Uzun süre gazetemizde yazdığı köşe yazılarıyla ekonominin seyrini değerlendiren, şuan ise Cumhuriyet Gazetesi’nde yazan Kahramanmaraşlı Yeditepe Üniversitesi Eğitim Görevlisi ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, gazetemizi ziyaret etti. Ziyaretin ardından Türk ekonomisine yönelik önemli değerlendirmelerde bulunan Ulusoy, sanayi istatistiklerinden istihdam verilerine, genç işsiz sorunundan asgari ücret tartışmalarına kadar birçok konuyu değerlendirdi. Ekonomik analizlerini Manşet Gazetesi okurları ile paylaşan Ulusoy, birbirinden önemli açıklamalarda bulundu.

"SANAYİ DE BİRAZ KIPIRDAMA VAR"

Güncel ülke ekonomisi hakkında değerlendirmelerde bulunan Ulusoy, sanayi noktasında kıpırdanmaların olduğunu belirterek, “Bugünlerde sanayi istatistikleri geldi. Takvim etkisinden arındırılmamış bir yapıda sanayide biraz kıpırdanma var. Sanki biraz iştah kabartıcı bir şey fakat temel olarak mevsim etkisini bir kenara attığımız da hala sanayi de bir küçülme mevcut. Fakat temel olarak o durgunluğu atlattık bir hissi mevcut bizde, amaları var. Amaları da vurgulamamız lazım. Bunun işsizliğe yansımasını görmek zorundayız. Bunun büyümeye yansımasını görmek zorundayız. Bunun için çok erken. Bu nokta da sanayi yapısını analiz etmek, detayını incelemek, sektörler bazında bakmak önemli. Fakat hala Türkiye'nin kanayan yarası işsizliğin çok yüksek olması ve hatta Türkiye ekonomisinin son dönemde yaklaşık bir, bir buçuk yıldan beri istihdam yaratma kapasitesini kaybetmiş olması. Şöyle bir kaç rakam vermek gerekirse, son bir yıldan beri aydan aya baktığımız da yaklaşık 860 bin kişi istihdamdan çekilmiş. Yani işini kaybetmiş istihdam yaratamamışız” dedi.

"YAPISAL BİR BOZUKLUK OLUŞACAĞI KANAATİNDEYİM."

1 milyona yakın işsize iş imkanı yaratılmadığına dikkat çeken Ulusoy, “İş gücünden çekilenleri bir tarafa bıraktığımız da, istihdamdan çekilenler ve yaratılamayan istihdam yapısında eksilmeye baktığımız da inanılmaz bir rakam. 1 milyona yakın insanın iş bulamaması ya da yaratılamaması, nüfusun arttığı bir yer de gençlerin tabandan yaptığı baskıyı ele aldığımız bir yönde çok büyük sorunlar oluşturacağı kanaatindeyim. Genellemek gerekirse şöyle bir vurgu yapabiliriz, bir karar verici takımı, bir siyasi idare ya da yönetici takımı eğer işsizliği çözememiş ise o karar vericilere başarılı demek mümkün değil. Geçici olabilir mi bu durum, tabi ki olabilir ama ne kadar uzun süreli bir işsizlik sorunu var, ne kadar uzun süreli bir istihdam yaratamama sorunu hayata geçirilir veya sürerse bunun kalıcı olma olasılığı daha çok yüksek hale gelir. Yapısal bir sorun olarak karşımıza gelir. Bu şu demektir, diğer bir ifade ile son bir buçuk iki yıla baktığımız da Türkiye ekonomisinde eğer 6 ay, 7 ay daha böyle giderse istihdam yaratama kapasitesinden dolayı yapısal bir bozukluk oluşacağı kanaatindeyim” şeklinde konuştu. 

"AMA GÖRMEDİĞİMİZ BİR RAKAM DAHA VAR"

