97- Sürecin meşhur sözleri nelerdir?

Cevap: Şehrin İngiliz işgaline girmesinden, kurtulmasına kadar geçen yaklaşık bir yıllık süreçte hem Türkler, hem de düşman tarafından kaynaklara geçmiş ve hafızalarda yer etmiş simgesel cümle ve konuşmalar olmuştur. Bunlardan tespit edebildiklerimizi kronolojik sıra içinde vereceğiz:

  • Bu gâvur gider, onun yerine gelecek gâvuru da Allah’ın izni ile gönderirsiniz” Emekli Maraş Müftüsü Kanadıkırıkzâde Mustafa Efendi (İngiliz işgali sırasında ve vefatından kısa süre önce, “Hocam bu gâvur gider mi?” sorusuna verdiği cevap)

  • Katarda bir deve kükrer” Nakibüleşraf Dayızâde Muhammed Emin Efendi (İngiliz işgal kuvvetleri komutanı Max Andrio’ya, Ermeni iddialarının asılsızlığını uzun ve etkileyici konuşmasıyla isbat eden Şeyh Ali Sezai Efendi’ye hitâben söylenmiş bir övgü sözüdür)

  • Davulumun kasnağını altınla da doldursan gardaşlarımın bağrına çomak vuramam” Abdal Halil Ağa (Abdal Halil Ağa’nın; Fransızların Maraş’a girişinde davul çalmasını isteyen ve para teklif eden Agop Hırlakyan’ın oğlu Setirek Hırlakyan’a verdiği cevap)

  • Yaşasın Fransızlar, Yaşasın Ermenistan, Kahrolsun Osmanlılar ve Türkistan” ,

Ay doğdu gün doğdu/Burası Ermenistan oldu/ Fransızlar yedi lokumu/ Müslümanlar yedi boku” Maraş Ermenileri (Fransızların Maraş’a girişinde onları coşku ve heyecanla karşılayan Ermenilerin tezâhüratları)

  • Burası artık Türklerin değil! Fransız memleketinde peçe ile gezilmez” Sarhoş Ermeniler (Sarhoş Ermeni lejyonlarının Türk kadınlarının peçelerine saldırıları esnasında)

  • Eşşek anırıyor. Git de torbasını başına geçir” Ermeniler (Restebaiye/Küçük Çavuşlu Camii’nde ezan okuyan müezzine hitâben)

  • Kalesinde Türk bayrağının dalgalandığı yerde Fransızların hâkim, Ermenilerin emniyette ve hür olduğunu düşünemem. O yüzden sizinle dans edemem.” Agop Hırlakyan’ın torunu Helena (Kendini dansa kaldırmak isteyen Fransız Guvörnörü Yüzbaşı Andre’ye hitâben)

  • Âlem-i İslâm’a Hitâb!

Ey Millet-i Necîbe-i Osmâniye, vaktine hazır ol! Bin üç yüz küsür seneden beri Hazreti Allah’ı ve peygamber-i zişânını hizmetinle razı ettiğin bir din ölüyor. Yani ecdadının kanı pahasına fethettiği bir kalenin burc-ı barusundaki al sancağın bugün Fransızlar tarafından indirilip, yerine kendi bandıraları konuldu. Şimdi acaba bunu yerine koyacak sende birkaç yüz İslâm gayreti hiç mi yok? İğtişaş arzu etmeyelim. Yalnız pür vekâr ve azamet olarak o al sancağımızı geri yerine koyalım. Tekrar kemâl-i mehâbetle yerlerimize avdet edelim. Korkma, korkma seni buradaki birkaç Fransız kuvveti kıramaz. Sen mütevekkilen Alallah kendi mevcudiyetini gösterecek olursan değil birkaç Fransız kuvveti, hatta bütün Fransız milleti kıramaz. Buna emin ol.”28 Teşrîn-i Sânî 1335 (28 Kasım 1919) Kısakürekzâde Mehmed Ali Bey (Kaledeki bayrağın Fransızlar tarafından indirilmesi üzerine yazılan manifesto)

  • Bayraksız Cuma Namazı kılınmaz, Bayrağın dalgalanmadığı yerde hürriyet yoktur ve hürriyetin olmadığı yerde Cuma Namazı kılınmaz” Ulu Camii İmam Hatibi ve namaz için toplanmış cemaat (Bayrağın kaleden indirilmesini müteakip, ertesi Cuma günü namaz için camide dile getirilen ve sancak-ı şerifin çıkarılarak kaleye hücuma geçilip, Türk Bayrağı’nın tekrar yerine dikilmesi olayı)

  • Maraş bize mezâr olmadan, düşmana gülizâr olamaz” Aşıklıoğlu Hüseyin (Bayrak olayından sonra Fransız kumandanı Andre’ye yönelik söylenmiş olup, İstiklâl Harbi’nin en meşhur vecizesidir. Ali Sezai Efendi bu sözü ilk kez söyleyen kişinin Kısakürekzâde Mehmed Ali Bey olduğunu ve Bayrak Hadisesinden önce söylendiğini ifade etmektedir.)

