulunan Van Eğitim Merkezi Müdürlüğüne ve Sayın Fudayl Erkoç müdürümüze ve vefakar ekibine şükranlarımı arz ediyorum. Tez elden terör örgütüyle aynileşmiş, terörist davranışlar sergileyen doğunun bütün belediyelerine birer kayyum atanarak ve terörist sevdalısı siyasetçilerine, Süleyman Soylu Bey'in vurguladığı gibi dünyayı dar ederek doğu halkına bir nefes aldırmalı ve devletine sadakatlerini pekiştirmeliyiz.  Hele başkanlık sistemine geçtiğimizde bürokrasinin o akıl almaz hantallığını da üzerimizden attığımızda yalnız ülkemiz için değil, bütün İslam Coğrafyası için büyük bir umuda dönüşeceğimize yürekten inanıyorum.Hiç başka bir sebep olmasa, doğunun ülkemize yeniden kazandırılması için bile EVET EVET EVET demeliyiz.  İki günlük doğu ziyaretimden çıkardığım sonuç şu ki, bir önceki seçimde hadepe oy veren doğu insanının güçlü bir şekilde evet diyeceğine inanmış olmamdır.
Allah yar ve yardımcımız olsun. Çanakkale ruhunu yeniden kuşanmamızı nasib etsin. Çünkü daha çok işimiz var mazlum Müslüman coğrafyanın umudu olmak bizlere çok büyük sorumluluklar yüklüyor.
Gazamız mübarek olsun.