Karnesinin kötü olması nedeniyle tatilde kaygılı ve mutsuz bir süreç yaşayan çocukların bu duyguları üzerinden atabilmesi için aileleri çok önemli görevler düştüğünü söyleyen Hayati Sınır, ailelerin çocukların karnelerini değerlendirirken çocuk psikolojisinin önem vermeleri gerektiğinin altını çizdi. Sınır, “Çocuklarda karne günü nasıl davranmalıyız konusuna geçmeden önce karne kavramı üzerinde durmak yararlı olur kanaatindeyim. Karne, sadece çocukların tüm dönem boyunca yapmış oldukları eğitim öğretim faaliyetlerinden, etkinliklerden ne kadar başarılı olduğunu gösteren bir araç olarak algılanmakta. Oysa karnenin çocuğun performansını değerlendiren, diğer çocuklara göre başarısını ölçen bir yanı olduğu gibi anne babaya, öğretmene, okul müdürüne bakan yanları vardır. Eğitim bir bütündür. Okul, aile ve çocuk ile birlikte işbirliği içinde sonuca varılır. Sadece çocuğa, aileye veya öğretmene bırakılacak bir alan değildir” şeklinde konuştu.

KARNE, GELECEKTE NE YAPMAMIZ GEREKTİĞİNİN BİR GÖSTERGESİDİR”

Herkesin ortak sorumluluğunda ve işbirliğinde sağlıklı bir çocuk eğitimi ve öğretimi gerçekleşebileceğini ifade eden Sınır, şunları kaydetti: “Hal böyle iken karne günü sadece çocuğun yaptıkları veya yapamadıklarının sonuçları yer alıyor gibidir. Elbette bir önceki döneme göre çocuğun durumunu gösterir. Aslında bu çocuk üzerinde etkin bir anne babalık veya eğitim öğretim yapılıp yapılmadığı da bu karneyle değerlendirilmektedir. Bir dönem boyunca çocuğun eğitim ve öğretimine anne baba olarak ne kadar katkı sağladığımız, çocuğumuzun performansını ne kadar artırdığımız, hangi konularda başarılı olduğumuz kısmı da yer alır. Dönem başında öğretmen olarak sınıfta daha az başarılı öğrencilerin ne kadarını başarılı öğrenciler arasına katıp katamadığımız bu karnede vardır aslında. Okul yöneticisi olarak dönem başında okulun örnek veriyorum matematik ortalamasını ne kadar artırıp artırmadığımız vardır. Dolayısıyla karne günü sadece öğrencilerin performansının görüldüğü bir gün değildir. Bunları söylerken elbette öğrencilerin sorumluluklarını göz ardı etmiyorum. Öğrencilerde değerlendiriliyor. Ama karnenin anne baba olarak da bizim çocuğumuza katkılarımızı da gösterdiğini unutmayalım. Karne, gelecekte ne yapmamız gerektiğinin bir göstergesidir. Öğrencinin bu dönem hangi alanlarda zorlukları var ve biz gelecek dönem ne yapmalıyız gösterir bizlere. Bir hesap sorma günü değildir. Bir sorguya çekme günü hiç değildir. ‘’Seninle karne geldiğinde görüşeceğiz, o zaman seninle hesaplaşırız.’’ ‘’Sen şu an televizyon seyret bakalım. Karne günü geldiğinde ben sana ne yapacağımı bilirim’ tarzı söylemler çok yanlıştır. Her çocuk kendi konumuna ve seviyesine göre değerlendirilmelidir. Olabildiğince pozitif, olumlu geribildirimler verilmelidir. Eksik yanları yapıcı bir dille çocuğa gösterilmeli. ‘’Şu alanlarda geriliklerin var bunları geliştirmek için ne yapabiliriz ‘’tarzı söylemlerle işbirliği alanları araştırmalıdır. Çocuk asla tehdit edilmemelidir. Diğer yandan sadece olumlu yanları göstermek çocuğun eksikliklerini fark edememesine neden olabileceğinden abartılı övgülerden kaçınılmalıdır” dedi.

KISKANÇLIK YIKICI BİR DUYGUDUR”

Anne babanın davranışlarında denge çok önemli olduğunu belirten Sınır, karne olan çocukları başka birinin çocuğuyla kıyaslama yapılmaması gerektiğinin altını çizdi. Sınır, “Çocuğun anne babaya karşı sorumluluk duyması için çocukta optimum bir kaygı oluşturulmalıdır. Ancak bu yapılırken başka biriyle karşılaştırmaktan kaçınılmalıyız. ‘’Kardeşinin dersleri çok iyi. Seninkiler neden iyi değil’’, “O çalışıyor da sen niye çalışmıyorsun” , ‘’senin neyin eksik’’ tarzı söylemler de çocukta kardeşine karşı kıskançlık ve haset duygularının oluşmasına neden olur. Kıskançlık başkasında olan bir şeyin, kendisinde olmasını isteme duygusudur. Yıkıcı bir duygudur. Haset ise başkasında olan bir özellik bende yoksa onda da olmasın düşüncesidir. Kıskançlıktan daha ileri bir duygudur. Onda olmaması için çabalamaya neden olur. Çocukta Bu tür karşılaştırmalarla kardeşinde ya da komşunun çocuğuna, kuzenine kiminle karşılaştırılıyorsa ona karşı bu tür duyguların oluşmasını sağlamış oluruz. Çocukta kıskançlık ve haset duygularının varlığı ruh sağlığının gelişmesini son derece olumsuz etkiler. Bu tür çocuklar öfkeli, sinirli, paylaşıma açık olmayan bireyler olurlar” diye konuştu.

BASKICI BİR AİLE ORTAMINDA YETİŞTİRMEYİN”

Sınır, son olarak konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Çocuğun karne başarısına gösterdiği tepkiler çocuğun ruhsal gelişiminin sağlıklı olup olmaması ile de ilgilidir. Sağlıklı bir ruhsal gelişim gösteren çocuk düşük karne notlarının verdiği hayal kırıklılığı ile ve anne babanın tepkileriyle sağlıklı bir şekilde baş edebilir. Sağlıklı bir ruhsal gelişime sahip çocuk elbette başarısızlıklarla üzülür hayal kırıklılığı yaşar ancak aşırıya varan tepkiler, depresif belirtiler hatta intihara kadar giden davranışlar göstermez. Baskıcı bir aile ortamında yetişmiş; Başarısızlıkları hep ön planda tutulmuş; Başarıları görmezden gelinmiş; Hep eleştirilmiş; Başkaları ile kıyaslanmış; manevi ihtiyaçları göz ardı edilmiş çocuklar başarısızlığı felaket olarak algılamakta depresif belirtiler hatta intihara kadar giden davranışlar göstermektedir. Çocuk yetiştirmede bu tür davranışlardan kesinlikle uzak durmalıyız. Karne günü bu tür durumlarla karşılaşmamak için bu tür ailelerin ve çocukların tespiti çok önemlidir. Erken müdahale istenmeyen kötü durumların önüne geçmemizi sağlar. Böyle yapıdaki çocuklar önceden tespit edilmeli, gereken tedavi olanakları sağlanmalıdır. Tatil kuralsızlık, disiplinsizlik, her istediğinin yapıldığı bir zaman dilimi olarak algılanmamalıdır. Oyun ve dinlenmenin ağırlıkta olduğu ancak anne baba ilgisinin devam ettiği, Anne babanın çocuğun eğitim ve öğretimine daha fazla zaman harcadığı bir dönem olarak değerlendirilmelidir.”

Haber: Meliha Şeyda Akçakale

Editör: Mahmut Beyaz