Bu başlık benim değil. Mesele araç muayene istasyonları ama başlık ve eleştirinin yüzde doksan dokuzu gazeteci-yazar Murat Muratoğlu’nun… (15 Mart)

Aracınız varsa, iki senede bir götürmek zorundasınız. Aracınızın emniyeti, sağlığı ve sizin cebiniz açısından önemli çünkü!

TÜVTÜRK… Hani muayene süren dolarsa ve trafik polisi yakalarsa kallavi ceza kesilen mekanizma. İkinci yakalanışta direk araç bağlama…

Mecburen seve seve yaptırmaya…

*

Muayene istasyonları, aracınıza güven verip değer katarmış. Öyle diyorlar, öyle adlandırıyorlar. Araç muayene ücreti 372 lira, egzoz gazı emisyon ölçümü de 90 lira, etti mi size 462 lira.

Öyle canım canım muayene ettikleri bile yok. Bir yerin ağrısa doktora gitsen, seksen yerini muayene eder de sonra ilaç verir, bir de çay-kahve ısmarlar üzerine.

Araç muayene istasyonlarında bu yok, bir saat sıradan sonra ağırlıklı olarak el ve göz kontrolü içeren 10 dakikalık operasyon.

Veriyorsun aracı, kesiyorlar aslan gibi haracı…

*

Kahramanmaraş’ta da var, milletin dediklerine bakılırsa tam bir soygun düzeni. Sistem iyi kurulmuş, harika işliyor! Sistem araç sahiplerini yiyor, yiyor da yiyor…

Tam bir işkence düzeni. Bir de şehir merkezlerine istasyon kurmazlar, koymazlar. Kalabalıklar Allah için! Eh, maşallah memlekette adamdan çok araba var, ye Memmet ye! Paranla işkence çekiyorsun dediğim ondan. Rakipleri de yok, rekabet de olmayınca, tek kalem, tek adres, tek patron… Bildiğin inhisar, yani yeni adıyla tekel…

Hadi, sıradaki gelsin! Para gerek!

Yaklaşık 500 lira, iyi para valla şu zamanda. Eh, millet boşuna mı Narlı’ya gidiyor. Belki para aynı ama günlerce, saatlerce sıra beklemiyorsun orada da. Bir kaş, bir göz, belki 2 dakika, ‘tamam şekerim, ver parayı, al arabanı, işlem tamam…’ Yani beş dakkada Beşiktaş hesabı, şipşak!

İçinden söve söve veriyorsun mecburen!

Çünkü sistem tıkır tıkır işliyor!

*

Çok şımarmışlar, çok şımartılmışlardı.

Hayatımda gitmedim, çünkü arabam yok, ama gidenlerden biliyorum, çektikleri işkenceleri, yaşadıkları mezalimi duyuyorum, (köklü de dangalak değiliz herhalde) önceleri kredi kartı da kabul etmezlermiş, bastır parayı,  bul karayı misali nakit çalışırlarken, tepkilere dayanamamışlar, lütfedip kredi kartı ile de tahsilat yapmaya başlamışlar.

Öyle yerli ve milli olduklarını da sanmayın, düşünmeyin haa…

Siz bakmayın, aldanmayın TÜVTÜRK diye isim koyduklarına. TÜV’ün anlamı Almanca’da ‘Technischer Uberwachungs Verein’in kısaltılması. Türkçe anlamı TEKNİK MUAYENE BİRLİĞİ…

Başına Türk kelimesi de koyuyorlar ki, millet yerli ve milli sansın! Sansınlar da bastırsınlar paraları…

Aracı olanlar, mecburen, kanunen onların müşterisi. Aracının bağlanıp trafikten men edilmesini kim ister. Haliyle adamlar para basıyorlar, darphane gibi.

Boşuna mı kendilerinden olan ulusal gazetelere bol kepçeden ilan-reklam veriyorlar! 

Niye KİMLİK’e ilan-reklam versinler ki adamlar! Ben böyle yazı yazarsam, eleştirirsem değil, reklam, selam veya öpücük bile vermezler Allahıma kitabıma!