Ulusal bir gazetedeki köşe yazarımız, Cumartesi günü Cerattepe olayları ile ilgili yazısında; ‘Vatansever Artvin halkı ‘diye başlık atmış. Yazının içeriğinde de bölgedeki yeşilin yok edileceği ve madeni işletecek şirketin tonla para kazanacağını dile getirmiş.
Önce bilimsel gerçeklere bakalım:  Cerattepe’de milyar dolarlık altın ve bakır rezervinin olduğu dile getiriliyor. Türkiye, yılda 450 bin ton bakıra ihtiyaç duyuyor, sadece 100 bin tonunu kendi üretebiliyor. Gerisini ithal ediyor. Cerattepe, yılda 20 bin ton daha ekonomiye katkı sağlayacak. (TÜİK) verilerinde: Türkiye’nin işlenmiş hammadde pazarında Almanya'ya bağımlı olduğuna dikkat çekiliyor. İşlenmiş hammadde pazarında 1'inciliği yıllardan beri hiç kimseye kaptırmayan Almanya, yüzde 10 pay ile liderliğini koruyor. Sanayinin olmadığı bir ülkede ekonomik kalkınmadan bahsetmek hayalcilik olur.
Şimdi çevre duyarlılığına bakalım;Yetkililer bu konuda net açıklamalarda bulunuyor:'1.Kesilecek ağaç sayısının 3500 olduğu, yerine kat kat fazla ağaç dikileceği… 2.Cerattepe'de çıkarılan maden Samsun'a taşınacak ve orada işlenecek.3. Siyanür havuzu olmayacak.4. Bölgede kapalı madencilik yapılarak; madenler teleferik sistemi ile 4.5 kilometre ötedeki noktaya taşınacak.5. Kara taşımacılığı yapılmayacağı için 'Nakliye sırasında toz oluşur ve çevre dokusu zarar görür' iddiası da gerçek dışı.6. Maden sahası Cerattepe bölgesinde, su kaynakları ise Genya dağının eteklerinde. Çalışmanın yeraltı ve yer üstü su kaynaklarıyla hiçbir ilgisi yok.7. Madencilik faaliyetlerinden dolayı Artvin ve civar köylerin hiçbirinde heyelan tehlikesi oluşmayacağı bilimsel olarak tespit edildi'. Çevrecilik üzerine mangalda kül bırakmayan Almanya;   enerjisinin yüzde 50'sinden fazlasını hala kömür gibi fosil yakıtlardan sağlıyor 

24-02-2016 tarihli ‘Zenginlik kaynaklarının fakir bekçileri’ başlıklı yazımda yıllar önce yaşadığımız Bergama olaylarından bahsetmiştim. Cuma günü basında çıkan yazılarda, Cerattepe olaylarının arkasında da Alman çevrecilerin çıktığı açıklandı. Bir de içimizdeki Almanlar! Var. Bölgeye zenginlik getirecek, iş imkânı sağlayacak tesislere karşı çıkmak; yöre halkını fakirliğe mahkûm etmek ne derece vatan sevgisi ile ilişkilendirilir, anlayamadım… Karadeniz, en fazla göç veren bölgemiz… Vatanını sevmek’ üretmek, hizmet etmek, insana iş ve aş vermekle olur ‘diye düşünüyorum. İstanbul’da villalarda oturup, lüks arabalara binerek; fakir halkın geleceği ile ilgili kararlar vermek ne kolay!