Kahramanmaraş’ın gelmiş geçmiş yetiştirdiği ender insanlardan biri olan ve bilgi, donanım, tecrübesiyle kentin ansiklopedisi konumunda bulunan 67 yaşındaki Zekeriya Bitmiş, koca ömrüne sığdırdığı onca yılın detaylarını gazetemize anlattı.

Kahramanmaraş’ta 1950’li-60’lı yıllarda kentin önde gelen iş adamlarından olan Zekeriya Bitmiş, 67 yıllık yaşamında edindiği bilgisi, donanımı ve tecrübesini sadece Manşet Gazetesi’ne anlattı. O zamanlar Kıbrıs Meydanı’nda babasının bakırcılık ve çırçır fabrikası olan ve okulu bırakarak iş hayatına atılan Bitmiş, böylece Kahramanmaraş’tan dünyaya açılacak iş adamı kimliğine de ilk adımı atmış oldu. Aynı zamanda 30 yıl önce o zamanlar İstanbul merkezli faaliyet gösteren Star Gazetesi’nin bölge muhabirliğini de yapan Bitmiş, İş adamı kimliğiyle tanınmasının yanı sıra gazetecilik kimliği ile de ön plana çıkıyor. 67 yıllık ömrüne sığdırdığı onlarca başarıyı, anısını bizimle paylaşan Bitmiş, bu hafta 1965’li yıllardaki o zamanki adıyla Kahramanmaraş Belediye Çarşısı’nı yani Kapalı Çarşı’yı anlattı.

İşte Zekeriya Bitmiş’in ağzından 1965 yıllarında ki Kahramanmaraş Belediye Çarşısı;

BELEDİYE ÇARŞISI’NIN BİLİNMEYEN YÖNLERİ
Kahramanmaraş Belediye Çarşısı’nın bilinmeyen yönlerinin olduğunu ifade eden Bitmiş, “Çarşı girişi doğu girişinde mis gibi kekik nane kokardı. Samsası sucuğu bastık, beştik kırması gün pekmezi kokar. Attarlarda ne ararsan her türlü yiyecek olurdu. Özellikle de vazgeçilmezimiz olan tarhana satıcılarıyla hareketlerin başlangıç noktasındadır. Biraz ilerleyince çarşı başı fırınından çıkan açık ekmekler ve çörekleri var. İnsanın iştahını açan fırının önünde tezgâhını kuran lahmacunu Köroğlu’nun pervazı içine atıp ta eline bir dürüm vermesi mükemmeldi. Sırf bu yüzden bol soğanlı lahmacunu yemek için insanlar kuyruğa geçerdi. Buradan sonra Ferah Pastanesiyle karşılaşırdın. Vitrine koymuş olduğu tereyağlı bol fıstıklı tatlı çok şahane görünürdü. Mevsim yaz ise kaşıkta ses getiren dondurması öyle bir iştah açıcı görünürdü ki seni Ferah pastanesinin içine sürüklerdi. Dört adet baklava yanında mekik şeklinde dondurması başlarsın yemeye. İnanın boğazınızdan mideye varıncaya kadar öyle mutlu eder ki bütün iç organların bandosuz düğün yapar ve bin bir şükrederek, ferah pastanesinden ayrılırsınız. Daha sonra bir de bakarsınız ki rahatlatan, insanın zihnini açan bir koku gelir. Sonra o kokuyu takip edersin ve kendini Mahmut Ayhan ağabeyimizin dükkânının önünde bulursun. Orada insan kalabalığını aralarsın ki kahve değirmeninin çalıştığını görürsün. İnsanlar o makinenin çektiği kahveyi içebilmek için sıraya girerlerdi. Fakat o kahveden en fazla 200 gram içebilirdiniz. Kahveyi içtikten sonra insanlar orada mutlu şekilde ayrılırlardı. Önceden sevgi saygı daha güzeldi. Ölenlere Allah’tan rahmet kalanlara da uzun ömürler diliyorum” dedi.

CUMHURİYET LOKANTASI…
O zamanlarda Cumhuriyet lokantası adında meşhur olan ve tarih kokanın olduğundan bahseden Bitmiş, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Kahvenin hemen ardından kendini meşhur tarihten kalma yüzlerce dükkânı olan ve 60 yılda bir daha eşi olmayan bir Cumhuriyet lokantası karşılardı. Ben herkes gibi boğazını sevenlerdenim. Benim damak tadım eşi olmayan bir damak tadını çok iyi bilir. Bunu kentteki tüm lokantacılar, pastaneciler, çorbacılar çok iyi bilir. O dönemlerde lokantaları unutmak mümkün değil. Kuşbaşı, ekşili kebap, yoğurtlu kebap, domatesli kebap, alinazik şimdilerde tarihe karıştı. Bu kebap çeşitlerini aynı kıvamda yapan bir lokantacı veya kebapçı varsa oraya gidelim, yiyelim. Daha bitmedi mekik şeklinde yapılan dondurma ve havuç dilimi, hele ısırdıkça fıs diyen çıkan sesleri duymak ben ve benim gibiler için artık bir hatıra olarak kalmıştır. Özellikle de Cumhuriyet Lokantasının yapmış olduğu künefe harikaydı. Şimdi merak ediyorum. Bu tarihi lokantada usta, kalfa ve sahipleri yüzde 99 ölmüştür. Şimdi soruyorum. Bu ustanın hiç mi çırakları yoktu da bu yiyeceklerden şimdilerde mahrum kaldık. Bunun yanında arif şekerlemenin yeni çıkmış kurabiyeleriyle beraber büyük bir haz alırsın. Oradan Ulu camiye gider namazını kılar ve sonrada evini bulursun.”

Haber: Emre Akkış