Ayasofya nın inşa tarihi 360 yıllarına rastlar o yıllardan itibaren aynı isimlerle birkaç defa yıkılıp yapılmış bu günkü haline ise sonra ki yıllarda kavuşmuştur.Aya “kutsal”  sofya “bilgelik”anlamına gelmekte olup Hz.İsa ya atfedilen bir lakaptır.

Ayasofya geçen yıllar içinde yakılıp yıkılmış ancak 537 yılında bu günkü şeklini almıştır.Dönemin tarihçilerinden Prokopios un aktarımıyla ,Ayasofya muhteşem bir törenle ibadete açıldığı gün ,imparator Justinyanus ,Kudüsteki Hazreti Süleyman mabedine atıf da bulunarak “Ey Süleyman Seni geçtim!”diye gururla haykırmıştır.(sh.15)Ezoterik sembollerle süslenen Ayasofya nın imparator kapısı üzerinde ki “Tapınak”sembolü “Pseidon üç başlı yaba ve Yunuslar figürü daha ilk baştan dikkatleri çeken öğelerdir.Yine Melek Cebrailin elinde bulunan “Dünya küresi” Ayasofya da bulunup dünya hükümdarlığı manasına gelir.Üst katta bulunan Cennet-Cehennem kapısı üzerinde yer alan kilit ve anahtar süslemeleriyle değişik manalar verilmek istenir.

Haçlı seferleri sırasında 1204 de İstanbul yıkıma uğramış Ayasofya da büyük tahribat yapılmıştır.Fatih Sultan Mehmet in İstanbulu fethinden sonra Ayasofya camiye çevrilir ilk iş olarak ahşap minare ilavesiyle göz hizasında bulunan bazı figürler beyaz badana ile kapatılır.1 Haziran Cuma günü de Ayasofya da ilk ezan sesi duyulur ,Akşemsettin tarafından Fatih Sultan Mehmet adına hutbe okunur ve cemaatla Cuma namazı kılınır.Ayasofya Osmanlının gözbebeği olur sultanlar kadir gecesinde mutlaka Ayasofya da namazlarını eda ederdi.Her Osmanlı padişahı Ayasofya ya önemli katkılarda bulunmuş Ayasofyanın ihtişamına yaraşan çabalar içinde olmuşlardır.Kanuni Budan Seferinden dönerken bir kilise de bulunan tunç şamdanları getirip Ayasofyaya koydurmuştur.Sultan Abdülmecit zamanın da 1847-1851 yılları arasında mimar Fossadi tarafından restorasyon yapılarak bu günkü hünkar mahfili Ayasofyaya ilave edilmiştir.Kubbe de yer alan Nur Suresinin 35. Ayeti ile “Allah” ,”Muhammet” ,”Ebubekir”,”Ömer”,”Osman”,”Ali”, “Hasan”,”Hüseyin”isimli dünyanın en büyük Celi hüsnühatları Kazasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılmış merhum kendi imzasını da”Su damlası”biçimiyle Kerbala şehidi Hazreti Hüseyin için dökülen gözyaşını temsilen böyle bir imza ile simgelemiştir.

İstanbul un 1918 de işgali sırasında Fransız askerlerinin Ayasofyayı alarak kiliseye çevirmek için hazırlıklar yaptığı duyulur Binbaşı Tevfik Bey Ayasofya da tahkimat yapar toplar yerleştirir “Çekilin” emrini aldığın da Ayasofya yı teslim etmektense havaya uçuracağını bildirince Fransızlar bu elim işe cüret bile edemez.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte yapılan değişikliklerden Ayasofya da  etkilenir 24.11.1934 tarihinde 2-1589 sayılı kararname ile Ayasofya müzeye  dönüştürülür.”Kiliseden camiye çevrilirken ismiyle ,dokusuyla ,mozaikleriyle korunmuş olan Ayasofya müzeye dönüştürülürken cami karakterine dair ne varsa sökülmüştür.Rahleler,asma kandiller,kandil arası süsler,sakalı şerif,Kuran ı Kerim çekmeceleri,yazı levhaları ,sandık saatler,birkaçının dışında bütün halılar kaldırılmıştır”.(sh.230)Peki devasa hat levhalarına ne olmuştur?Onların akibeti kitabın ilerleyen sayfalarında sizleri bekliyor.

Kitap kendi bağlamında ilginç bilgiler taşıyor ama ilerleyen yıllarda Ayasofya ile ilgili yapılan toplumsal etkinliklerin olmaması garip ,Ayasofya için son elli yılda birbirinden farklı nice olaylar yaşandı keşke onları da bu  kitap da okuma imkanımız olsaydı.

Ayasofya nın yeniden ibadete açıldığı pervazlarından “Hu,hu” seslerini duyacağımız günlerin yakın olması dileğiyle.

Ayasofyanın Gizli Tarihi,Pelin Çift,Erhan Altunay,Beyaz Baykuş Yayınları,2016,İstanbul.