Genç işsizlik sorununun Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli bir sorun olduğunu ve ciddi çalışmaların yapılması gerektiğini belirten Ulusoy, sözlerine şu şekilde devam etti, “Temel olarak genç işsizlerde ki yüzde 27'lik bir oran ki çok büyük bir orandır. Bu baskıyı biraz azaltsa bile Türkiye'nin geleceğinin insan sermayesi bazında oluşacak bir yapı üzerine düşünüldüğünde bunun çok ciddi rakamlara çok ciddi sorunlara gebe kaldığını söylemek mümkün. Bir noktaya daha temas etmek isterim o da şu gençlerin yüzde 27'si işsiz ama görmediğimiz bir rakam daha var bizim genelde istatistiklere yansımış o da bir o kadarı da ne eğitim de ne de iş gücünde. Yani hani buna atıl demek istemiyorum ama ya hiç bir şey yapmayan veya yapamayan bir grup var. İradeye bağlı olabilir veya iradeye bağlı olmayabilir. Ama gençlerin düşüne bilebiliyor musunuz yüzde 55'inin ekonomiye katkısının olmadığı bir yapı sürdürülemez. Bunun sürdürülemeyeceğini herkes biliyor. Bu şu demek eğitimli de olsa, eğitimsiz de olsa gençler işsiz. Gençler iş bulamıyor. İnanır mısınız, bir genç üniversiteden mezun olsa bile bakın yaklaşık 2-3 yıl iş bulamadığı takdir de yeteneklerinin yüzde 50-60'ını tamamen kaybettiğini görüyoruz. Bu ne demektir, aldığı 5-6 yıllık üniversite eğitimi bile bir bakıma değersiz hale geliyor. Bu sadece kendi için değil Türkiye'nin rekabet gücü için, Türki'nin geleceği için geçerli bir kavram. Bu sorunu sadece rakamsal baz da düşünmemek lazım. Burada karar vericileri belki direk bir sinyalimizi de vermiş olalım genç işsizliği sadece yüzde 27 veya 55 olarak algılamayalım.”

" BİR EKONOMİST OLARAK TEŞFİĞE KARŞI BİR DURUŞUM VARDIR"

Teşvik çalışmalarına da değinen Ulusoy, “Üzerilerine proje yapalım. Bu proje teşvik bağlamında değil. Bakın ben bir ekonomist olarak teşvike karşı bir duruşum vardır. Çünkü biz teşvik kapsamını sadece kredi verelim, insanların yollarına güller serelim ve benzer kalıcı bir yapıda mekanizmayı sunuyoruz. O gül serme bir süre sonra o güllerin yapraklarının kuruduğu bir yapıyı oluşturacaktır. Yani kuruyacaktır dolayısıyla o ya borca gidecektir ya da başka bir şeye gidecektir. Yatırıma dönüşmeyecektir. Esas olan yatırıma dönüşebilecek olan bir teşvik kavramı, bu belki de teşvik değildir. Bakın teşvik diyoruz., tarım da teşvik diyoruz, yatırım da teşvik diyoruz ve o kadar milyar liraları o kadar belki de milyon dolarları boşu boşuna insanlara dağıtıyoruz. Onun yerine teşviğii fiyat mekanizmasına koysak, yani örneğin tarımsal sorunları konuşuyorsak, tarımsal konular da fiyatın üzerine bir mekanizma koysak da teşvik vermesek daha güzel olmaz mı? Bakıyoruz dönem başına mazot teşviki, dönem başına gübre teşviki ya da bilmem neler. Buna ne gerek var. Direk pamuğun fiyatını arttırın direk buğdayın fiyatını arttırın, direk onları dünya fiyatına çıkartın. Zaten gelirleri artan bir insanın teşvike ihtiyacı olmayacak ki, kendi kendine yol bulacaktır” açıklamalarında bulundu.

"VERDİĞİNİZ HAK OLAN ASGARİ ÜCRETLE RAFLAR BOŞALACAK"

Son günlerde Türkiye’nin en çok tartışılan konularından biri olan asgari ücret tartışmalarına da değinen Ulusoy, “Bugünler de konuşulan diğer bir konu doğal olarak asgari ücrettir. Asgari ücretin ben her zaman dediğim gibi belli seviyede sıçrayışlara tabi olması lazım. Bu yıl onlardan bir tanesi olması gerekiyor. Yani siyasi iradeden bağımsız, seçim yaklaşmasından bağımsız bir olgudur. Şuan da herkesin konuştuğu 2020 liralık bir asgari ücret var ama asgari ücret temel de 2020 lira değil o asgari geçim indirimi ile birlikte. Yoksa şuan bizim asgari ücretimiz 1800 liraya yakın bir seviyede. Dolayısı ile bu insani olarak ne yeterli bir şey ne de kalkınma olarak yeterli. Bakın biraz önce teşviki konuştuk aslında insanları teşviki değil de asgari ücreti yüksek seviyeye getiren bir mekanizma verseniz teşvike gerek kalmayacak. Verdiğiniz hak olan asgari ücretle raflar boşalacak. Boşalan raflar yatırım bağlamında raflar tekrar dolacak. Yani bir çark ilerleyecek. Bir büyüme çarkı oluşacak ve dolayısı ile enflasyonda belki bu bağlamda düşük seviyelere gelecek ya da zorlanmayacağız” dedi.

Ulusoy ziyaret sonrası gazetemiz çalışanlarıyla toplu hatıra fotoğrafı çekildi.

Haber: Alihan Kürşat

Editör: Mahmut Beyaz