Zafer, zafer benim diyenlerin hakkı. Zafere inanan, askerine, komutanına güvenen insanların zafer kazanmaması düşünülemez. Askerini iyi beslediysen, onları iyi eğittiysen, savaşa karşı motive ettiysen, düşmanın tüm oyunlarını ezberleyip, oyunun kuralını ona göre belirlediysen, zaferi kazanmak ve zafer şarkıları söylemek senin hakkın dostum!

Yarışmalar, savaşlar, kavgalar hep taktik üzerinedir. Stratejiyi iyi belirleyemiyorsan, güçlü değilsen, arkanda da kimse yoksa, ne savaşa gireceksin, ne kavgaya!

Bir kere, özgüvenin olacak!

Bir kere sırtını dayadığın kimseler sağlam olacak! güvenilir ve samimi olacaklar.

Bir kere kimsenin sözüne güvenmeyip, sözün uçtuğunu bilerek lafla peynir gemilerinin yürümeyeceğini bileceksin!

Taktik ustası olacaksın!

Oyunu, kavgayı, mücadeleyi, savaşı iyi yöneteceksin. Bunun için de askerlerini,  komutanlarını motive etmeyi bileceksin! Moral,  özgüven, inanç  herkese seçim de kazandırır. Zafer şarkıları da söylettirir. Makamdan bol ne var!

*

Lafı nereye getirmek istediğimi anladınız. Ki evelemenin, gevelemenin de lüzumu yok!

Esnaf Birlik Başkanı Ahmet Kuybu bir zafer daha kazandı. Ki kazanacağı belliydi, gözüken dağın uzağı olmuyordu, ‘Ben yazdım, ben dedim haklı çıktım’ demeyi sevmiyorum ama biz sayın Kuybu’nun bu yarıştan, bu rekabetten galip geleceğini, seçimi havada, karada, denizde alabileceğini yazdık kaç kez.

Ve haklı çıktık!

Bakın, sevgili Ali Köfte’nin şahsiyetine laf söyleyemem, toz konduramam! Ama yola hazırlıksız ve erken çıktı. Kendisini öne sürenlere, cepheye koşturanlara inandı, baktı ki yalnız kaldı, geri dönüşü olmayan bir yola da girdiği için, bir anlamda kaderine razı olur duruma düştü.

*

Gazete başlıklarına baktım, ‘Kuybu ezdi geçti’ manşeti atmışlar. Evet, doğruydu başlık. Açık ara kazandı seçimi. Zaten ortama baktığımda, sevgili Köfte’nin yüz ifadelerini okuduğumda, daha seçimi yarış başlamadan kaybetmiş insanların ezikliği vardı yüzünde.

Batı’nın, ABD’nin Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’ye yaptığının aynısı yaşandı. Sahaya sürdüler, gaz verdiler, kopardılar dalından, sonra da yalnız bıraktılar.

Canlı yayında sormuştum, ‘Partinin mi, esnafın mı, yoksa birilerinin mi adayısın!’ diye, esnafın cevabını vermişti. Ki doğru bir cevaptı aslında. Ama sevgili Köfte, verilmek istenen mesajı iyi okuyamamıştı demek ki.

Nihayetinde karşısındaki kurt bir sivil toplum kuruluş kanaat önderi vardı. Türkiye’nin her yanında sözü, hatırı sayılan, geçen bir lider vardı. Ahmet Kuybu’yu devirmenin bir ülkeyi fethetmek kadar zor olduğunu bilmeliydiler.

*

Özetle, başkalarının aklıyla, başkalarının itelemesi ile başkalarının gazı ile hareket ederseniz, sonucuna da katlanılacağını bilmeniz gerekirdi. Bunu bilseydiniz, Başkan Kuybu’nun o zehir zemberek, acı da olsa kendi ölçeğinde gerçek olan sözlerine, ithamlarına maruz kalmazdınız!

Yazıyı uzatmaya niyetim yok, senelerin başkanı sayın Kuybu ile dans etmek herkesin harcı değildi. Kuybu, bir oyun kurucu, bir lider, bir strateji uzmanı.

Kuybu, son oyunu kendine saklayan başpehlivan bu şehirde. Diyorum ya, artık eski Ahmet Kuybu olmayacak. Karşısına kim çıktıysa, kim diş bilediyse, rest çekecek, artık cepheyi daha da büyüterek taşları yerinden oynatacak!

*

Bu seçim, bu sonuç, bu ezici üstünlük birilerine verilen en açık, en büyük, en ağır mesaj oldu, olacaktı. Bak unuttum, başlıktaki soruya cevap veriyorum, bu seçimin galibi esnaf,  Kuybu olurken, kaybedenin kim olduğunu siz bulun artık!

Benden bu kadar!