Güzel ama bir o kadar da hüzünlü bir fuarı geride bıraktık. Güzeldi , bir çok okur yazayınevleri ve yazarlarla buluşma imkanı buldu. Kitap severler bir yıl boyunca okuyacakları kitapları seçip aldılar standlardan . Bu sevindirici bir deneyim. Özellikle çocukların fuar gezmesi , kitap alması önemli bir uygulamalı öğrenme süreci. Hüzünlü bir fuardı , çünkü iki büyük şairimizi kaybettik. Bahaettin Karakoç ve Ali Haydar Tuğ üstadlar hakkın rahmetine nail oldular. Yaradan rahmeti ile muamele etsin.

Kitap okumanın bu kadar az olduğu bir memlekette fuarlardan medet bekliyoruz işte , acaba sayı artar mı diye. Nafile ..

“Okuyup yazanla okumayanlar arasındaki fark, ölülerle diriler arasındaki fark kadardır” der Aristo. Hz Kuran’ın ilk ayetinin de oku “ıkra” olması manidardır. Okuyan beyin aynı zamanda ruhunun genişlemesiyle alemi de okuma yetisine kavuşur. Alemi okuyan diri kalır, okumaktan aciz insanlar nasıl geldi ise dünyaya öyle gider sonsuzluk alemine . Gelişimini insan okuma ve keşfetme ile sağlar. Büyük mütefekkir Cemil Meriç ise okumayı, "iki ruh arasında âşıkane bir mülâkat" olarak tanımlar. Ona göre kitap, "meçhule açılan bir kapıdır. "Okuma ise içimizdeki meçhul âlemin kapılarını açan bir anahtar"dır. Okumak mükemmel insan olmanın en önemli etkenidir. Çünkü insan bu dünyaya “ilimle mükemmelliği yakalamak için” gelmiştir. Kültürümüz okumanın gayesini “kendini bilmek” olarak yorumlar. Buna bir anlamda mükemmel insan olmak diyebiliriz.

Yaşadığımız bilgi çağında insanlık büyük bir değişim ve dönüşümle yüz yüzedir. Dönüşüm ancak ve ancak bilgi ile olmaktadır. Bilgi çağını yakalamak, onun zihniyet dünyasına açılmakta okumakla mümkün olur. Bilgi toplumu olabilmenin yolu ilim zihniyeti ve "kitap şuuru"na sahip medeniyetle açılabilir.

Tabiki rastgele bilinçsiz okumak da faydadan ziyade zarar verir.Kitap konusunda iyi bir eğitim görmeyen toplumların, rastgele kitap seçmeleri ve ellerine aldıkları her kitap karşısında mutlak teslimiyet duygusuna kapılmaları kaçınılmazdır. Aşırı, düzensiz ve gereksiz okumalar, hafızayı ve düşünce terazisini bozduğu gibi, kişiyi yaşadığı toplumdan da koparır. Okumak insanoğlu için hayatını idame ettirmek gayesiyle yeme ve içme ihtiyacından sonra gelen ikinci sırada ciddi bir ihtiyaçtır. İnsan bu yanını ihmal ettiği sürece kendini çok eksik hissedecektir. Düzenli ve bilinçli okumak lazım. Önce şu okuma sayımızı arttırmalıyız . Türkiye’de yıllık okuma oranı 26 kişiye bir kitap düşüyor , vahamet değil mi sizce de? O zaman bir an önce bunun seferberliğini yapmalıyız .