Zaten zar zor ayakta duruyordu, zaten haftada, onbeş gün veya ayda bir çıkan yerel gazeteler (günlükleri saymıyorum, onlar ayrı) birbirinin kopyası olması ötesinde, özel haber ve köşe yazılarından da mahrum çıkınca, vatandaş başlığına bakıp yorum yapmaya, alt tarafında ne var ne yok okumadan, incelemeden elinin tersi ile kenara itince, ‘Tamam dedik, yerel yazılı basın sizlere ömür!’

Aynı şey ulusal basın için de geçerli. Dikkat edin, en çok okunan gazete SÖZCÜ, diğerleri nal topluyor, yerlerde sürünüyor. Günlük 15-20-30-50 patlasa, en kabadayısı, basının amiral gemisi olduklarını ileri sürenler, iddia edenler dahil, 150 bini zor bulan ulusal gazeteler, resmi ilan olmasa, ayrıcalıklı reklamları da olmasa kapatacaklar ama sabrediyorlar, neyi bekliyorlarsa…

*

Neyse ne. Bize ne ulusala basından!

Ancak artık tüm dünya, tüm Türkiye ve buna ilave olarak şehrimde yayın hayatını sürdürmeye çalışan, emek veren, ekmek yemek isteyen dostlarım, youtube üzerinden yayına başladılar.

Bu şehirde internet televizyonu adı altında ilk yayını Kanal Maraş başlattı. Özellikle ‘Memmed abi…’ repliği ile popüler hale geldi.

Tabi herkesin alanı, kulvarı, yayın dili ve müşterisi farklı.

Birbirini takip eden arkadaşlarımız, pandemiden kaynaklanan iş ve aş kayıplarını telafi etme anlamında, kendilerini yenileyerek, dijital yayının nimetlerinden yararlanarak, belki de daha fazla kimseye ulaşmayı hedeflemiş olsa gerekler, kulvarı değiştirdiler, hedefi başka güzergahlara çevirdiler.

Hepsi de evlerine ekmek götürmek düşüncesiyle hareket ettiler.

*

Siz buna ekonomik ve sosyal mecburiyeti de ekleyebilirsiniz. Çünkü insanlar günlük yaşamlarında, ki buna siyaset de dahil, ticarette de kendinizi yenilemezseniz, değiştirmezseniz, sizi değiştirirler.

Kural bu ve bu kadar da katı.

Hal böyle iken, bu zincire eklenen belki de en güçlü halka KENT KULİSİ oldu.

Senelerin gazetecisi sevgili Neşe Yıldızhan ile trendi yükselen Sibel Atıcı’nın sunumları ve birbirinden kaliteli konukları ile kent gündemine damgalarını vururken, Tivi46 da kendi çapında, kendi ekseninde başarılı olmak için çaba gösteriyor ve de izleniyor.

Demem o ki, şimdi moda yazılı basın değil, sosyal medya, biri diğer adıyla dijital yayın. Youtube üzerinden gerçekleşen canlı yayınların müşterisi daha çok olunca, bir ara ben de düşünmedim değil. Sonra kendi kendime kızdım, ‘Oğlum Fiskeci otur oturduğun yerde, bu işi dört dörtlük yapanlar varken, işine bak, gazeteni çıkart!’ diyen içimdeki sese kulak verdim, KİMLİK ile yola devam kararı aldım.

Neticede kalite kalıcı…

Hepsine başarılar, Allah hepsinin de işlerini rast getirsin!