‘İçeride de dışarıda da düşman değil dost üretmeyi başaralım’... diye çok güzel bir söz okudum elimdeki kitaptan…

Günümüzde en çok ihtiyaç duyduğumuz ‘dostluk’ değeri anlatılmış.

Ben de bugünkü yazımda, dostluğu masaya yatıracağım... Günlük yaşamımızda sıkça kullandığımız, aradıkça da bulamadığımız bir kavram var; dostluk...

Dostluk ve arkadaşlık.... Arkadaşlık kolay kurulur ama dostluk kolay kurulan bir bağ değildir. Kimsenin mükemmel olmadığından yola çıkarsak mutlu oluruz. Mükemmeliyetçi olmak yalnızlığa sebep olur.

Mevlana'nın güzel bir sözü var...’Kusursuz dost arayan dost bulamaz’. Bu nedenle kazanılan dostluklarda, dostlarımızın olumsuz özelliklerini büyütmeyerek onları kendimizden uzaklaştırmamız gerekmektedir.

Gelelim uluslararası ilişkilerdeki dostluk değerine... Yaşadığımız yüzyıl; ilişkilerin, düşüncelerin, kavramların anlamlarının hızla değiştiği bir süreç... Ebedi dostluklar değil, ebedi çıkarlar söz konusu...

Siyasi ve ticari amaçlarla her ülke zaman zaman yakınlaşıp, uzaklaşabilir.

Uzak değil, İkinci Dünya Savaşında birbirini bombalayan ülkeler şimdi Avrupa Birliği’ni inşa etti.

Bu noktada, en az dost ve düşman kavramları kadar çok kullanılan "ulusal çıkar" kavramını sorgulamakta fayda var.

Dostluk denince; insan ilişkileriyle, uluslararası ilişkiler her zaman birbirleriyle örtüşür. Empati yaptığımızda bunu daha iyi anlarız.

Üç güzel sözle yazımı noktalıyorum...

İnsan hiçbir yerde kendisinden iyi dost bulamaz. Dickens

Yalnız kendi nefesini düşünerek dost arayan, hizmetçi arıyor demektir. Cenab Şahabettin

Düşmanına, elinden gelen her kötülüğü yapma, bir gün onunla dost olabilirsin. Sadi