Sevgi, insanları birbirine yaklaştıran görünmez bağ denilen bir duygudur. Nasıl ki atomun içerisinde nötron, proton ve elektron varsa ve bunları birbirine bağlayan şey çekim kuvvetiyse, canlılar arasında çekimi sağlayan şey de sevgi duygusudur. Sevgiyi doyuncaya kadar yaşayarak hayattan mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebiliriz. Bunu temin edebilmek için Kuran ayetlerinden yaratılanı severim Yaratan' dan ötürü mealine mazhar olmaktan geçmektedir. Sevgiyi temin eden hadise duadır. Dil ile dua, his ile dua, hal ile duadır. Dilimizden dökülen güzellikleri kalbimizden, canı gönülden hislerimizle isteyerek onu hayata hal ile dua eşliğinde uygulamaya aldığımız zaman sevgi kalıcı bir şekilde kalbimizde ve zihnimizde canlanmış olacaktır.

İnsan doğasını bilimsel değerler eşliğinde ele aldığımızda karşımıza olumlu ve olumsuz duygu akışı eşliğinde farklı iki seçenek çıkacaktır. Olumlu ve olumsuz duygularla birlikte iyiyi, doğruyu, mükemmeli, sevebilme yeteneği mevcuttur. Bunun yanı sıra yapıcı ve yıkıcı duygularda oluşmaktadır. Yapıcı duygular, insandaki temel duygulardır. Ümit, şefkat, merhamet, iyimserlik, mutluluk bunlardan bazılarıdır. Yıkıcı duygular ise, kin, nefret, garez, kıskançlık, vb. olmakla birlikte egoizmin temel yapı taşlarını oluşturmaktadır.

Kâinatı sevgi yönetiyor ' diyen Dante günümüz dünyasında yaşayanlara ‘ancak ve ancak kâinatı sevgi eşliğinde yaşayabiliriz ' demektedir. Bütün olumsuz hadiselerin temeline bakıp nasıl oluştuğunu ele aldığımızda yıkıcı duyguların canlandırılıp, yapıcı duyguların sindirilmesinden cereyan ediyor olduğunu göreceğiz. Savaşların bütün dünya genelinde bir korku ve akıllarda bir ukde gibi yer edinmesiyle birlikte bunu duyguların psikolojisini ele alarak farklı politikalar emelinde kullanan yapıların olduğu da görülmektedir.

Toplumların uluslararası ilişkiler konulu bilgi yetersizliğinden oluşan fikir çatışmaları, gruplaşmalar ve görünmez düşmanlıklar meydana gelmektedir. Bundan hasıl olan üzüntü, savaş ve nefret duygusunun ta kendisidir. Bu olumsuz gelişmeyi ancak sevgi duygusunu kalplerde hissedip, beyinlerde canlandırıp, hal ile uygulamaya dönüştürerek temin edebiliriz. Yardımlaşmanın, paylaşmanın, dayanışmanın, bütünleştirilmenin günümüzde o kadar eksik bir kuvvet haline geldiğini gördüğümüzde bunu temin etmenin yollarının acilen oluşturulması gerekmektedir. Bir ülkede milli güç ve kuvvet değerleri sıralandığında ilk sıralarda vatandaşların içindeki sevgi, merhamet ve şefkat duygusu öncelikli tutulmaktadır.