  • Bir bez parçası için bu ne telaş” Andre’nin Ermeni tercümanı Vahan (Bayrak Hadisesinden sonra hükümete gelen Maraşlıya bayrağı kastederek söylediği bu sözün bedelini pek fena ödeyen Tercüman Vahan, ahaliden iyi bir dayak yemiştir.)

  • Şu kolum kuvvettir, şu kolum lütuftur, şimdi hangisine sarılıyorsunuz?”Yüzbaşı Andre (Bayrak Hadisesi sonrası eşraf ve ileri gelenlerle yapılan toplantıda Andre’nin Maraşlıyı tehdit için söylediği söz)

  • Buranın Müslümanlarını Adana, Osmaniye yöresinin adamları ile kıyaslamayın. Bunlar ziyade gayretli, cesur ve dini bütün insanlardır.” Şeyh Ali Sezaî Efendi (Bayrak Hadisesinden sonra yapılan toplantıda Andre’ye hitâben)

  • Bir köye yabancı bir canavar gelse, o köyün çoban köpeği, kancık köpeği, uyuz köpeği, finosu da o azılı yabancıyı çevreleyip, yer yer üzerine saldırarak köy dışına çıkarırlar. Biz o köpekler kadar da mı yoğuz ki, karar vermekten çekiniyorsunuz?” Göllülü Yusuf Çavuş (Millî Mücadeleye girişmekte kararsız olanlara hitâben)

  • Kim ki, doğrulukla Hazreti Allah’a güvenerek gönül birliğiyle sebeplere sarılırsa, nusret ve hıfz-ı himâye-i ilâhiye onlara kâfidir.” Şeyh Ali Sezaî Efendi (Teşkilatlanma sırasında Maraşlıya hitâben)

  • Çatal kazık yere geçmez” Şeyh Ali Sezaî Efendi (Teşkilatlanma sırasında birbirinden habersiz ve bağımsız kurulan iki millî cemiyetin birleşmesi amacıyla)

  • Hükümetinizle iş birliği içinde dul, yetim ve muhtaçlarınıza yardım yapacağız, yollarınızı yaptıracağız” General Keret (Gönüllerini okşama gayesiyle Maraşlıya hitâben)

  • Hükümet memurları maaşlarından şikâyetçi değildir. Millet; dul ve yetimlerine bakmaktadır. Havalar müsait oldukça yollarını yapmaktadır. Bu sayılanlar için yardımınıza ihtiyaç gösteren bulunmamaktadır.” Şeyh Ali Sezaî Efendi (General Keret’e cevâben)

  • Siz Müslümanlar, Ermenilerin isteklerine boyun eğmeye ve onlarla hoş geçinmeye mecbursunuz. Size artık başka türlü hayat yoktur.” Amerikalı Misyoner Mr. Laymen (Elbistan’daki toplantı sırasında Kılıç Ali’ye hitâben)

  • O belindeki ne? Yoksa onu anan mı takmıştı? Kaçını yaraladın, kaçını öldürdün? Niye ölmedin? Ölmeye razı değildin de niye bu görevi üstlendin? Birkaçını öldüreydin de karşıma öyle çıkaydın.” Mıllış Nuri (Kuyucak’ta Ermeniler tarafından tartaklanan polis komiserine hitâben)

  • Ölecek her Fransız askerine karşılık, eşraftan rastgele iki kişiyi kurşuna dizeceğim” General Keret (Şehir dışındaki çatışmalarda çok asker kaybeden Keret’in şehri tehdit ettiği meşhur bildirisinden)

  • Maraş Ovasına 4000 çadır kuracağım. Fransızları kana boyayacağım” Kılıç Ali (Kılıç Ali’nin Pazarcık’tan General Keret’e çektiği tehdit telgraflarından)

  • Bu herife söyleyin! Bizim memleketimizde kendilerine değil hükümet dairesinde bir oda, bir karış bile verecek yerimiz yok!” Evliyâ Efendi (Harpten bir gün önce generalin emriyle hükümete gelerek hükümet işlerine ortak olmaya çalışan Binbaşı Morbio’ya hitâben)

  • İki kere İmâm-ı A’zam kisvesini sürüyerek gittim. Bir netice elde edemedik. Tekrar gitmeyi faydasız ve şeref-i ilmiyem ile mütenasib görmüyorum”Nakibüleşrâf Muhammed Emin Efendi (General Keret’in, harbin başladığı günkü Fransız karargahına davet isteğine karşı)

  • Arkadaşlar harp başlamıştır. Allah’ın inayeti, peygamberimizin ruhaniyeti, din kardeşlerimizin fedakârlığı ile her şey göze alınmıştır. Vatanımız, bir ferdimiz kalıncaya kadar düşmana teslim olmayacaktır. Gayret bizden, Tevfik Allah’tan!” Arslan Bey (Maraş Müdafa-i Hukuk Reisi Arslan Bey’in Maraş İstiklâl Harbinin başladığını bildiren resmi bildirisi)

