Erken seçim olacak mı, kapıda bekliyor mu? Muhtemel. Eh, çok değer verdiğim sevgili Fırat Görgel ile boşuna mı iddiaya girdik? Ben kaybedersem gömlek, kendisi kaybederse takım elbise…

Her ne kadar sayın Cumhurbaşkanı 2023 Haziran diyorsa da, işaretler, göstergeler, söylemler ve eylemler bunun bir yıl erkene çekileceğinin işaret fişeğini yakmış görünüyor.

AK Parti hareketli de, muhalif partiler boş mu oturuyor sanıyorsunuz, tabi ki hayır. Onlar da erken seçim için iktidarı bastırıyor, zorluyor, erken seçime davet ediyorlar iken, tüm siyasi partilerin teşkilatları harıl harıl sahadalar, sıkılacak el, çalacak kapı arıyorlar.

*                                       

Meclis ara veriyor ama siyasiler arazi olmayacak, arazide olacak! Tam saha pres. Vatandaş ablukaya alınacak, kıskaca çekilecek, bir tek oy için dağ taş demeden ee, Rabbim de yürü ya kulum dedi ya, yürüyecekler.

Bakın bir milletvekili getirin gözünüzün önüne, geçen hafta gittiği belediye başkanının, rektörün, biri daire müdürünün bir daha kapasını çalıyor, ‘Ben geldim…’ diye.

Ne desin, gelen milletvekili, kapı gibi… Yok, gelme mi desin! Diyemez. Karşılamalar, karşılıklı iltifatlar, hoylusun, boylusun, aslansın, kaplansın, senden iyisi Şam’da kayısı…

Plak gibi…

Nereye gitsin, kahveye gitse, vatandaşlarla çay içimi sohbete niyetlense, hınzır basın ‘Vay vay! Milletvekili kahveye gitti, belli ki pişpirik ya da okey oynayacak!’ diye başlık atacaklar. Eh, onlara da malzeme, asparagas da olsa haber lazım!

*

Evde otursa, mümkün değil. Ne diyordu sayın Cumhurbaşkanı teşkilatlara, belediye başkanlarına, milletvekillerine, “Yol yaparsınız, hizmet götürürsünüz ama milletin gönlüne giremezseniz bu iş olmaz. Milletin gönlüne girin, ulaşılmaz olmayın, kimseye tepeden bakmayın, gönül belediyeciliği yapın!”

İyi güzel söylüyorsun da sayın Cumhurbaşkanım, idrak edeni, anlayanı, uygulayanı getir!

*

Allah yalanı sevmez, son aylarda Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Hayrettin Güngör’ü başarılı buluyorum. Sanki sayın Mehmet Özhaseki’nin gelip gitmesinden sonra biraz değişmiş gibi. Yerinde durduğu yok, sürekli sahada. Özhaseki’nin biraz kulak çekmesi, biraz uyarısı, biraz sıkı tembihi yararlı olmuş diyorum. Yoksa, sırf hal hatırını sormaya gelmedi. ‘Akıllı ol, dikkat et!’ dedi. Yoksa sırf dondurma yemeye de gelmedi.

Arkasını topladı, çekip gitti…

*

Göreve geldiği günden bu yana 250 milyon borç ödemiş.

Alikayası Camlı Teras’tan Ilıca’ya yol yapacak. Ki başladı bile. Allah razı olsun!

Ilıca’da, Akbel’ce işletilen hamam sezon sonunda, (ekim ayında) yıkılarak daha modern bir hamam çıkacak ortaya.

Ve yine Ilıca’daki 22 dönümlük alana 5 yıldızlı termal otel inşa edilecek.

Bu müjdeler bile azımsanacak gibi değil.

*

Sayın Ali Öztunç’a laf yok zaten.  Herkes tanıdı ve sevdi zaten. O’na ‘atom karınca’ adını verenin bir bildiği varmış ki, sayın Öztunç da sadece CHP’lilerin değil, partili partisiz herkesin gönlünde taht kurdu.

Yerelden ulusala taşınınca da, dur durak dinlemeden sahada dolanıp duruyor.

Geç bulduk, inşallah çabuk kaybetmeyeceğimiz bir başka değer. BBP Genel Başkan Yardımcısı sayın Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu… Zaman zaman iktidarı bile yapıcı eleştirileri ile uyarıyor, ancak bu ülkenin gerçeklerini de saklamadan, gizlemeden, özgürce ve delikanlıca haykırmaktan geri durmuyor. Keşke daha önce tanısaydık, keşke daha önce siyaset sahnesine dalış yapsaydı. Kalite getirdi zira.

*

Edebiyatın başkenti ve edebiyat yoluna sahip şahsım memleketinde bir ‘Edebiyat fakültesi’nin olmayışına kahrolurken, bir israf, bir fuzuli olarak  gördüğüm İstiklal Üniversitesi için hâlâ bir yer bulunamaması, dar alanda top çevirmesi, eli kolu bağlı bir sayın Sami Özgül’ün (sayın Hocam baba adam, gönül dostu. Lafım direk kendisine değil tabi, O ne demek istediğimi anlamıştır, çünkü 45 senedir tanırım bu değerli akademisyeni) rektörlüğü, üniversitenin siyasete alet edilmesine seyirci kalan üst akıl…

Bu meselede söylenecek çok söz var da, başım derde girecek, ondan korkuyorum! Çok korktum, çoook!

*

Siyaset dedik, meclisin tatile girmesi, yani çalışmalarına ara vermesi dedik, bazı milletvekillerini sayfaya taşımaya unuttuk zannetmeyin, çünkü hiç aklımdan çıkmayan yegâne isimdir sayın Av. Ahmet Özdemir.

Telefonu sürekli açık, meclisteki kapısı gibi. Yüreği de, sofrası da. Gelecek ondan çok, ama çoook söz edecek. Şimdi kısa kesiyorum ki, Aydın havası olsun! Bu şehrin ona ihtiyacı olacak! Gelecekte… Yakın zamanda…

Anladınız siz!