YING-YANG öğretisini duymuşsunuzdur. Güney Kore bayrağına da ilham olan bu öğretinin sembolü, yapboz gibi birbirini tamamlayan iki sembolden ibarettir. Bu sembollerden biri olan YING, negatif enerjiyi, ölümü, karanlığı, ateşi simgelerken; YANG, aydınlığı ve yaşamı simgeler. Bu zıt enerjilerin bir arada olması da değişimi ve dinamizmi beraberinde getirir.

Son zamanlarda ülkemizde yaşanan ekonomik hadiseler aklıma işte bu zıtlıkların dengesi öğretisini getirdi. Gazetelerin ekonomi sayfaları, sosyal medya veya televizyonda bir hafta içerisinde ekonomik anlamda olumlu yorumlayacağımız haberler aldığımız gibi olumsuz yorumlanacak haberler de almaktayız.

Örneğin geçen hafta, sıkıntılı bir 2016’ya rağmen %2,9 büyüyebilen Türkiye haberine sevinirken, birkaç gün sonra enflasyonun sekiz yılın en yüksek seviyesine ulaştığı haberini alınca yüzümüz düştü. %11,29’luk enflasyon haberi, en büyük kabusu “Enflasyon Canavarı” olan ülkemiz vatandaşları için endişe verici bir durum. Enflasyonun bu denli tırmanmasının aslında iki temel sebebi var. Hemen kısaca belirtelim:

  • Gıda fiyatları geçtiğimiz yıllara göre en yüksek seviyede. Yükselişin temel faktörü iç talepteki canlılık ve gıda ithalatı. Tam olarak “talep edilen miktar arttıkça malın fiyatı artar” durumu yaşanıyor ülkemizde. Yani halkımız yoğun olarak tüketmekte. Bu durum gıda fiyatlarını yükseltiyor (YING) ama öte yandan, üretilenin tüketilmesi anlamına geldiği için ülkemizin büyümesine katkıda bulunuyor (YANG).

  • Yıllık üretici fiyat endeksi, geçen yılların üzerinde seyrediyor. Sebep gayet aşikar: kurların yükselmesi, bir de üzerine emtia(hammadde) fiyatının yükselmesi, beraberinde sanayicin ürettiği ürünün maliyetini arttırıyor. Haliyle o da bunu satışta birim fiyata yansıtıyor.

En önemli ilkelerinden birisi fiyat istikrarı sağlamak olan T.C. Merkez Bankası (TCMB), enflasyonu 2016 yılı boyunca hep takip etti ve bu yükselişi önlemek için çeşitli adımlar attı. Bunlardan en önemlisi ise faizleri arttırmak oldu. İşleyiş şu şekilde gerçekleşiyor: Piyasadaki para arttı --> Para değersizleşmeye başladı (enflasyon) --> Piyasadaki tansiyonu düşürmek için paraya ulaşımı zorlaştırdı (faizler arttırıldı) --> enflasyon bir nebze dizginlendi. Yeni evlenen bir çiftin gözünden ya da işletme sermayesine ihtiyaç duyan bir kobi gözünden bu olay tam olarak “YING” sınıfına girerken, yüksek tutarlı mevduatını, dövizden Türk Lirasına dönüp bankadan getiri sağlamak isteyen yabancı gözünden “YANG” sınıfına girer. Tabi bu yabancı, dövizini bozduğu için ülkemizdeki dövizin miktarını çoğaltır. Çok olanın değeri düşer ve bizim paramız dövize karşı değerlenmiş olur ve bu da “YANG” bir durumdur.

Son olarak, 2017’ye damgasını vuran “YING” hadisesi olan, dövizlerdeki aşırı artışın ve Türk Lirası’ndaki yüksek değer kaybının yanında bir “YANG” hadisesi olan 2017 Dış Ticaret Beklenti Anketi sonuçlarından bahsedelim. Benim de anketörlerinden biri olduğum, Ekonomi Bakanlığı’nın düzenlediği bu anketin sonuçlarına göre, bu sene ülkemizdeki üreticilerin ithalat beklentisi 2 puan artarken ihracat beklentisi 16 puan arttı. Nötr seviyenin 100 kabul edildiği beklentilere göre, 2017 ilk çeyreğinde ihracat için 109 olan beklenti, 2017 ikinci çeyreği için 124’e çıktı. Bu rakam, 2015’ten bu yana olan en yüksek beklenti. Umarım ki 2017’de bu yükselen kur ortamında beklentiler gerçekleşir ve hem ihracatçı için hem de bu vesileyle cari açığını azaltabilecek ülkemiz için “YANG” bir hadise gerçekleşir. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.