Her başlangıç güzeldir ve bir umut taşır, isterseniz siz buna ümit de diyebilirsiniz. İnsanoğlu, umutla yaşar ve o bakımdan bizler de umudumuzu hiçbir zaman yitirmemeye çalışırız. Umuda koşarız, umudun peşinden koşmaktan yorulduğumuzda yine umudun ipine sarılırız.

Her şeyimizi kaybetsek de, umudu kaybetmemenin yollarına, çarelerine bakarız! Çünkü umut, bizi geleceğe sımsıkı sarılmamızı sağlar. Yaşam direncimizi artırır, hayal gücümüzü çoğaltır, yaşama sevincimize çeşni katar!

Lafı getirmek istediğin yer şurası…

AK Parti yerel teşkilatı.

Milenyumun ilk yıllarında kurulduğunda, ülke siyasetin, ekonominin ve toplumsal barışın uçurumuna ramak kalmıştı. Her şey ihtiyaçtan doğuyordu ve AK Parti de o dönemler büyük bir siyasi parti açığını kapatmak adına, milletin umudu olmuştu.

*

Yıl 2002… Partinin kurucu İl Başkanı Av. Rifat Bülbül ağabeyimizdi. ‘Odunu koysak kazanır!’ deyince şimşekleri üzerine çekmişti vakti zamanında. Sanki memlekette odun kıtlığı vardı da…

Allah ömrünü uzun eylesin!

Sonra kaç il başkanı geldi geçti, sıralamaya koyarken yanlış yazarsam kusura bakmayın; Veysi Kaynak, Atıf Şirikçi, Mustafa Sarıkaya, Mehmet Eken, Fatih Erkoç, Ahmet Özdemir, Ömer Oruç Bilal Debgici ve Fırat Görgel…

Hiç kimse, adı ne olursa olsun, “Ben hizmet etmeye gelmedim, benim önceliğim işim-gücüm, sonra partim ve ülkem!” demedi, diyemez de zaten.

Herkes karınca kararınca, yeteneği, imkânları ve zamanı yanında, görev süresi içinde bir şeyler yapmaya çalıştı. Amma az, amma çok…

Kimisi koltuktan güç aldı, kimisi koltuğa güç verdi derken, gelinen noktada AK Parti gücün temsilcisi.

*

Bu koltuklarda oturulurken, hedefler büyük tutulur, gösterilir. Kimisinin aklından fikrinden belediye başkanlığı, kimisinin aklından da milletvekilliği geçer. “Yok canım, ne işim var benim belediye başkanlığında, milletvekilliğinde! İşime, keyfime bakarım!” demeyecekleri için, bakışlar hep ileri doğru kayar. Örneğin sayın Veysi Kaynak milletvekili oldu, takiben Adalet Bakan Yardımcısı ve arkasından Başbakan Yardımcısı, derken Ziraat Bankası yönetiminde şimdi.

Sayın Fatih Erkoç Büyükşehir Kurucu Belediye Başkanı olarak tarihe geçti. Hataları, önyargıları, hırsları aklının önüne geçmeseydi, bugün yine Büyükşehir Belediye Başkanı olarak devam ederdi. Ama olmadı, kısmet değilmiş deyip kenara çekilelim.

*

Gelelim bugünün başarılı milletvekili sayın Ahmet Özdemir’e… Katakullilerle il başkanlığından alındığında, herkes siyasi hayatının bittiğini zannetti, düşündü. Ama evdeki hesap meclise uymadı, hak ettiği yere geldi ve milletvekili seçildi.  O avukattı, hak ve adaleti bilirdi, Allah’ın adaletine daha çok güvenirdi ve nitekim hak yerini bulmuştu.

Acele etmeyin, gelecek daha ondan çok söz edecek!

Sabredin!

*

Atıf Şirikçi, (Belediye başkanlığı direkten döndü) Mehmet Eken, Mustafa Sarıkaya il başkanlıklarıyla kaldılar, kendi işlerine-güçlerine döndüler.

Ömer Oruç Bilal Debgici ve mevcut, kırmızı çizgileri ile tutarlı ve seviyeli icraatlarıyla, başarılı teşkilatçı yapısı ile bildiğimiz İl Başkanı Fırat Görgel’in de mutlaka aklında-fikrinde bir hedef vardır.

Ama… İl Başkanı olduğunu hatırlatırcasına, zaman zaman yumruğunu masaya vurmalı, kral çıplak diyebilmeli, şehirde tek adam olduğunu gösterebilmeli, ‘Buranın horozu benim, hoop durun bakalım!’ diyerek varlığını hissettirebilmeli. Bunu yapması lazım, beklenen bu… Yoksa… Yoksa adamı ham yaparlar, ham…

En önemlisi, halka ve özellikle basına rağmen siyaset yapılamayacağını öğrenmesi lazım vakit geçmeden, horozlar ötmeden!

Hele ülke bir seçim sathı mahalline bir girsin, sonra siz seyreyleyin festivali, karnavalı…

Aday olmayan bir ben kalırım, göreceksiniz!