Varlığın künhüne vakıf olmanın kendine özgü bir yolu yordamı vardır. Sözümüz gönül e hitap etmekte olup gayrı ya diyecek bir lafımız olamaz .

Akılı başta olanlar nerede?

Elimizde fener gün ışığında dolaşıp duruyor sözün pazarında hikmet tezgahı açıyoruz.Yol böyle edep, erkan , çile ,insanı bilmek bulmak bağlamında ilmek ilmek dokuyoruz. Yunus Emre bunu şöyle dile getiriyordu hamdım,yandım , piştim.

Nasıl oluyor?

Kendimize dönerek bazı işaret levhalarını tespit etmemiz gerekiyor onları şöyle sıralayalım; ilgi , şüphe , zan , inanç , iman.Merak uyandıran hayatın sırlarına elimizle dokunmanın erdemine inanmalıyız önce .Başta kendi varlığımız olmak üzere diğer varlıkları ilgi ile takip ederek buradan hareket ederek yeni dünyaların sırlarını keşfetmeliyiz .Yaşımız ne olursa olsun muhakkak öğrenilecek olgular vardır .Vurdumduymaz ,kapalı,iki lafı bir araya getiremeyen , kendine ve aleme kapalı olan insanın merhale alması imkansızdır . Cevval bir akıl , çelik irade ve öğrenme aşkı insanı polatlandıracak ve hikmete gark edecektir.

Yunus Emre diliyle şöyle desek

‘ Ben bu canı canana

Kurban etsem gerektir

Dost aşkını sineme

Mihman etsem gerektir

Mest ede aşkı beni

Bırakıp aklı canı

Geçip kevnü mekanı

Seyran etsem gerektir ‘

İlahilerde bulduğumuz derin hikmetleri sadece dünün dünyasını ait zannetmemeliyiz . Hayatı yorumlamada köklerden yararlanmanın meydana getirdiği bu anlayış sanki eski olursa değerli olur fikrine yol açmakta bundan da zaman zaman olumsuz düşünceler çıkabilmektedir.

Tarih bilgisi şart.

Yazılı tarih bizi altı bin yıl öncesine götürür , geçen sürecin insanoğluna neler kattığını öğretir . İki bin yıllık sözlü kültürü buna ilave edecek olursak insanlık için sekiz bin yıl gibi bir kronolojik zaman dilimine sahib olduğumuzu söyleyebiliriz. Geçen sekiz binyılda neler olup neler bitti , hangi evrelerden bu güne geldik , yaşamın bize sunduğu imkanlarla barışık bir hayatımız oldu mu?

Sorularla dolu hayatın içine kendimizi ilgilendirecek gerçekçi sorular katmak zorundayız yoksa bilgi kirliliği önümüzü kapatacak varlığımıza gizlenen o hikmete ulaşmamız mümkün olmayacaktır.

Dört önemli ilkeyi sıralamak istiyorum .

  1. Hikmet

  2. Adalet

  3. Cesaret

  4. İffet

Ülkemiz genelinde oluşturulan fikir hareketlerinin düzeysizliğine şaşırmıyorum . Dağarcığında malumat olan aklı evvellerin incir çekirdeğini doldurmayan şorlarına artık bir dur demenin vakti geldi .Bilgi düzeyinin hayatla örtüşmeye başladığı bazen da hayatın önüne düşüp yol gösterici olmaya başladığı günlere ulaştık . Düne kadar kendimize konu edindiğimiz mevzuların ne gereksiz işler olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz . Japonya modeli ile yatıp kalkan insanlar vardı şimdi onlar nere de?İnsanımızı kendi olmaya davet etmek varken yolu uzatıp Japonya ya kadar insanımızı yormanın ne gereği vardı?