Bugünü ve oy vereceğimiz 31 Mart 2019 Pazar gününü saymaz isek eğer; yerel seçimlere şunun şurasında sadece 12 gün kaldı. O gün sandık başına gidecek olan yüce Türk Milleti’nin her zaman olduğu gibi gelecek için en doğru kararı vereceğine olan inancımız tamdır. Kahramanmaraş’ta ise 12 gün sonra 12 belediyenin başkanları belli olacak. Cenab-ı Allah hayırlısını versin.

Öncelikle geçen hafta sonu Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde Cuma Namazı esnasında iki camiye düzenlenen vahşi terör saldırısında şehit olan din kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Kelime olarak ‘Barış’ anlamına gelen İslâm’ın karşıtlarının ve yükselen İslamofobi’nin vardırdığı bu üzücü nokta hepimizin tüylerini diken diken etti.

Hepsinden acısı da; (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi) yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde siyaset yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun terörün kaynağı olarak İslâm dünyasını görmesi ve bu katliamı İslam dünyasına ve İslami teröre bağlaması olmuştur. Bu nasıl bir aymazlıktır, bu nasıl skandal bir açıklamadır?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın; “Yeni Zelanda Başbakanı bile caninin neden bu katliamı işlediğini açık bir şekilde anlatırken, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu katliamı İslâm dünyasına ve İslâmi teröre bağlamasını şiddetle kınıyorum. İslâm terörü olmaz. Musevi terörü, Hıristiyan terörü olmadığı gibi İslâmi terör de olmaz. Çünkü terörün dini, dili, ırkı olmaz. Terör terördür, şiddet şiddettir” sözleri bizlerin öfkesine tercüman olmuştur. İnşallah Kılıçdaroğlu bu skandal sözlerine bir düzeltme getirir. (Yoksa bu Milletin öfkesi sandıkta ağır olur.)

*****

Söz CHP’den açılmışken yereldeki bir konuyu tekrar hatırlatarak yazımıza devam edelim:

Millet İttifakı CHP Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkan adayı (gazeteci kökenli) Ali Öztunç, kendisini eleştiren yayın organlarına seçim reklamlarından ver(dir)meyerek kendince adeta basını cezalandırdı. (“Eleştiriye dayanamayıp adayken bu yöntemi tercih eden, acaba seçilirse neler yapar kim bilir?” diyesi geliyor insanın haklı olarak.)

Kıymetli dostumuz Ali Öztunç Bey de çok iyi bilir ki basının en temel görevi irdeleyerek, araştırarak ve eleştirerek doğruyu bulmaktır. Haklı eleştiriler yönelten basına ekonomik ambargo koymak demokrasinin neresinde var acaba Ali Bey kardeşim?

Ali Öztunç demişken, sahi şu kaset mevzuu ne oldu acaba? Takip edemeyenler için yeniden hatırlatalım: Bundan önceki iki yazımızda CHP Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ali Öztunç’u, sosyal medyaya düşen videosundaki ‘Maraş Katliamı’ ifadesi kullanması nedeni ile eleştirmiştik. Gazeteci geçmişinden dolayı basına önem veren Ali Bey nezaket gösterip bizi telefonla arayarak bazı açıklamalarda bulunmuştu. Söz konusu videonun montajlandığını öne sürerek kesinlikle böyle bir ifade kullanmadığını ve yakında TÜBİTAK’tan rapor geleceğini söylemişti. (Birçok siyasetçide bulunmayan; ‘yazılanları kaale alıp cevap verme’ hassasiyetinden dolayı bizler de kendisine teşekkür etmiştik.)

Ali Öztunç’un KATSO’daki toplantıda; ‘Bana Kumpas kuran (AK Parti Milletvekili) İmran Kılıç’ın kardeşidir. İmran Kılıç beni aradı özür diledi, cezasını ben kestim dedi’ açıklamasına Muhammet Kılıç’tan cevap gecikmemişti. Öztunç’un montaj yaptığını öne sürdüğü milletvekili İmran Kılıç’ın kardeşi ve danışmanı Muhammet Kılıç ise, montaj iddiasını yalanlayarak; “Ali Öztunç’a ait kamera kaydını ben CHP İl Başkan Yardımcısı Salman Özdemir’in Facebook hesabından aldım ve paylaştım. O kamerada çeken kendileri, konuşan kendileri, paylaşan kendileri. ‘Diyanet kapatılsın, din dersleri kaldırılsın’ filamalarını sallayan kendileridir. Bu video analarının sütü gibi kendilerine ait. Ve soruyorum; kamera kaydı orijinal ise milletvekilliğinden istifa edecek mi? Eğer bu video montaj ise ben danışmanlık ve imamlıktan istifa eder, aldığım maaşları iade ederim” demişti.

Kılıç’ın bu ‘Hodri Meydan’ içeren açıklamasının 27 Şubat’ta yayınlanmasının üzerinden günler geçmesine rağmen (takip edebildiğimiz kadarı ile) halen ‘Atom Karınca’ Öztunç’tan bu açıklamaya herhangi bir cevap verilmedi. (Yapıldı da bizim mi haberimiz olmadı acaba?)Bu arada TÜBİTAK’tan geleceği söylenen rapor da Öztunç’a ulaştı mı onu da bilemiyoruz. O yönde de kamuoyuna bir açıklama yapılmadı. Merakla beklemeye devam ediyoruz. (İnşallah seçime kadar yetişir.)

