İnsan sosyal bir varlık olarak toplumla etkileşim ve iletişim halindedir. Milli düşüncenin, milli birliğin ve milli direnişin en önemli aktarıcısı hiç şüphesiz ki dildir. Bizi biz yapan pek çok değerimiz var. Ancak bu değerlerin en başında dilimiz “ Türkçe” gelir. Dilimiz sayesinde medeni ve sosyal bir hayatın standartlarına kavuştuk. Ortak duygu ve düşüncelerimizi dilimiz sayesinde nesilden nesile aktardık. Milletimizin dini, tarihi, müziği, literatürü kısacası bütün ortak değerleri kelimeler aracılığıyla adeta havzasına süzülen ırmaklar gibi dil denizine akmış ve bize kadar ulaşmıştır. Evet, tüm bu saydığımız değerlerin oluşabilmesi için millet olmamız gerekmektedir. Milletin ve öteki folklor unsurlarının oluşması için de ifade ettiğimiz gibi dil, en başta gelen unsurdur. Türk Edebiyatı da her dönemde içinden çıktığı bu Aziz Milletin örfünü, adetini, gelenek ve göreneklerini yansıtmıştır. Halk Edebiyatımızdaki bir şiir; kitaplarla anlatılacak uzunca konuyu kendi akıcılığı içerisinde dile getirmiş, tadına doyulmaz keyifler bırakarak kulağımıza pelesenk olmuştur. Dilimizin güzelliği, saflığı ve muhteşemliği Ahmet Yesevi’nin “Hikmet”lerinde ve Yunus Emre’nin “İlahi”lerinde doruklara ulaşırken; toprak Aşık Veysel’in sazıyla konuşur hale gelerek dilimizin bütün güzellikleri zirveye yükselmiştir.