  • Maraş kurtulacaktır. Bunda Allah’ın ilhamı ve yardımı vardır. Emin olun Maraş kurtulacaktır. Hepimiz silaha sarılalım. (bu) Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Arslan’ın kafasından doğan bir şey değil, Allah’ın büyük yardımıdır. Birlikte harp edelim” Nakibüleşrâf Muhammed Emin Efendi (Harp başladığında halka moral vermek için)

  • Hangi düvel-i muazzamada esir olmuş bir milleti böyle işkence ile öldürmek var?” “Üzümsuyu,Üzümsuyu bu 1311’in, 1325’in intikamı” Şehîd Üzümsuyu Mehmed Agâh Ağa (Arasa hanında korkunç işkencelerle şehîd edilen Üzümsuyu Mehmed Agâh Efendinin bu sözüne işkenceci katil Ermeni’nin, 1895-Zeytun ve 1909-Adana İsyanını kastederek söylediği söz)

  • Memleketi kurtarmak, düşmanla göğüs göğüse çarpışmak için şehre girdim. Düşmanı memleketten çıkaracağız. Allah’ın yardımı bizimledir” Kuvâ-yı Millîye Komutanı Kılıç Ali (Savaş başlayınca şehre geldiğinde halka moral vermek için yayınladığı bildirge)

  • Hanım, hanım bana bak! Bu çete harbidir. Nizamî asker harbi değildir. Yiğitlik göstermez, önde gitmezsem arkama kimse düşmez. Ben çalışmam, öteki çalışmazsa bu vatan da kurtulmaz. Bugün Maraş kurtulmuş, iki çocuğunu kurban et deseler, onları kurban etmekten de çekinmem, onları canım kadar severim, fakat vatanımı daha çok severim!”Şehîd Evliyâ Efendi (Eşi Şerife Hatun’un harpte ön saflarda bulunmaması isteğine)

  • Senin ve şehîd yoldaşlarının intikamını almadan eve girmek bana haram olsun” Senem Ayşe (Kocası Ramazan’ın şehâdeti üzerine çete kıyafeti giyip, mücadeleye katılırken)

  • Allahümme yâ vedûd, gâvurun elini bağla, dilini tut” Maraşlı Çocuklar (Harp esnasında küçük çocukların dillerinden düşmeyen en meşhur dua)

  • Beni bu halimle eve götürmeyin. Nişanlım görmesin” Mıllış Nuri (Karnından ağır şekilde yaralanarak, şehîd olmasından önce son sözleri)

  • Ene müslîm, ene müslîm, dahilek” Tunuslu Fransız sömürge askeri (Taşhan çatışmasında Evliyâ Efendi’nin şehîd olmasına sebep olan Tunuslu sömürge askerinin yardım çağrısı)

  • Teslim olana da…, teslim ol diyene de…” Katırcı Gök Ökkeş (Harbin son günlerinde teslim olalım diyenlere hitâben)

  • İşimiz merhamet ve inâyet-i ilâhiyeye kaldı, Şimdilik duadan başka çare kalmadı” Telgraf metninden (Albay Norman’ın gelmesinden ve şehrin iki ateş arasında kalıp düşme tehlikesine girmesinden sonra Dahiliye Nezâretine ve Temsil Heyetine çekilen telgraflardan)

  • Beyim düşmanının ömrü bu kadar olsun” Hoylu Mustafa-Ökkeş oğlu Mustafa (12 Şubat günü Agop Hırlakyan’ın kesik başını Arslan Bey’in önüne koyarken çetelerin söylediği ve harbin kazanıldığını simgeleyen söz)

  • Aman, Ermenilere merhamet ediniz” Amerikalı Misyoner Mister Laymen (12 Şubat günü, Hırlakyan’ın kesik başını görünce Arslan Bey’e hitâben)

  • “… 12 Şubat Perşembe günü… Öyle görünüyordu ki, Allah soluklanmamıza bile müsaade etmeyecekti. Dondurucu soğuk iliklerimize işlemekte idi… Yahudilerin güçlü tanrısı, açlıklarını yatıştırmak için onlara kudret helvası göndermişti. Bize ise yememiz için beyaz, saf 1,5 metre kalınlığa ulaşan kar indirmekte idi. Böylece Türklerden kaçıp canını kurtarmak isteyenler donarak ölsünler… Fransız askerleri köyün küçük kulübelerine sığınmış, diğerleri de çadırlara yerleşmişti. Alçaklar bisküvi, şarap ve çaylarını yudumlayarak keyif çatıyorlar, zevkle bizim perişan halimizi seyretmektelerdi… Bizim için hiçbir yerde yardım umudu kalmamıştı. Tanrı kesinlikle Müslümanların Allah’ı olmuştu…” Ghovent Chorbajian (Maraş’tan İslahiye’ye çekilen Fransız/Ermeni kafilesindeki Ermeni)