*****

AK Parti siyasetinin önemli isimlerinden hemşehrimiz Mahir Ünal’ın şu sözleri gerçekten hayli yankı yaparak geçen haftaya damgasını vurdu:

“Öncelikle bunların ismi ‘Millet’ ismini hak etmiyor. ‘Millet’ ismi ile anılmayı hak etmiyorlar. Kardeşlerim; biz ‘Millet’e Millet deriz, ‘Zillet’e Zillet deriz. Millet olmak neyi gerektirir; birlikte olmayı gerektirir. Beraber olmayı gerektirir. Birlikte kederlenmeyi, birlikte üzülmeyi, birlikte ağlamayı, birlikte gülmeyi gerektirir Millet olmak. Başı dik olmayı gerektirir. Bağımsız olmayı gerektirir. Yeri geldiğinde bayrak için, ezan için can vermeyi gerektirir. Peki; bugün kendisine ‘Millet İttifakı’ adını verenler, bu ismi niye hak etmiyorlar; söyleyeyim size: Bu topraklarda bağımsızlığa, istiklâle, istikbale, bayrağa, bu Milletin hassasiyetlerine gerekli özeni göstermemeye Zillet denir. Gidip yurt dışında bu ülkeyi şikâyet etmeye Zillet denir. FETÖ’nün ağzı ile konuşmaya Zillet denir. PKK’nın uzantısı ile İttifak oluşturmaya Zillet denir, Zillet denir. O yüzden biz şuna bakıyoruz. Bir adama, bir insana bakarken şuna bakıyoruz: Kiminle yürüyor ona bakıyoruz kiminle. Devlet (Bahçeli) bey de Recep Tayyip Erdoğan da hiçbir zaman çizgilerinden asla taviz vermediler. Her zaman kendi istikametlerinde yürüdüler. Eğer birileri kendiişlerine geldiğinde bir kapıya, işlerine gelmediğinde başka kapıya gidiyorlarsa orada davadan bahsedemeyiz, ülküden bahsedemeyiz, Ülkücülükten bahsedemeyiz. Yerli ve Milli olmaktan, bu memleketi sevmekten bahsedemeyiz kardeşlerim. O yüzden siz, kimin ne olduğunu, kimin kiminle yürüdüğünü çok iyi biliyorsunuz.”

*****

BİR GÖZLEM: Tüm kadroları ile sahaya yayılarak tam pres yapan Cumhur İttifakı, eksileri yeniden artıya dönüştürmeye başladı. (Ancak bazı ilçelerde Millet İttifakı ve diğer adayların hayli iddialı oldukları gözleniyor. Son söz ise seçmenin.)

UYUMLU İKİLİ: Akşamları ve hafta sonları bana yol arkadaşlığı yapan Abid Vanlı ile birlikte il genelinde sahayı adım adım dolaşıyoruz. Bu kapsamda Türkoğlu’na da gidiyoruz. Gerek aday adaylığı gerekse de adaylık sonrasında kıymetli dostumuz Osman Okumuş aleyhinde yapılmaya çalışılan olumsuz algı operasyonlarına karşı gerçeklerin başka olduğunu oraya vardığımızda gözlerimizle açık bir şekilde görüyoruz. AK Partili Okumuş başkanın seçimi farklı olarak alacağına olan inancımız tamdır. 31 Mart’ta algıcıların bir kez daha avuçlarını yalayacaklarını bir kez daha vurguluyoruz. (Geçen Pazar günkü konvoy ise bunun bir işaretiydi.) Bu arada Osman Başkan’ın eşi Funda Hanım ile İlçe Kadın Kolları Başkanı ve aynı zamanda Belediye Meclis adayı Hidayet Kardaş’ın beraberce son derece uyumlu bir şekilde seçim çalışmalarını yürütmesi gerçekten takdirle takip ediliyor. Aslen Türkoğlu’ndan olan milletvekili Habibe Öçal hanımla da çok güzel bir şekilde anlaşan ve sosyal medyayı hayli aktif kullanan bu uyumlu ikiliye seçim yolculuğunda başarılar diliyoruz.

BAŞARILAR...Kahramanmaraş Onikişubat Serintepe Mahallesi Muhtarı ve yeniden aday olan Ramazan Gürbak, Dulkadiroğlu Kanuni Mahallesi Muhtarı ve yeniden aday olan Resul Arslanhan ile Onikişubat Haydarbey Mahallesi Muhtar Adayı Mehmet Akif Ersoy hısımım ve Onikişubat Abdülhamid Han Mahallesi muhtar adayı Cemal Kandilcik kardeşlerimize zorlu seçim yarışında başarılar diliyoruz.

GEÇMİŞ OLSUN: Kız İmam Hatip Lisesi civarında Cumartesi akşamı geçirdikleri trafik kazasında yaralanan eski milletvekili Dr. M. İlker Çitil, AK Parti Yönetim Kurulu Üyesi Sefer Kılıç, parti şoförü, Onikişubat Belediye Meclis üyesi Ekrem Ergin ve Halil Tatar'a geçmiş olsun dileklerimizle birlikte acil şifalar temenni ederiz. (Cenab-ı Allah bir daha böyle bir acı yaşatmasın.)

*****

Ve son olarak; bugün 18 Mart. Bugün; Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 104. Yıldönümü. 18 Mart 1915; Cumhuriyetin doğuşunu müjdeleyen bir tarih, yokluklar içindeki şanlı bir milletin, dönemin en güçlü devletlerine ve modern silahlarına göğsünü siper ederek top yekûn direnişinin gerçek bir destanıdır. Bu anlamlı günde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarını ve bağımsızlığımız uğruna şehadet şerbetinden içen bütün aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyoruz. Allah rahmet eylesin, mekânları Cennet olsun.

HAFTANIN SÖZÜ: Zalimler için yaşasın cehennem.

Yeniden görüşmek dileği ile…