Ejder KülekciBal, yağ, yoğurt gibi ürünleri muhafaza etmek için kullanılan küleğin üreticisi olan, Kahramanmaraş’ın Tarihi Kapalı Çarşısında dedesinden ve babasından kalan zanaatı yarım asrı aşkın bir süredir icra eden 62 yaşındaki Ejder Külekci, meslekte sona gelindiğini ifade etti. Kamudan emekli olduktan sonra sadece mesleği ile ilgilenen Külekçi Ustası Ejder Külekci, zanaatını gelecek nesillere aktarmak istediğini ancak böyle bir imkanın olmadığını dile getirerek yaşanan bu durumla ilgili gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Ejder Külekci, “Emekliliğimden beri bu işi tam teşekkülü yapıyorum. 3 ay önce geçirmiş olduğum rahatsızlıktan dolayı üretim yapamıyorum. Öncesinde üretmiş olduğum ürünleri satışa sunuyorum. Külek dışında, tahta kaşıklar var, tahta tarak var, ekmek tablası var, ekmek tahtası var, oklava var, tahta sırt kaşıyacağı var, baston var, bunlarında satışlarını yapıyorum. Küleği de bu memlekette benden başka üreten kalmadı, meslek son demlerini yaşıyor, yok olacak” şeklinde konuştu.IMG_1765

ÇOCUKLARIN KOLUNDA ALTIN BİLEZİK OLSUN!

Külekçi Ustası Ejder Külekci, “İcra ettiğimiz meslek zamanın en iyi mesleğiydi, maalesef ölmek üzere. Bu mesleğin kaybolmasında ki en büyük etken alttan yetişen kimsenin olmamasına bağlıyorum. Ebeveynler, çocuklarını hep okula yönlendiriyor. Her çocuk okuyacak diye bir kaide olmamalı, öncelikle bunu kabul etmemiz gerekiyor. Çocuklarımıza zanaat öğretilmesi lazım. Son 20-30 yıldır böyle bir zihniyet doğdu ve bütün anne-babalar çocuklarını okutmaya çalışıyorlar. “Oğlum avukat olsun, kızım doktor olsun” olsun, olmasın demiyoruz ama her çocuğa da bu şekilde yaklaşılmamalı. Çocukların kolunda altın bilezik olsun. Hem okusunlar hem de meslek sahibi olsun çocuklarımız. Günümüzdeki gençlerimize çok üzülüyorum, çocuk yıllarca dirsek çürütmüş, üniversite mezunu işsiz. Atama bekliyor, atama gelene kadar giriyor sevmediği bir işe çalışmak zorunda kalıyor. Mesela bu çocuğun bir zanaatı olsa, memur olana kadar gider mesleğini icra eder. Meslek öğrenecek olsa gelir böyle yok olmak üzere olan meslekleri öğrenirler ve bu mesleklerde yok olmazdı” dedi.IMG_1748

EĞİTİMDE BİR REFORM GEREK

Külekci, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Mesela tahta tarak, bunu üreten adam 72 yaşında, bu adam da tek ondan başka kimse yok. Şuanda o adama bir şey olsa, adam ölse yaptığı işi devam ettirebilecek kimse yok.  Şimdi meslek liselerinde okuyan çocuklara yönelik; okul haricinde bir iş yerinde çalışan öğrencilere maaş veriyor. Bu da teşvik açısından güzel bir şey. Buna ek olarak şöyle bir şey yapılabilir: Çocukları, böyle kaybolmak üzere olan mesleklere yöneltebilirler. Böyle olursa daha sağlıklı olur. Hem bu tip meslekler gelecek nesillere aktarılır hem de çocuklar bir zanaat sahibi olur. Devletin bu işi tam teşekkülü yapması lazım. Çocukları yok olmak üzere olan mesleklere yönlendirmeli. Bu konuda eğitimde bir reform gerçekleştirmelidir.IMG_1760

ŞİMDİ Kİ NESİL AHŞABIN FAYDASINI BİLMİYOR

İnsanlar ahşabın değerini de bilmiyor maalesef. Örneğin ekmek tablası, bu tablaya yufka ekmeğini koyun ekmek bayatlamaz. İnsanlar, tabladan almıyor sac fıçı alıyorlar. O saclarda paslanıyor. Geçmişteki insanlar bunu biliyor, şimdi ki nesil bunu bilmiyor. Bir örnek daha tahta tarak bakterileri yok eder. Önceden bu tarağı çok kullanırlardı, şimdi popülerliğini kaybetti. Bunun hammaddesi şimşir ağacı bu bölgede yetişmiyor, Karadeniz Bölgesinde yetişiyor, bu da aslında bir etkendir. Şuan külek revaçta, bana göre revaçta olmasının en büyük sebebi bu küleği benden başka yapan kalmadı. Bir de bazı insanlar artık küleğin sağlığa olan faydasını öğrenmeye başladı. Yoğurdu ekşiten sudur, bu külek ise yoğurdun içindeki suyu çekiyor ve dışarı atıyor. Alüminyum madeni Seydişehir’de çıkarılıyordu ve burada da işlemesi yapılıyordu. Bir zamanlar alüminyumlar revaçtaydı. Bu alüminyum yoğurdu ekşitirdi. Bakır da revaçtaydı bir zamanlar şimdi de revaçta da ama revaçta olmasının sebebi bakırın parlak görüntüye sahip olmasından kaynaklanıyor. Görüntüsüne kanıyor, bazıları gerçekten de bakırın faydasını biliyordur ona sözüm yok. İnsanlar şuan düdüklü tencere ve kroma yönelmişi bakır unutulmuş, hâlbuki bakırda pişen yemekler daha lezzetli olur. Bunu ninelerimiz bilir. Ahşap gibi bakır gibi malzemelerin değerlerini bilmemiz lazım”

Haber: Ömer Harmankaya

Editör: Didem Kayabaşı