Daha önceki birkaç yazımda “eğitimcinin ve öğrencinin niteliğine” dikkat çekmiştim. Bu yazında ise eğitim sistemi için genel bir nitelik sorununu irdeleyeceğim.  Nitelik, iyi olma durumu, keyfiyet veya kalite anlamındadır.

Eğitim sisteminde nitelik konusuna dikkat çekenler arasında büyük eğitim kuramcılarından Benjamin Samuel Bloom ve John Bissell Carroll da bulunmaktadır. Eğitim/öğrenme psikolojisi alanında önemli çalışmalar yapan Benjamin Samuel Bloom’un (1913-1999) “Tam Öğrenme Modelinde” öğretimin niteliği ve öğrenme ürünlerine dikkat çekilmekte. Diğer önemli bir öğrenme kuramcısı John Bissell Carroll da (1916–2003) geliştirdiği “Okulda öğrenme Modelinde” öğrenme sürecine/öğretimin niteliği dikkat çekmiştir. Elbette başka kuramcılarında sistemin niteliği ile ilgili önerileri vardır.

Eğitim sisteminin en önemli ürünü mezun olan öğrencilerdir. Geliniz öğrenci sayısı çerçevesinde sistemin bu zayıf yönüne bir bakalım.

Transit geçiş

TUİK verilerine göre Türkiye’de 2020 yılı için doğum sayısı 1 milyon 112 bin 859 oldu. Bu doğum oranına göre kabaca her yıl (zorunlu eğitimden dolayı) eğitim sistemine 1 milyon 100 bin öğrenci kayıt olmaktadır. Sisteme dahil edilen bu 1.1 milyon öğrenci eğitim sisteminde yönlendirilmeden, elenmeden ve yeterli kazanımlara sahip olmadan sürekli üst sınıfa (eğitim kademesine) sevk edilmektedir (transit geçiş). Bunu, üniversite altı eğitimde 17-18 milyon öğrencinin bulunması ve YÖK istatistiklerine göre, farklı kademelerde ülkemizde 8 milyona (7.740.502) yaklaşan üniversite öğrencisi mevcuttu teyit etmektedir. Önceki yıllarda (ör. 2002’de 1.323.341) nüfus doğum oranı daha yüksek olduğundan sistemde öğrenci sayısı 2020 doğum oranlarındanda daha yüksektir. Buna rağmen, eğitim sisteminde yönlendirilme ve eleme olsaydı bu kadar öğrenci üniversitede olmaması gerekirdi.

Peki, bu kadar öğrenci sistemde olmasına rağmen mezunlar beklentileri karşılayabilmekte midir?

Maalesef sistemi işleyişi ile ilgili geri bildirimler ve bunları dikkate alınması sınırlıdır. Sistemi işleyişi ile ilgili uzmanların görüşlerine göz atmak faydalı olacaktır (https://yunus.hacettepe.edu.tr/~n.senem/makaleler/tam_ogr.htm).

Sistem

Eğitim sistemini oluşturan değişkenler vardır: Girdi, işlem (süreç), çıktı (mezunlar) ve geri besleme (dönüt). Birincisi, girdi; sistemin hedefini gerçekleştirebilmek için gerekli olan her öğrenci, öğretmen, yönetici, personel, araç-gereç, mevcut bilgi ve beceri, para vb’dir.  İkincisi, işlem; girdinin biçimlenmesi yani işlenmesi (Öğrenmenin gerçekleştiği boyut bu boyuttur.) Öğretim etkinlikleri, öğretmen kılavuzluğu, öğrenci katılımı, zaman, strateji, yöntem ve teknikler, Üçüncüsü, çıktı; öğretim süreci sonunda ortaya konan ürünlerdir.  Öğrencilerde meydana gelen davranış değişikliği, kültürel ve sosyal kazanımlar, ekonomik kazanımlar, istenmeyen davranışlar (eğitimin hatalı yan ürünleri). Son olarak eğitim sisteminde dönüt üzerinde durulmalıdır: Sistemin çıktılarına göre girdi veya işlem boyutunda iyileştirme amacıyla yapılan çalışmalardır.

Kapalı sistem

Öğretim hizmeti niteliğini ve öğrenme düzeyini belirleyen en önemli öğe ise dönüt (feedback) ve düzeltmedir. Maalesef sistem bu konuda yeterli değildir. Bunu daha iyi anlamak için sistem çeşitlerini bilmek gerekir. Sistem açık sistem, yarı açık sistem ve kapalı sistem şeklinde düzenlenmiş olabilir. Kapalı sistem üç farklı şekildedir: Girdide, çıktı veya her ikisinde belirsizlik olabilir.

Eğitim vermek, “belli bir bilim dalı veya sanat kolunda yetiştirmek” anlamındadır. Ancak mezunlara yönelik eleştirilere kulak verildiğinde yetersizlik iddiaları vardır. Sonuçta çıktı yeterince ölçülmediğinde sistemin aksayan yönleri yeterince tartışılmamaktadır. Mezunların, gerek memnuniyetlerinin düşük olması gerekse toplumsal beklentileri karşılayamamaları sistemin açık hale dönüştürülmesini sorunlu kılmaktadır.

Son söz: Bozuk ses çıkartan müzik aletinde arıza vardır.