Adem topraktan yaratılıp da ondan bir parçadan havva yaratılınca Allah meleklerine ona secde etmelerini emretti. Melekler emre uyarken meleklerin hocası Şeytan isyan etti ve “ben ateşten yaratıldım, topraktan yaratılan bir canlıya secde etmem” diyerek kendi ve bizler için karanlık bir yolun kapılarını açtı. Zaten Ademle Havva'nın cennetten kovulmalarının sebebi de Allah'ın yasakladığı meyveden şeytanın vesveseleriyle yiyerek emre karşı gelmeleriydi. Allah her zaman herşeyi ince dengeler üzerine kurmakta ve bizlerden de bunları anlayarak kendine ulaşmamızı beklemekte. Şeytanı Ademle, Ademi meyveyle, Dünya'yı Ortadoğuyla, Amerikayı Trump'la, Rusya'yı soğukla, Türkiye'yi Fetö, PKK ve diğerleriyle sınamakta...  Tatsız, kokusuz,renksiz bir şeyin günümüz dünyasında hiçbir değeri olmamasına karşın, suyun bu özellikleri olmasına rağmen yaşam için vazgeçilmez bir olgu olarak yaratılması düşündürücü. Keşke şeytan yaradana itaat etseydi, keşke adem bizler gibi şeytana ve nefsine uymayıp o meyveyi yemeseydi de bizler direkt cennet ehli olsaydık. Ama asıl yolculuğumuzun Dünya seyahati olduğu daha biz yaratılmadan belliydi tabi. Artık Dünya sınavını iyi verip yasak meyvelerden uzak durarak ve emirlere uyarak üç günlük dünya hayatımızı iyi geçirmekten başka yapacak bişey yok. Rahmet peygamberinin yaşantısına azıcık dem tutabilse dünya, şimdiki kaos halinden eser kalmayacak haberleri yok. Enerji kaynaklarını paylaşsalar, ortak konsorsiyumlar kursalar, ortadoğuya yağdırdıkları bombaların parasıyla kaç Afrika ülkesi açlıktan kurtulur ihya olurdu acaba. Hep düşmanlık, hep gözyaşı, hep kaos... Derin Dünya dedikleri ve bir çok ülkenin içinde bulunan kan düşkünü, gözünü para bürümüş, kalbi çoktan kararmışların Dünya'yı bu hale getirmelerine bütün halklar göz yumuyor ne yazık ki. Komplo teorilerinde bahsi geçen Dünya'yı beş aile yönetiyor sözünün gerçekliği bir çok kez ispatlandı artık. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi Dünya 5'ten büyük...  Trump'ın Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı'na seçilmesi Dünya'yı şoka soktu. Nedeni farklı bakış açısı, dik çıkışları ve bazı açıklamaları. Ama işin ilginç yanı derin amerikanın desteklediği Clinton'ın nasıl seçilemediği. Yıllardır borularını öttüren oligarşik düzene bir dur diyebileceği ümidini taşıdığım Trump, ya dünyanın yeni kaos başkanı ya da olumlu zamanlara açılan kapıların mimarı olacak bunu da zaman gösterecek. Neden Amerika'dan bahsediyorum, çünkü ne kadar sallansa da hala süper güç, hala dünyanın her şeyine yön veren bir virtüöz... Keşke Amerika Birleşik Devletleri her şeyini örnek aldığı Osmanlı İmparatorluğu'nun adalet, iyilik mazlumun yanında zalimin karşısında duran özelliklerini de yönetimine ışık olarak alsa da dünyayı kaosa sürüklemek yerine düzene koyan bir abi olma yoluna bir an önce girse. Ne güzel olmaz mı! Ama zaman her şeyi açığa çıkaracak yeniden. İçte ve dışta bu kadar düşmanla uğraşan Türkiye ayakta kalmaya, inancının ve imanının ışığıyla karanlık yolları aydınlatmaya, mazlumun yanında haksızlığın karşısında var gücüyle durmaya ve büyümeye devam edecek. Muhtaç olduğu kudretin damarlarındaki asil kanda ve yüreğindeki imanda olduğunu anlamış Yeni Türkiye'nin atalarından gelen ince zekayı da kullanarak geleceğin yeni süper gücü ve belki de yeni Osmanlısı olmasını belki de hiç bir güç engelmeyemeyecek. Malum “beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır.”

 Beklenen güzel günlerin tüm dünya için bir an önce gelmesi ümidiyle....