Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş Sınavı’nda (TEOG), Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ise üniversiteye giriş sınavında değişikliğe gidiyor. Gelişen ve değişen dünya düzenine karşı eğitim sistemini geliştirip, bireylerin gelecekte daha donamlı, daha bilgili ve daha eğitimli kişiler olması için harekete geçen her iki kurum da değişiklik için düğmeye basarak, yenilikler için ilk adımı attı. Yaşanan tüm bu gelişmelerin ışığında ise özellikle üniversiteye girme hayaliyle yanıp tutuşan ancak değişiklik konusunda tedirginlik yaşayan milyonlarca öğrencinin imdadına KSÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ramazan Yirci yetişti. Manşet Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan Yirci, üniversiteye giriş sınavında yaşanan son değişiklikleri, yeni dönemde öğrencileri neler beklediğini ve mevcut sistemdeki sıkıntıları anlattı.

İşte Yrd. Doç. Dr. Ramazan Yirci ile üniversite sınav sistemi değişikliği hakkında gerçekleştirdiğimiz özel röportajın ayrıntıları…

ARZ VE TALEBİ DENGELEYEMEDİK”

Üniversite sınav sistemi değişti. YGS-LYS ayrımı ortadan kalktı ve artık tek bir sınav üstünden öğrencilerin başarı durumu belli olacak. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de çok kısa bir süre önce TEOG sınavı kaldırıldı ve yerine başka bir sistem getirilmesi düşünülüyor. Bu değişikliklere benzer bir şekilde üniversiteye girişlerde de sınav sisteminin bir revizyona uğradığını söylemekte mümkün. Aslında Türkiye’de durum şu; üniversitelerimizde sınırlı sayıda kontenjan var ve bu sınırlı sayıdaki kontenjanlara da girmek isteyen öğrencilerin sayısı, kontenjanların sayısından daha fazla durumda. Şimdi arz ve talep birbiriyle uyuşmadığı için arz az, talep fazla olduğu zaman orada mutlaka bir seçim filtreleme sistemi getirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla üniversite giriş sınavının yapılmasının sebebi budur. Bunu YÖK Başkanımız Yekta Saraç’da söyledi. Üniversite sınavının kalkması söz konusu değil. Çünkü arz ve talebi şu anda dengeleyebilmiş değiliz. Dolayısıyla sınavın gerekçesi budur. Tabii bu sınavı yaparken de öğrencilerimizin ilgileri, istekleri, beklentileri, yetenekleri doğrultusunda bu sınavlardan aldıkları puana göre yerleştirmeler yapılıyor ve bunun neticesinde de tercih ettikleri bölümlere göre yerleşmeleri sağlanıyor. Bu noktadan baktığımız zaman şu anki Türkiye şartlarına göre sınav bir zorunluluktur. Tabii sınav sayısının azaltılması bu noktada YÖK Başkanımızın da ifade ettiği üzere değişiklik sınav sistemini daha yalın hale getirmeyi amaçlıyor. YGS ile LYS içerisinde 18 puan türünün daha sade daha yalın bir hale getirilmesi söz konusudur. Buna müteakiben YGS Mart ayı içerisinde LYS ise Haziran ayı içerisinde oluyordu. Şimdi eğitim-öğretim döneminin ortasında öğrencilerin hayatında önemli bir yer tutan üniversiteye giriş için bir sınav yapıyorsunuz ve dönem ortasında yapılan bu sınav ister istemez öğrencilerin motivasyonunu, dikkatini bir şekilde okuldan uzaklaştırabiliyordu.

DEVRİM NİTELİĞİNDE BİR DEĞİŞİKLİK OLMAYACAK”

Baraj puanı uygulaması sona erecek ve puan türü 18'den 4'e düşürülecek. Bu öğrenciler için hangi avantajları doğurur?

Gelen değişikliklere baktığımızda baraj puanının yine olacağını biliyoruz. Belirli alanlarda uygulanmakta olan başarı sıralaması şartının aranmasına da devam edileceğini görmekteyiz. Yani başarı sıralaması şartı var, barajda var ama sadece sınav sayısında bir azalma var. Tabii sınav sayısını azalttığınızda öğrencilerin üzerindeki yükü, stresi dağıtmış oluyorsunuz. Sınav sayısı arttığında belki öğrencilerimizin üzerindeki stres, yük bir nebze daha artabilir ama diğerinde de her sınavdan önce öğrenciler bu stresi yaşıyorlardı. Bu anlamda sistemde devrim diyebileceğimiz nitelikle bir değişiklik yok. Sınav sayısı azaltıldı. Baraj puanı yine var. Başarı sıralaması yine devam edecek ancak sınav sayısı azaltılacak.

ÖĞRENCİLERE AVANTAJ DOĞURUR”

Yeni düzenlemeyle birlikte yeni sınav sisteminde sınav bir haftada yapılacak? Bu öğrencilere bir avantaj yâda dezavantaj sağlar mı?

