Uzun ve sağlıklı yaşamanın sırrı konusunda yazılanları okumaya gayret ediyorum. Bir yandan da sağlıklı yaşlanmış insanlarla sohbet etmeye çalışıyorum. Bu sohbetlerden ilkini bu köşede paylaşmıştım (Bk. 31 Ekim 2017 tarihli yazım).

Beden ve zihin olarak “Yaş yetmiş iş bitmemiş” diyen kaliteli yaşlanmış insanlarla bu sohbetimi sürdürüp izlenimlerimi paylaşmak istiyorum…

Paylaşıma konu olacak insanların yetmiş yaş sınırını geçmiş, herhangi bir sağlık sorunu bulunmaması ve de ilaç kullanmıyor olmasına dikkat etmekteyim… Çalışmamda kişilerin beyanlarını esas aldığımı da özellikle belirtmek isterim…

Bugünkü yazımda Sayın Veli Açık’tan söz edeceğim sizlere…

Veli amcamız 1929 yılında Sarıgüzel Köyü’nde doğmuş… Allah (cc) uzun ömür versin amcamız 89 yaşında…

Kendisi ile bir öğlenden sonra camii avlusunda başlayan sohbetimiz ikindi namazına kadar sürdü…

İş hayatı

Henüz 7 yaşındayken yetim kalıyor. Annesi Meryem teyze ikinci bir evlilik yapıyor. Bir süre babalıkla birlikte yaşamış. Ancak babalık katı kalpli birisi olduğundan ayrılıp amcaoğlunun yanında kalmış...

İş yaşamını şu şekilde özetlemekte: “Her iki yerde de dağlarda koyun-keçi otlatıp, gezip durdum dağları. Yaşım biraz ilerleyince çiftçilik yaptım…”

Bu amcamız ömrünün çoğunu bedenen yapılan işlerde çalışarak geçirmiş… Sağlıklı yaşlanmanın önemli sırrı: Hareketli yaşam…

Ne yemiş ne içmiş

Beslenme alışkanlığı doğal besinlere dayanmakta: “O yıllarda bolca süt, yoğurt ve tereyağı yerdik. Ağaçlarda olan meyveleri tüketirdik. Sebze olursa da tüketirdik… Şimdi de yemek ayrımım yok. Ne olursa onu yerim. Genelde üç öğün yemek yerim…”

“Suyu ise ihtiyaç duydukça içmeye çalışıyorum…” Amcamızın su içme alışkanlığı doğru. İhtiyaç olunca içmek… Günümüzde 1,5-2,5 litre arasında su içmek öneriliyor.

“Eşim ölünce kısa süreli sigaraya başladım, ama bıraktım. Şimdi şu “otu” atıyorum…”

Bu konuda doğru yapmadığı düşüncesindeyim…

Eğitim

“Yetim büyüdük. Okuma yazma öğrenemedim. Okuyamadık… Fakat annemden ve çevremden dini eğitim aldım… Küçüklükten beri namazlarımı kılarım…”

Çevremizdeki yüksek eğitimlilerin durumunu görünce, eğitim ile sağlıklı yaşlanma arasında yüksek bir korelasyon (ilişki) olduğunu düşüncesinde değilim. Ancak eğitim bilinç/farkındalık kazandırmışsa olumlu etki yapabilir.

Birde tevekkülün ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmek isterim…

Sağlık

Veli amcanın yaşının 89 olduğunu öğrenince sağlık durumunu sordum… “Hamdolsun sağlıklıyım” dedi… Veli amcanın bu yaşta tansiyon ve şekeri bile yoktu…

Şunları da ekledi: “Hamdolsun hiçbir şikayetim yok. Gözüm görüyor, kulağım duyuyor. Şu sağ dizimde hafif bir ağrı var ama çokta önemli değil. Geçen aylarda kansızlık oldu. Doktora gittim, ilaç iğne derken düzeldim. Şeker ve tansiyon sorunum yok…”

“Yatsı namazını kılınca yatar, sabah ezanı ile kalkarım. Gündüzleri çok uyumam. Hafızasını anlamak için siyasileri soruyorum… Menderesi hatırlıyor… Günümüz siyasetçilerini soruyorum onları da hatırlıyor…

Sosyal yaşam…

“Oğlum ve ailesi ile birlikte kalmaktayım, namazlar için camiye gelirim” diyor.

O esnada yaşlı bir amcamız daha geldi… İki yaşlı insan sevgi ile kucaklaştılar. Onun da yaşı 80’i geçmiş…

Sağlıklı kalmak için sosyal ortam önemsenmesi gereken bir durum…

Önerileri

-Uzun yaşamak için “Rahat yaşa, kimseye/bir şeye çokta tebelleş olma;  eline, diline ve beline sahip ol” önerisini yapıyor…

Tebelleş, Kahramanmaraş’ta özellikle yaşlılar arasında kullanılan bir kelimedir…Tebelleş, istenmediği hâlde, birinden veya bir yerden ayrılmayan, gitmeyen, musallat olan anlamındadır. Musallat, bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşen kimsedir.

Veli amca haklı! Bazı şeylerin/insanların üzerine gerek sevgide gerek düşmanlıkta bu kadar düşmek doğru mu?

Cevabınız nasıl kaliteli yaşlanabilirim sorusuna verdiğiniz karşılıktır…

Son söz: Nasıl düşünürseniz o şekilde yaşlanırsınız…