Yaşar Doğu Hoca ile 1960 yılında Roma Olimpiyatları için Ankara’ya bizi kampa aldılar. Yaşar Doğu ve Celal Atik’i orada ta­nıdım. Yaşar Doğu ile ilgili bir hatıram. Biz İran’a güreş için gidece­ğiz. Bugünkü 19 Mayıs Spor Kompleksi içerisinde idman yaptık yol­da bize nasihat ederken. İşte, İranlıları şöyle yeneceksiniz sizden iyi değiller rahat yenersiniz falan derken.... Ben, çocukluğun verdiği heyecanla, “Biz, İranlıları yeneceğiz ve maf edeceğiz!” şeklinde yanlış bir söz ettim. Bunu duyan Yaşar Hoca: “Esenceli, öyle konuşma. Sporcuya öyle konuşmak yakışmaz.” dedi. Bu ilk birlikteliğimizden itibaren, Hocam vefat edene kadar hep beraberdik. O, Türk güreşinde eşi bulunmaz ve yeri doldurulamaz bir insandı. Ahlâk olarak Yaşar Doğu ile Celal Atik pek birbirine benzemezdi. Celal Atik, çok yiğit bir insandı. Ünü şanı çok severdi herkese yardım eden bir baba adamdı.

Yaşar Doğu ile ne zaman ve nerede tanıştınız?

Türk güreşinin gerçek mimarı, hocaların Hocası olarak ben, Yaşar Doğu hocamı söylüyorum. O, müşfik, sevecen bir anne baba kadar insana yakın; dili tatlı gerçek bir antrenör idi. Bugün Türk güreşinde bir ekmek yiyen insan varsa şampiyonlar varsa bilin ki, onların hepsinde Yaşar Hocamın alın teri vardır. 

YAŞAR DOĞUNUN TALEBESİ (Bekir BÖKE)

Ben Yaşar Hocam ile 1949 yıllarda Asker iken tanıştım. Jandarma idim. Bana, antrenman izni aldı ve kendi güreş kulübüne aldı. Hatta ilk defa, Yaşar Doğu bana iş kapısını açan insandır. Türkiye şampiyonalarında Yaşar Hoca, 87 kg da şampiyon olurdu. Ben, o zamanlar 73 kiloda güreşiyordum. Bir Türkiye şampi­yonasında Celal Atik, Necati Morgül’e yenildi ben de onu yenerek birinci ol­dum. Milli takım kampında ise M. Ali Üstündağ ile seçme yaptım. Kaç kez yen­diğim güreşçi kardeşimi heyecandan bu sefer yenemedim ve berabere kaldım. Eskiden beraberlik halinde güreşçiler tartılırdı ve az gelen kimse takıma alı­nırdı. Ben M. Ali Üstündağ’dan 50 gram (Elli gram) fazla geldim ve maalesef Olimpiyat kadrosuna giremedim. Hedefim, 1952 olimpiyatları idi; ama nasip olmadı. 

Yaşar Hoca ile ilgili aklınızda kalan bir anınızı anlatır mısınız?

Biz, Kahramanmaraş’ta yetiştiğimiz için Kahramanmaraş’ta bir güreşte birin­ci olmayı bir Dünya şampiyonluğu gibi görürdük. Bir gün milli takımda Rah­metli Hocam için: “Hocam, Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonu; ama hiç Kahramanmaraş’ta birinci oldu mu?” diye bir söz söylemiştim. Rahmet olasıca Hocam, ara sıra beni çağırır: “Bekir demek, Kahramanmaraş’ ta birinci olmak Dünya şampiyonu olmaktan zormuş öyle mi?” diye, hep bana takılır ve gülerdi.

Yaşar Doğu’nun antrenörlük yaptığı dönemlerde yanında çalıştınız mı?

Çok sevdiğim Yaşar Hoca’nın kurmuş olduğu takımda yer aldım onun güreşçi­si idim. İnsanlığına doyum olmayan Hocamızın kaybı Türk güreşi için inanıl­maz bir kayıp olmuş; adeta Türk güreşinin babası öldü, diyebilirim. 1952 yılı­na kadar yanında çalıştım.