Bir hikayeye göre Yunan mitolojisinde yer alan karakterlerden Ithaca kralı Ulysses savaşa gitmeden önce oğlunu en yakın arkadaşı Mentor’a teslim eder. Kendisinin yokluğunda oğlunu korumasını ve bilgisiyle, deneyimiyle onu yetiştirmesini ister. Kral Ulysses savaştan döndüğünde 20 yıl geçmiştir ve arkadaşı Mentor’un yetiştirdiği oğlu onun yerini alacak kadar bilgi ve deneyime sahip bir prens haline gelmiştir. Bundan dolayı da o günden bugüne yol gösteren, rehberlik eden kişilere Mentor denile gelmiştir.

***

Osmanlı tarihinde, mentor kavramının birebir örneğini, şehzadeleri ülke yönetimine hazırlayan Lala sisteminde de rastlıyoruz. Hikaye ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemeyiz ama geçmişten bugüne bilen kişinin, toy kişiye rehberlik etmesi, onun elinden tutması, hatalarını uyarması, gelişimini desteklemesi sıkça yaşanmış bir durumdur.

***

Günümüzde danışman kurumlar vasıtasıyla profesyonelce bu hizmeti veren kişiler var olmakla birlikte, mentor bazen kişinin babası, annesi, dayısı, amcası, öğretmeni vs.de olabilir. Hayat boyu ya da hayatın belli döneminde mentorluk desteği almak kişinin gelişimine önemli katkılar sunar.

***

Mentorluk, koçluk, lalalık gibi sistemlerden bahis açıldığında, akla kişiden kişiye bir aktarım gelse de, toplumsal kalkınma ve refah artışı için bu mekanizmaların kurumsal bazda olması gerektiğini de savunmaktayım.

***

Özellikle bilgi birikimi ve profesyonel tecrübenin yoğun olduğu kurumsal, büyük firmalar ya doğrudan ya da bir sivil toplum hareketi vasıtasıyla, küçük işletmelerin, esnafın elinden tutmalıdır. Büyük şirketler ticari sır niteliğindeki gizli bilgilerini ifşa etmeksizin bir takım temel alanlarda bilgi birikimini öncelikle kendi şehrindeki diğer ticari şirketlerle paylaşmalı ve onların ticari anlamda gelişimini desteklemelidir.

***

Büyük ve kurumsal şirketlerin küçük şirketlere verebileceği desteklere örnek olarak, ihracat yapmayı öğretmek, nakit akış yönetimini yapmalarını sağlamak, finansal program ve finansal yönetimi şirketlerinde kurdurmak, dijital altyapı oluşturmak, marka yönetimi ve tutundurması bilincini aşılamak, Arge-İnovasyon’a yönlendirmek gibi konular zikredilebilir.

***

Verdiğim örnekler, tabiiki sayısı günden güne artan danışmanlık şirketlerince de sağlanabilir lakin bu maliyeti sebebiyle birçok küçük firma açısından tercih edilmemektedir. Büyük şirketlerin bir araya gelerek oluşturdukları sivil toplum örgütleri ya da firmaların direkt olarak kendileri, belli küçük şirketlerin elinden ücretsiz bir şekilde tutabilir ve onlara rehberlik edebilir.

***

Kapitalizmin hızla yükseldiği, her firmanın kendi kar telaşına düştüğü mevcut dünya düzeninde bu türden kurumdan kuruma mentorluk mekanizması, toplumsal kalkınmanın artmasını sağlayabilir. Sorumluluk sahibi bir çok büyük firmanın topluma katkı sağlama noktasında  çeşitli hayır işleri yapması sıkça karşılaşılan bir örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu türden hayır işleri asla yabana atılacak işler değildir elbette ama büyümeye namzet bir firmanın elinden tutmak, onu geleceğe hazırlamak, büyümesini sağlamak da “balık tutmayı öğretmek” nev’inden ticari bir hayır işidir. Üstelik bu hayır işinde maddi bir çıkışa da gerek yoktur. Yalnızca soyut bir kavram olan bilgiyi paylaşırsınız.

***

Sosyal sorumlulukları yerine getirirken alışılagelmişin dışına çıkarak, kurumdan kuruma mentorluk mekanizması ile farklı desteklere yönelmek, şehir ekonomilerine ayrı bir dayanışma ve sosyal bütünlük oluşturabilir. Gün geçtikçe bilgi, en büyük maddi güç haline gelmektedir. Kim bilir belki de büyük bir şirket için sıradan sayılacak bir bilgi, küçük bir şirket için hayati önem arz eder. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.