Son dönemde en yaygın kullanılan bir tümce var: Ekonomik Denglenme...

Çoğumuzun ekonominin dalgalanmadan önceki dengesine gelmesi olarak algıladığımız "ekonomik dengelenme" aslında oynaklığın zayıfladığı, bir durgunluğun oluştuğu bir resim olarak anlaşılmalıdır. Oynaklığın durgunluğu, öte yandan, dengelerin aşağılarda tekrar oluşması şeklinde değil de, yukarılarda "yeni" bir denge olarak yeni bir yapı oluşturacaktır. Tabi denge oluşursa...

Sözkonusu şarta bağlı bu durum kısa sürelerde oluşan çoklu dengelerin aklımızda yoğunlaşmasındandır. Dikkat ederseniz Merkez Bankası, hükümet yetkilileri ve dışsal açıklamalardan etkilenen ekonomik süreçte her bir aksiyon yeni dengelerin habercisi oluyor. Diğer bir ifade ile, her bir haber etkisi kısa süreli bir durağan denge oluşturuyor.

Denge ama sadece döviz piyasasındaki denge söz konusu olan.... şimdilik!

Ekonomimizde döviz piyasasında başlayan sıkışma bankacılık faaliyetlerinin daralması ile devam etti. Sayın Erkin Şahinöz'ünde vurguladığı gibi bu yeni fotoğraf hem bankacılık hem de genel ekonomik denge açısından iç açıcı olmayan bir görünümü sunmaktadır.


 

Grafiğe göre, özel bankalarda kredi büyüme hızı son yıllarda, hatta son 10 yılda eksiye geçiş yapmıştır. Hem zaten pahalı olan kredi maliyetlerinin artması sonucu kredi talebi hem de bilançolarını düzeltmek isteyen bankaların kredi arzında yarattığı daralma bu eksi trendin nedenleri arasındadır.

Bunlar sürecin şimdilik görünen bir kaç yüzü.... Gelelim görünmeyen ve yaklaşmakata olan yeni bir global krizin olasılığı ve analizine. Artık bir grup finançı ve ekonomist 2008'den sonra yavaş yavaş hayatımıza girmek üzere olan yeni bir kriz dalgasını dillendirmeye başladırlar. Öyle ki, analistler yeni dalganın 2008 küresel krizden daha ağır olacağını ve özel sektör borç ve geri ödeme zorluğu üzerine inşa edileceğini vurguluyorlar. Bunu belirtirken yaklaşımlarında en önemli gösterge olarak "küresel borç miktarının yine küresel GSYH'ın (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) 3 katını aşması" gerçeğini ifade etmektedirler.

Son 15-16 yılda ucuz ABD Dolarının yarattığı düşük maliyetli kredi genişlemesi ve bunların özel firmalara ağırlıklı kiralanması son krizin nedenini oluşturan en önemli faktörlerden biri olacak gibi.. Borç geri ödemelerinin olanaksız hale gelmesi ve bunun "sanki toplumsal bir maliyete dönüşmesi" sürecin daha da acılı geçeceğinin açık bir fotoğrafı olacağa benzer. Ama öte yandan oluşan bu olumsuzlukların bir "tercih" sorunu olduğu ve hepsinin ayrı ayrı ülke dinamiklerine özgü olduğu, yani iç nedenlere bağlı olduğunu görmek gerekir.

Gelişen ekonomilerdeki bu borç yükü sorunun aslında gelişmiş ülkelerde de varlık bulduğu gerçeği sürecin küresel kapsamlı olduğunun açık bir göstergesidir. Brexit'in (İngilterenin AB'den ayrılma süreci) İngiliz ekonomisinde yarattığı uzun dönemli şok ve ABD gibi diğer gelişmiş ülkelerde düşük dereceli firmalara verilen büyük orandaki borçlarda ekonomik krizin yeni taşları olarak karşımıza çıkacağa benzer.


 

Küresel piyasalarda ne olursa olsun, ev ödevimizi yapabilmek için ödevin konusunu belirlememiz gerekecektir. Bu bir tübülans mı, bir kriz mi, yoksa başka bir şey mi gibi boş düşünce tekerlemelerinde bocalamak, oluşacak çözümü de çözümsüzlük haline çevirecektir.


 

Her geçen süre maliyeti çarpan kapsamında artırmaktadır.

Karar vericiler karar versinler de mücadeleye başlayalım hemen!