Andreas Schleicher, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Eğitim ve Beceriler Başkanlığı Direktörü. OECD'nin özellikle 34 üye ülke hakkında yayınladığı raporların ön sözlerinde onun imzası yer alıyor.
Üç yılda bir, yaklaşık 70 ülkeden 15 yaş düzeyindeki öğrencileri okuma, matematik ve fen bilimlerinde sınava tabi tuttuğu Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'ndan (PISA) o sorumlu.
Schleicher,’in geçen hafta yayınlanan açıklamalarında; Türkiye'de öğrencilerin endişe yaratacak şekilde basit okuma ve matematik yeteneklerini kazanamadığını dile getiriyor. Bunu da Türk insanının eğitime baktığı açıya bağlıyor...
Andreas Schleicher:’ Çinli aileler, ceplerindeki son parayı bile çocuklarının eğitimine, geleceğine harcıyor. Türkiye ve Batı dünyasında ebeveynler çocuklarının eğitim masraflarını karşılayabilmek için borçlanıyor. Fakat bunu doğru yönetmek önemli… Eğitimi yüksek bir yere koymak eşitliği sağlayabilmenin sadece bir parçası. Diğeri ise tüm çocukların başarıyı yakalayabilecek imkanı olduğuna inanmak. Şu bir gerçek; Doğu Asya'da başarının, miras kalan zeka yerine daha çok çalışma ile kazanıldığı düşünülüyor. Bu da eğitimde başarıyı teşvik ediyor. Fakat Türkiye'de öğrencilerin çoğu okulda başarıyı doğuştan gelen zekaya bağlıyor. Türk öğrenciler okulların kendilerini sınıflandırdığını ve başarılarının kendilerine değil, dışarıdan gelen faktörlere bağlı olduğunu düşünme eğiliminde'.diye açıklıyor.
Çoğumuz Matematik ve Türkçe derslerini ayrı alanlarda değerlendiriririz. Oysa birbirini tamamlayan derslerdir. Ülkemizde özellikle matematik dersi pek sevilmez.Kitap okumayı sevip, okuduğunu anlamak matematiğin panzehiridir.. Özellikle de kitap okuma alışkanlığının çocukluk döneminde kazanılması gerekiyor. Bu alışkanlığın kazanılmasında okulun etkisi büyük. Ancak toplumumuzda bu alışkanlık yeterince kazanılmadığından kitap, yeteri kadar okunmamaktadır. Öğrenciler arasında ’Kitap okumanın sayısal derslere olumlu ne gibi bir etkisi olabilir?’ düşüncesi yaygındır. Oysa sayısal derslerden çıkan sınav sorularının büyük bir kısmı metindir. Özellikle Biyoloji dersinin sorularının yoruma dayalı olması, yorum yeteneğini güçlendirecek kitapların okunmasını gerektiriyor. Özellikle kapsamlı düşünme yeteneği isteyen fizik ve matematik konuları düşünme yeteneği yüksek olan insanların başarılı olabileceği derslerdir. Bu yeteneğin kitap okumayla geliştirilebileceği unutulmamalıdır 
Sınavlarda zamanı iyi kullanma çok önemlidir.Çok kitap okuyan öğrenci, hızlı okuyup anlayarak,dakikaların altın değerinde olduğu sınavlarda daha da başarılı olacaktır. Sınav soruları incelendiğinde okuma alışkanlığının soruları yanıtlamada gösterdiği etki açıkça görülecektir.
Bir de matematiksel zeka vardır. Matematik kavramı 0 – 6 yaş aralığında gelişir.O halde, çocuğu bu dönemde matematikle tanıştırmak gerekir.Bu çağdaki küçüğe matematiğe dayalı oyunlar sunmalıyız. Bu dönemde çocuğa okunacak masallar dikkatle seçilmelidir. Çünkü bu masallar onu soyut düşünceye doğru yönlendirecektir. Bu bakımdan çocuğa okunacak (anlatılacak değil!) masalların nitelikli olması çok önemlidir. Masallar ile matematik temelli oyunlar, bilmeceler onu farkına varmadan matematiğe yönlendirip, matematikle kaynaştıracaktır.
PISA 2015 sonuçları, 6 Aralık 2016'da açıklanacak.Ülkemizin büyük bir genç nüfus oranı var. Bunu değerlendirerek, eğitimde katılımve kaliteyi yakalabiliriz.Böylelikle teknolojideki üreticiliğimiz artacak,yaşam kalitesi yükselecektir.