Ailesi ve aile yaşantısıyla sporcuya daima örnek olmuş, mazbut hayatı, güreşçi­liğinde ve hocalığında örnek bir sporcu ve örnek insan olan Yaşar Doğu, Almanlar' da “Dtrich”, İran’da “Tahti”, Rusya’da “Medved”, İsveç’te “Antonson”, Japonlar' da “Sasahara” nasıl bir sembol ise bizde de Yaşar Doğu aynı öyle bir semboldür Yaşar Doğu iyi bir sporcu, iyi güreşçidir. Onun gibi olmak isterdik. Onun gibi şampiyon olmak isterdik, ismini iyi hem de çok iyi bir pehlivan diye, duyardık. “Kozma İstvan” Macaristan’da nasıl sembol bir güreşçi ise Türkler’ de de “Yaşar Doğu”nun aynı şekilde sembol bir güreşçi olduğunu, büyük başarılarını basından okurduk. Türk spor tarihinde nam salmış güreşçi­lerden, Koca Yusuf, Adalı Halil, Kurtdereli Mehmet Pehlivan gibi meslektaşlarının gü­zel yolunu tutmuş, bir gün olsun güzel ahlâk ve temiz duygulardan sapmamış, şampiyon­lar yetiştirmiş örnek bir insandı.  Avrupalılar, Yaşar öldü; Türk güreşi öldü, demişlerdir. Onun yaşadığı çağda ruh yetişi­yordu, disiplin ve motivasyon vardı. Sporcu ve antrenörleri başarılara taşıyan en önemli değer, bu güzel davranış biçimleri olmuştur.Yaşar Doğu, okuyup yazmayı askerde öğ­renmişti; ama bir diplomat gibi kendi kendi­ni yetiştirmişti. Bir müminin ahlâka bağlan­dığı gibi güreşe bağlı, dini vecibelerini yerine getirdiği gibi güreşin şartlarını da yerine getirirdi. Hasan Baldudak, Abidin Mortaş, İhsan Harmandalı gibi mali gücü yüksek insanlarla Ankara Güreş Kulübü’nü kurmuş, köylerimize babamızın yanına kadar gelip beni, İrfan Atan’ı, Hüseyin Akbaş’ı, Mustafa Dağıstanlı’yı, Tevfik Kış’ı, Bekir Böke’yi, Mehmet. Yüce’yi, Ah­met Ayık’ı, İsmail Ogan’ı ve daha bir çok şampiyonları bulan Hocamız spor adamımızdı. Hakkında şimdiye kadar hiç kimseden hiç bir olumsuz söz, ifade yazı duyulma­yan Yaşar Doğu’ya, Türk Güreşi’nin öğretmeni, sembolü, babası demek çok yakı­şıyor. Öyle anlaşılıyor ki, yapılan tüm övgüler Yaşar Doğu’nun bu müthiş ahlâkı, efendiliği, kültürü, milletini ve bayrağını candan sevmesi, nefsinden önce sporcula­rını düşünmesi, ölümü bile vatanı için hiçe sayması gibi asil davranışları dolayısıy­la galiba ne kadar övgü yapılsa az olup onu övecek kelimelerde yetersiz kalacaktır.