Yaşar Hocasının bir diğer şampiyonu Mahmut ATALAY

Yaşar Doğu’nun hocalığına doyamayan öğrencisi Mahmut Atalay, Doğu’ya duydukları sevgiyle disiplini tanıdıklarını belirtiyor. Öğrencisi, Hocasını anlatıyor; “Yaşar Doğu benim 2 yıl hocalığımı yaptı. Valla ben onun hocalığına doyamadım. Bizim her şeyimizle ilgilenirdi. Yatış ve kalkış saatlerimiz büyük önem ta­şırdı. Saat 22. 00’da yatar, erkenden kalkardık. Yatma­dan önce bize kendi elleriyle ballı süt hazırlar ve yine bize kendisi içirirdi. Akşamları susadık diyelim nere­den bulur buluşturur bilmiyorum ama, bize portakal so­yar getirirdi. Yani Yaşar Hoca’nın bize harcadığı emek­leri anlatmakla bitiremem. Biz de güreşi bırakıp ant­renörlük yapmaya başladığımızda her zaman onun izin­den gitmeye çalıştık.

O’nun Lügatında “Yenilmek” Diye Bir Sözcük Yoktu

Yaşar Hoca’nın yenilgiye hiçbir zaman tahammülü olmadı. Ne kendisinin ne de çalıştırdığı sporcuların yenilmesini hazmedemezdi. Zaten başarısızlık sözcüğü onun lügatinde hiçbir zaman yer almadı. Tanıdığım kadarıyla çok mükemmeliyet­çi bir insandı. Türk güreşi için gerçekten çok çalıştı. Gerek aktif spor yaşamı döne­minde gerekse sonrasında. Yaşar Doğu için Türk güreşine atalık yaptı desek yanlış olmaz. Pek çok insanın elinden tutup şampiyon olmalarını sağladı. Çalışmaların­dan hiç taviz vermezdi. Sürekli disiplin içinde hareket eder ve en çok antrenmanları aksatmamıza kızardı.

Kamplarda Hepimizi Yatırır Öyle Yatardı

Biz yalnızca antrenman salonunda değil, Yaşar Hoca’dan çekindiğimiz için özel yaşantımızda bile hareketlerimize dikkat ederdik. Hatta hiç unutmuyorum, durakta beklerken bile düzgün durmaya özen gösterirdik. Çünkü Yaşar Hoca’nın her an nereden çıkacağı belli olmazdı ve bizler onda kötü bir izlenim bırakmak is­temezdik. Kendisini sevdiğimiz ölçüde büyük saygı da duyardık.

Kamp dönemlerinde gece yarılarına kadar yatmazdı. Saat ikilere, üçlere kadar oturur ve bizlerin uyuduğundan emin olmak isterdi. Hepimizin ışıklarının sönme­sini bekler, sonrasında da tek tek odalarımızı kontrol edip kaçanların peşine düşer­di. Kendisini çok sever, saygı duyar bir o kadar da korkardık. Ama başımız sıkış­tığında gittiğimiz tek insandı da. Bizim güreş dışında bir sporla ilgilenmemizi pek istemezdi. Bazen arkadaşlarla aramızda futbol ya da basketbol oynadığımız dö­nemler olurdu. Biz bundan büyük zevk alırdık; ama Yaşar Hoca çok kızardı. Sa­katlanacağız diye korkar ve oynamamıza engel olurdu. Çünkü biz oynarken itişip kakışır hiç kural tanımazdık.