Tabi şaşırdınız, afalladınız; ‘Ne diyor bu adam!’ moduna girdiniz, aklımı yitirdiğime, kafayı yediğime kanaat getirip, hatta bunadığımı bile söylediğinizi duyar gibiyim!

Kulağım deliktir!

Epey oldu, yazılarımızın tiryakisi olduğunu söyleyen bir dostum, “Fiskeci abi, hep yereli.  Maraş’ı yazıyorsun, bir gün de ittifaklardan söz etsen, dokundursan şöyle!” söz verdiğim için ricasını kırmamak bugün ulusallara açılalım, gecelere akalım istedim.

Ha bu yazdıklarım, belki millet ittifakını oluşturan kanatların hoşuna gitmeyebilir. Ancak halkın gözü, kulağı, ağzı, burnu olduğumuzu iddia edenlerin tepkilerini, tavsiyelerini de es geçecek değilim.

Niyetim üzüm yemek, bağcı ile işim olmaz!

Hadi buyurun, buradan yakın!

*

Cumhurbaşkanı adayı kim olacak? Yahu, bırakın bu işleri, yaz var güz var, açıklanır nasıl olsa. Herkes de tavrını ona göre belirler, gardını ona göre alır.

İşin en sakıncalı ve mayınlı yanını kimse o veya bu sebepten dolayı görmüyor veya göremiyor. Millet ittifakından ayana olanlar belki de görüyorlar da, ’yıkıcı, bölücü’ yaftası yemek (siz buna isterseniz pişmiş aşa su katmak deyin) istemiyorlar, belki de çekiniyorlar ve korkuyorlar. O açıdan, herkes temkinli, herkes tehennili, herkes pürdikkat!

Cumhur ittifakının cumhurbaşkanı adayı belli. Zamanı gelince açıklanacak. Da… Millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı kim, işte o karışık.

Hem de ortaya karışık!

*

Millet ittifakı, 6 liderin ortak kararı ile cumhurbaşkanı adayını belirleyeceklermiş. Tabi bana sormuyorlar. Sorsalar, biliyorum da, neyse… Cumhur ittifakı adayını açıklamayınca, millet ittifakı da bekleme odasına çekti kendini. İşte, sürecin en tehlikeli ve tartışılıp üzerinde yoğunlaşılması gereken  nokta burası. Yani zurnanın zırt dediği yer!

Dedim ya, yazacaklarım bazılarını rahatsız edecek, bunun farkındayım. Bir kere, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun siyasi sicilleri ortada. Tek tek saymaya kalkışılırsa, işin ucu nerelere dayanır. Sütten çıkmış ak kaşık gibi geçmişleri ile ilgili hiçbir öz eleştiride bulunmuyorlar.

Sorsam, bizi Suriye bataklığına, çıkmazına kim soktu?  Bana bakmayın, alakam yok yemin billah ederim! Bir dünya soru işaretleri var kafalarda ve asıl tedirginlik de burada zaten. 

*

Bakmayın siz, kendi içlerinde bile tedirginlik varken, hadi onu bunu bir kenara koydum da, ben bu 6’lı masanın neresindeyim, bari ona açıklık getireyim de iftarınız boşa gitmesin!

Şans oyunlarıyla işim olmaz. 6’lıyı tutturmak gibi hevesim hiç olmadı. Dünya malında gözüm yok zaten. Kazandığım bana yetiyor.

Cumhur ittifakı kanadı 6’lı masanın yanında birilerinin olduğunu söylemeye çalışıyorsa, bilin ki o ben değilim. Ben beni bildim bileli bütün masalar 4 ayaklı olur, nereden çıktı 6’lı masa! Yoksa mobilya sektörü evrim mi geçirdi de benim haberim yok!

*

Hele bekleyin, daha vakit çok. O zamana kadar köprülerin altından hangi sular akar, hangi taşlar yerinden oynar, hangi yıldız kayar yüceden yüceden, ülkenin bu günlere gelmesindeki sorumluluktan kaçanlar, sütten çıkmış ak kaşık pozisyonuna bürünenler, beni 6’lımasanın bir parçası olarak görmesinler!

Dedim ya, şans oyunlarıyla işim olmaz. Zaten şans oyunlarında 6’lıyı tutturursam, beni Maraş’ta göremezsiniz!

Çeker giderim buralardan! Manşet Gazetesi’ne zayi ilanı verseniz, nafile!