Üniversite tercihleri 26 Temmuz tarihinde (yarın) sona erecek. LYS sonuçlarının açıklanıp, tercihlerin başlaması ile birlikte konu ile ilgili düşüncelerimi geçen hafta gazeteniz “MANŞET” vasıtasıyla sizlerle paylaşmıştım.

Elbette adayların bir ömür boyu yapmak istedikleri mesleği seçmeleri kolay değildir. Lise son sınıf öğrencisi olan birçok genç tercihleri yaptığı dönemde ne iş yapmak istediğini tam olarak bil(e)memektedir.

Bu tercihlerde çok sayıda faktör göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, meslek veya işin hangi mekânda icra edileceği bu faktörlerden birisidir. Şöyle ki bazı bireyler sekreterler gibi kapalı bir ortamda (ofiste) çalışmayı, kimileri ise orman ve ziraat mühendisleri gibi açık arazide olmayı tercih edebilir. Bir başka faktörde meslek/iş hayatında insanlarla iletişimin yoğunluğudur (sıklığı). Örneğin tıp doktoru diğer kişilerle daha fazla ilişki kurması gerekirken, bir yazılım uzmanı daha az ilişki kurmak zorundadır.

Bu faktörler üzerinde uzun uzadıya durulabilir. Ancak öncelik durumunu dikkate alarak geçen haftaki yazımda üniversite tercihinde etkili 10 faktörü incelemiştim. Bu yazıda “İş Bulma Potansiyeli (İstihdam)” konusunun üniversite tercihlerinde önemine de dikkat çekmiştim.

Şu ifadeleri tekrar hatırlatmak istiyorum: Gençler mutlaka hayatın gerçeklerini dikkate alarak bir tercih yapmalıdır. Her şeyden önce adaylar iş bulabilme imkânı olan bölümleri tercih etmelidir. Bu durum sosyo-ekonomik durumu düşük aileler için daha da önemlidir.

Üniversite kabul edilmek ve mezuniyet sonrası istihdam konunun en dikkat edilmesi gereken kısmını teşkil etmektedir. Şimdi buna biraz daha yakından bakalım.

ÜNİVERSİTEYE ERİŞİM

Yükseköğretime erişimin 1990’lardan hele hele 2008’den sonra kolaylaşması yükseköğretimde okullaşma oranını hızla artırdı…

Yükseköğretimde YÖK’ün 2015-2016 verilerine göre ülkemizde 6.689.185 yükseköğretim öğrencisi mevcuttur. Bunun 2.285.406’ı ön lisans, 3.900.601 lisans, 417.084 yüksek lisans ve 86.094’ü doktora düzeyindedir (YÖK, İstatistikler). Buna göre Türkiye’deki yükseköğretim öğrencisinin % 34,2’i ön lisans, % 58,3’ü lisans, % 7,5’i lisansüstü öğrencilerden oluşmaktadır.

2011 verilerine göre, Güney Kore, ABD ve Türkiye’nin yükseköğretimde brüt okullaşma oranı sırası ile % 100, 95,3 ve 60,7 civarındadır. Türkiye’de brüt okullaşma oranı 1950’de % 1,3 iken son yıllarda % 75-80’e ulaşmıştır.

Uzun yıllar ortaöğretimdeki öğrencilerin yükseköğretime yeterli oranda kabul edilmediğinden şikâyet edilmiştir. Bir süre sonra bu talepler dikkate alınarak üniversitenin kapıları büyük ölçüde açılmıştır. Bu gelişme üniversite mezunlarının istihdam sorununu ortaya çıkarmıştır.

ÜNİVERSİTE MEZUNLARININ İSTİHDAM SORUNU

Türkiye’de üniversitelerden ortalama olarak yılda 1 milyon 200 bin öğrenci mezun olmaktadır. Türkiye’nin iş üretme kapasitesi ise 1 milyondan daha azdır. Ülkemizde yıllık istihdam imkânı 700-800 bin kadardır. Dolayısıyla üniversite mezunlarının %20-30’unun işsiz kalması mukadderdir.

2017 yılında genel işsizlik oranı Ocak ayında %13, Nisanda ise %11,3 olarak açıklanmıştır. Üniversite mezunları arasında işsizlik oranı ise daha yüksek, %20-25 kadardır.

TBMM tarafından yayımlanan “Türkiye'de Üniversite Mezunu Nüfusun İşgücü Durumu” başlıklı raporda, 2000 yılında 143 bin olan üniversite mezunu işsiz sayısının 2015'te 774 bin olduğu açıklanmıştır.

Ülkemizin 2017 yılında büyüme oranının %5 olacağı tahmin edilmektedir.

Bu verilere göre (arz-talep dengesi) üniversite mezunlarının iş bulma imkânı bazı bölümler için oldukça zordur.

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı  tarafında “eğitim istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi” amacıyla hazırlanan raporda alınacak tedbirler arasında “Yükseköğretimde okullaşma oranının yükseltilmesi” temel bir politik araç olarak planlanmıştır. Aynı raporda Türkiye işgücü piyasasının talepleri ile ilgili olarak “Mevcut eğitim sisteminin işgücü piyasası ihtiyaçlarını yeteri kadar karşılayamadığı da…” ifade edilmektedir (bk. http://www.uis.gov.tr/uis/UisHakkinda).

Uygulamanın özeti: “Yükseköğretim mezunu birey sayısını artırmak ve mezunların niteliğinin önemli bir sorun olduğundan yakınmaktır…” Sorunun çözümü için alınacak önlemler sorunun daha da köpürmesine neden olmakta… Sonuçta istihdam sorunu yaşayan binlerce üniversite mezunu…

Bu yüzden sevgili gençler, kısa vadede sistemi değiştiremeyeceğimize göre tercihlerin iyi yapılması daha da önem taşımaktadır…

Siz ne dersiniz?

Not: Bu konuda daha fazla paylaşım (sohbet) için Twitter (@guvencis) veya [email protected] adresleriyle iletişim kurulması mümkündür.