Bir kere, son söyleyeceğimi p eşin söyleyeyim, ne yaptığını, nereye gideceğini, nereye koşacağını çok iyi bilen deneyimli bir siyasetçi. Baştan yazayım da, maraza çıkmasın!

Evet, AK Partide, yerelde siyasetin patronu. Bu şehirde partinin ruhu, heyecanı, rengi…

Şehrin, hayatın kokusunu, dokusunu ve ruhunu bilen bu genç adam, yerelde benim adını ‘Ertuğrul’a çıkarttığım AK Parti İl Başkanı Av. Fırat Görgel, il başkanı seçildiğinde, ki ona en büyük desteği verdiğimi düşünüyorum ve bundan da pişman değilim, üstelik de gurur duyuyorum.

Evet, seçildiğinde, A takımına, yani yürütme ekibine, yani ve belki listeye müdahale olmuş olabilir. Sayın Mahir Ünal’ın, milletvekili sayın Ahmet Özdemir’in, muhtemelen sayın Hayrettin Güngör’ün de listeye isim verdiği düşünülürse, ilk liste kendinin değildi.

Çünkü herkesin her yerde adamı var, onların da bir yere gelmesi gerekiyordu, sistem bunu gerektiriyordu!

Hatta bazı isimler son anda listeden çıkarıldı, (sayın Celalettin Güvenç’in müdahalesi ile) bazıları son anda eklendi. İsim saydırmayın bana!

Revize için zaman gerekliydi, demek ki o zaman bu zamanmış!

*

Ekipte değişikliğe gitmiş, (hepsi de birbirinden değerli kimseler) onu oradan almış, bunu bir yere vermiş. Olabilir. Bir şey bir yerde iyi gitmiyorsa, istediğin verimi alamıyorsan, değişikliğe gitmek kaçınılmaz. Ben yeri değiştirilenleri, kadro dışı kalanları eleştirmek anlamında söylemiyorum, hepsi de bizim kardeşimiz, evladımız. Lakin bir ağaçtan meyve almak istiyorsanız, gerekirse o ağacı kesersiniz de. Yoksa içine düşen kurt ağacı da bitirir, sizi de…

Yeni fidan olarak toprağa verdiyseniz, dibini çapalar, sularsınız, bir yere gelince de budamak ya da aşılamak zorunda kalırsınız ki, bu da sizi zaruri hale sokar. Aksi halde meyve almanız mucizelere kalmış demektir.

Ceviz ağacını götürüp güney sahillerine dikemezsiniz. Bir Akdeniz bitkisi olan Pamliye’yi götürüp de Bertiz’in yüksek rakımlı tepelerinde yetiştiremezsiniz. Her şey ikliminde, yerinde güzel. Kuzey kutbundan getirdiğiniz bir adamı sahil kentinde büyütemezsiniz. Ya da tersi…

*

Buradan yola çıkarak…

Başarı bir ekip işi. Sevgili başkanım Görgel,  futbolu bilir, oynamıştır da. Sağbekte oynayan sporcuyu getirip solaçığa koyarsanız, ne orta yapabilir, ne şut çekebilir, ne de pas verebilir.

Solaçık oyuncu da sağ bekte, ya da sağaçıkta verimli olamaz. Kaleciden santrafor olmayacağı gibi, şiir yazan her adam da şiir okuyamaz.

Demem şu ki, sayın Görgel gerekli bulmuş, masaya yumruğunu vurmuş, belki de bir şeyler çalındı kulağına, belki de bir şeyler geldi aklına, belki de olması gerekeni hatırladı bilemem, bu şehrin horozu benim deyip çıkıverdi.

Bu arada, yürütme’de, A takımında görev alan değerli dostum, Kabzımallar Odası Başkanı Halit Orhan’ın iyi bir seçim, harika bir tercih olduğunu da belirtmem gerek.

Sevgili Halit Orhan, nitelikli ve kişilikli bir arkadaşımız. Yararlı olacağına inancım tam. Yani kendisine gösterilen teveccühü karşılıksız bırakmayacak, verilen görevi layıkı ile yapacaktır, buna eminim ve kefilim.

*

Evet, yerel siyasette partinin patronu, partinin horozu il başkanı. Hangi siyasi parti olursa olsun. milletvekilleri bile il başkanının programı, yönlendirmesi doğrultusunda hareket ederler, kendi başlarına ziyaretler, gezmeler yapamazlar. Yaparlarsa, tek tabanca, tek adam, yalnız kovboyculuk oynamış olurlar ki, bu da parti içinde sıkıntıya sebebiyet verir!

Bünyeye, akıl ve ruh sağlığına ters!

*

Dediler ki, “X’i ya da Z’yi kendine rakip gördü, ondan ayağını kaydırdı, yerlerini değiştirdi, bazı isimleri de saf ve devre dışı bıraktı!”

Bunlar basit ve sığ düşünceler. Cahil siyasetinin işi.

Fırat Başkan ekip ruhuna inanan bir siyasetçi. Böyle bir düşünce, zihniyet içinde olduğunu sanmam, söylenene de inanmam! Evlerimizde bile mobilyaların yerini ayda bir değiştirirken, iktidar partisi il başkanının yönetimde değişikliğe gitmesi onun en doğa hakkı. Her şey ihtiyaçtan, zaruretten!

Zira; kaprisi yok O’nun. Partisinin, kendinin istikametini, yönünü, güzergâhını, rotasını bilen ve belirleyebilen bir siyasetçi O. Ben ona ve ekibine güveniyorum.

Bencillik egosu hiç olmadı. Tek derdi davası, partisine, davasına hizmet etmek, partiyi büyütmek, seçimlere hazırlamak, vatandaş ile parti arasında oluşan köprünün ayaklarını güçlendirmek! Ne parada gözü var, ne pulda.

Zaten bugüne kadar ne siyasetinde, ne ticaretinde sabıkası hiç olmadı.

Ha, siyaseten beklentisi var mı derseniz, işte orada durun! Niye olmasın. Emek veren, zaman harcayan, partinin mutfağından gelen ve hak ediyorsa herkesin beklenti içinde olmasından daha doğal bir şey olamaz.

Ama zaman bu zaman değil.