Olaya genel olarak bakmak lazım. Az öncede söylediğim gibi biz YGS sınavını Mart ayı içerisinde yapıyorduk ardından Haziranda parça parça olmak suretiyle LYS sınavlarını yapıyorduk. 5 tane sınav yapıyoruz ve 2 haftaya yayılmış bir şekilde de LYS’leri yapıyorduk. Tabii sınav sayısının azaltılması ve dönem sonuna getirilmiş olması aslında öğrenciler için hem de eğitim-öğretimin aksamaması için bir avantaj olarak düşünülebilir. Çünkü sınavlarda sorulan sorular okul müfredatından çıkacak. Mevcut sistemde YGS Martta yani dönem içerisinde oluyordu ve dolayısıyla öğrencilerimiz okula biraz uzak kalmak zorunda oluyordu. En azından bunun önüne geçilmiş olacak. Bu noktada öğrencilerimiz için hem de okulların işleyişi açısından faydalı olacağı kanaatindeyim.

SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ, SİHİRLİ BİR DEĞNEK DEĞİL”

Yeni sistemle birlikte başarı çıtası artar mı, yoksa azalır mı? Bu konudaki ön görüleriniz nelerdir?

Sosyolojik olayların tek bir sebebi ve sonucu olmaz. Yani üniversite sınavlarındaki başarısızlığın tek bir sebebi yok. Tek sebep sınav sisteminin başarılı yâda başarısız olması değildir. Bunun içerisinde pek çok faktörü sayabilirsiniz. Bunların hepsine bir bütün olarak bakmamız lazım. Yani büyük resme odaklanmamız gerekiyor. Sadece bir sınav sistemini değiştirmekle öğrencilerin başarı çıtasını yükseltemezsiniz. Sistem değişikliği, sihirli bir değnek değil. Öğrencilerin başarı çıtası her geçen yıl biraz daha düşüyor. Yani her geçen yıl üniversite sınavlarında sıfır çeken, hiçbir soruya doğru cevap veremeyen aday sayımız yükseliyor. Henüz önceki gün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan kendisi de Külliyede yapmış olduğu konuşmada, “Eğitimde istediğimiz noktaya gelemedik” dedi. Evet, tespit doğru, teşhis doğru. Bundan sonra yapılması gereken bu teşhise uygun olarak neler yapılmalı? Neler yapılabilir? Bunun oturulup tartışılması gerekiyor. Bunun da tabii eğitim süreci içerisinde tüm paydaşlarında görüşleri alınarak, yapılması daha sağlıklı olacaktır. Yoksa az öncede ifade ettiğim gibi sadece sınav sisteminin değişmesiyle eğitim sisteminde her şey güllük, gülistanlık olacak diye bir şey söylemek doğru olmaz.

SORULAR YİNE MİLLİ EĞİTİM MÜFREDATINDAN

Neden böyle bir değişikliğe ihtiyaç duyuldu?

Toplumdaki değişimler, değişiklikler, eğitimdeki yapacak olduğumuz değişimler aslında bir ihtiyaca binaen gerçekleştirilir. Yani bir konuda ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacında giderilmesi içinde siz bir değişiklik yaparsınız. Yâda toplumda böyle bir beklenti vardır. Bu beklentiyi karşılayabilmek adına değişiklik yapılabilir. Tabii tüm bunların yanında hangi sistem ve ne ile karşılaşacağımızı da bilmiyoruz. Bildiklerimiz 18 puan türünün 4’e indirilmesi. Tek sınav olması ve sınavın bir hafta içerisinde olacağıdır. Yani yeni gelecek olan sistemin detayları daha tam netleşmedi. Ama YÖK Başkanımız öğrencilerin rahat olması gerektiğini söyledi. Çünkü sınavda çıkacak olan sorular mili eğitim müfredatından olacak. Tekrar ediyorum ki çok köklü bir değişiklik olmayacak.

DAHA DONANMLI BİR GELECEK İÇİN…

Yapılan tüm bu değişiklikleri göz önünde bulundurduğumuz zaman buradan hangi sonuçları çıkarabilir ve neyi vurgulayabiliriz?

Çocuklar, gençler bizim geleceğimizdir. Bunların daha iyi eğitim alması, daha kaliteli yetişebilmeleri ve daha donanımlı bireyler olabilmeleri için uğraşılıyor. Devletin tüm kurumları bunun çabalıyor. Yapacak olduğumuz bu değişiklikleri biraz daha eğitim içerisindeki paydaşları da göz önüne alarak, onlarla istişare ederek yapabilsek belki çok daha faydalı olacak. Yönetişim dediğimiz bir kavram var. Bu konuda ortak aklı bulabilme yönünde hareket edebilirsek daha faydalı olacak diye düşünüyorum. Bu değişimlerin sebebi öğrencileri daha iyi bir şekilde geleceğe hazırlayabilmektir.

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz