Zamanın akışı ile birlikte, dünyadaki tüm insanlar büyük ve devasa bir gemide, hayat yolunda yol almaktadır. Biz bu gerçeği kabul etsek de etmesek de, dünyanın herhangi bir köşesindeki olay, en uç noktadaki bir insanı da etkilemektedir. Bu geminin uyum içerisinde, huzurla, korkusuzca, mutlu insanları taşıyarak yol alabilmesi için, yardımlaşma ve dayanışma, her zamankinden daha fazla önem arz etmektedir. Bizim örf, adet ve geleneklerimizde yardımlaşma ve dayanışma; toplum bireyleri arasında toplumu oluşturan birey ve grupların, toplum bütünlüğünü korumak, devamını sağlamak için birbirlerine yaptıkları her tür maddi ve manevi destek olarak bilinmektedir. Değişen şartlar ve teknolojik gelişmeler nedeniyle bugün bu kavram kapsamı genişlemiş ve tüm insanlığı içine almıştır. Paylaşma; nimetleri, doğayı zamanı, işi, aşı, enerjiyi, tüm dünyayı paylaşmak, insan olmanın ilk koşuludur. Hiç kuşkusuz bu duygu her zamankinden daha fazla anlam ve önem kazanmıştır.

Sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın en üst düzeyde olduğu toplumlar; ahenkli, uyumlu düzenli, barış içinde yaşarlar. Burada bireyler ve kurumlar dengeli, mutludurlar. Sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın gelişmemiş olduğu toplumlarda ise yaşam kalitesi, ahenk, uyum, huzur, insan sağlığı ve birçok sosyal gelişim zaafa uğramıştır. Yaptığım araştırmalara göre çok sayıda bilim insanı yardımlaşma ve dayanışmayı övmüş önemini vurgulamışlardır.